İstanbul Eyüpsultan’daki Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi’nde Irak asıllı olduğu öne sürülen Y.K.’nin öğretmeni ve okulun müdürü İbrahim Oktugan’ı silahla vurarak öldürmesi ve eğitimde artan şiddet olaylarını protesto etmek için Afyonkarahisar'da eğitim çalışanları eylem yaptı.
Afyonkarahisar'da da 4 eğitim sendikası; Eğitim İş, Eğitim Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, TEÇ SEN Afyonkarahisar Şubeleri ortak eyleminde bir araya gelen eğitim çalışanları bugün İmaret Camiinden Zafer Kent Meydanına kadar sloganlar atarak yürüdü.
Eğitimde ve öğretmenlere karşı şiddeti protesto eden sloganlar atan öğretmenler Zafer Kent Meydanında toplandı.
Zafer Kent Meydanında Eğitim sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, Eğitim İş ve TEÇ SEN Afyonkarahisar Şube Başkanları irer açıklama yaparak eğitimde şiddetin son bulması için çağrıda bulundu.
Sendikaları şube başkanları, açıklamalarında şunları dile getirdi:
"Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir.
Eylül ayından bugüne, 17 eğitim çalışanı arkadaşımız şiddete maruz kaldı.
Üzülerek belirtmek istiyoruz ki şiddet olayları sistematik bir şekilde her geçen gün artmakta ve durum öldürülmeye kadar varmıştır.
Bizler artık okul bahçesinde, koridorda, sınıflarımızda güvende değiliz.
Dövüldük, vurulduk, öldük arkadaşlar..
Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir.
Geçen hafta Sayın Bakan Tekin’in, bizlere bir müjdesi vardı, “şiddetle karşı karşıya kalan arkadaşımız, eğer okulda çalışmak istemiyorsa başka bir okula tayin isteyebilecek.” demişti, acaba vurularak öldürülen, İbrahim müdürden sonra ne diyecek, çok merak ediyoruz? Cennet mi vaad edilecek acaba?
Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda, eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.
Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır.
Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur.
Afyonkarahisar Zafer Meydanından Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz;
-Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?
-İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?
Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz.
-Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.
-Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir.
-Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır.
Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir.
Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.
Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.
Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.
Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.
Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.
Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!
Son olarak Tekin bakan tarafından birkaç gün önce -çok çok yetersiz olduğunu düşündüğümüz- 20 bin öğretmen atanacağı açıklandı. Atamalarda ne hikmetse mülakata devam edilecek. Eğer eğitimcilere şiddetin son bulması için gerekli adımlar atılmayacaksa yapılacak olan mülakatlarda öğretmen adaylarına yeni sorular sorulmalıdır. Mesela “dayak yer misin, şiddete ne kadar dayanıklısın, vurulursan ölür müsün? Şeklinde sorularla mülakatlar güncellenmelidir."