AKİF DEMEK MİLLİ MÜCADELE DEMEKTİR

Abone Ol


 

Hayrettin DURMUŞ

 

Ey yüreğinde merhamet pınarları çağlayan! Ey Kırım, Bursa, Çanakkale ve  Anadolu’nun perişanlığına ağlayan! Ey vicdanlı sineleri şiirleriyle dağlayan! Kur’an aşığı, millet sevdalısı büyük şair. Sessiz yaşadığı halde bütün cihana sesini duyuran bahtiyar.

 

Sen bir asır önce milletimizin başına gelen felaketler karşısında dertlere çözüm buluyor, umut olup yüreklere doluyor, nefreti kökünden yolup, zulme karşı kalkan oluyordun. Mehmetçik canı pahasına savunurken vatanı sen de kaleminle koruyordun. Milli Mücadele’nin unutulmaz kahramanı oluyordun.

 

Halkın bağrına bastığı şairin kim olduğunu seninle öğrendik. Çünkü sen bu halkın sesi soluğu oldun. Ömrünü bu milletin hürriyeti için mücadeleye adadın. Yunus’u ilahileri için seven, Süleyman Çelebi’yi Mevlid’inden dolayı hatırlayan, Mustafa Itrî‘yi tekbirlerle anan bu millet seni de “İstiklâl Marşı”yla bağrına bastı. “Çanakkale Şehitleri” ile birlikte anıldı adın. “Ordunun Duası” söylendi dillerde ve Akif sevgisi her geçen gün kök saldı gönüllerde.

 

Haykırdın mı gökkubbe damar damar sarsılırdı. Kükredin mi yer yerinden oynardı. Kalemin yüreklere dokunduğu zaman yıldızlar ağlardı. Matemin denizlerin yüreğini dağlardı. Anneler çocuklarını cepheye senin “Cenk Şarkı”nla uğurlardı. Susuşun bile dağlar kadardı.

 

Sen kendi dertlerini hiçe saydın, hep insanların derdiydi kaygın. Fatih camiinde, dolaşırken, Nasrullah Camiinden insanlara vaaz ederken, hasta bir çocuğun derdiyle de ilgileniyor, Seyfi Baba’nın yanında sabahlıyor, mahalle kahvehanesindeki tembellere kulak misafiri oluyor, meyhanenin yürek paralayan halini resmediyor ve Köse İmam’la laf yarıştırıyordun ama hayatın boyunca senin bir tek yüzün oldu. Odun gibi de olsa hep hakikati söyledin insanlara...

 

İnsanların kaç yüzü olduğunu sayamadığımız bu çağda senin gibi sözünün eri kimselere ne çok ihtiyacımız var. Sen ki Beylerbeyi’nden Yeniköy’e fırtına demeden, yağmur demeden yürüyor, “Bu havada kimse yola çıkmaz.” diyerek  seni beklemeyenlere “Bir söz ancak ölüm ya da ona yakın bir felaket sebebiyle yerine getirilemeyebilir.” diyerek darılabiliyordun. Biz biliyoruz ki senin bu soylu davranışın iki cihan güneşinin bizlere tavsiyesi idi.

 

Hele senin küçük yaşta babanı kaybetmene, çocukken evinizin yanmasına, çileli bir hayat yaşamana rağmen dünyalık önünde asla eğilmemene, hiçbir ödüle iltifat etmemene, odanda üzerine oturduğun tek kilimini mahallendeki fakire vermene, “Kuru fasulye ve bulgur aşı yedikten sonra gâvura boyun eğmem.” demene ne demeli bilmem ki? Cimrilik, şımarıklık, kibir ve para, senin en nefret ettiğin şeylerdi. İnsan nefret edecekse Akif gibi etmeli...

 

Öldüğün zaman  üzerindeki elbisen, yeni bir şapka, bir mavzer tüfeği, istiklal madalyası ve bir iki lira paran çıkmıştı yastık altından. Ah bu soylu davranış çağımız insanına rehberlik edebilse. Bölüşmeyi ve dünyayı tekmeleyecek kadar tok olmayı öğrenebilsek yeniden.

 

Sen ki iyilik yapamadığın zamanlarda bile “Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi.” diyerek hayıflanıyordun. Oysa bizler yoksulu, yetimi, kimsesizi düşünmek şöyle dursun, sefer tası misali sıkıştığımız apartmanlarda bitişik komşumuzun ne halde olduğunu bile düşünemez hale  geldik. Gönüllerimiz daraldıkça daraldı…

 

“Atiyi karanlık  görerek azmi bırakmak…/ Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak/ Dünyada inanmam, hani görsem de gözümle/ İmanı olan kimse gebermez bu ölümle/ Ey dipdiri meyyit: İki el bir baş içindir/ Davransana… Eller de senin baş da senindir!... İş bitti, sebatın sonu yoktur deme, yılma, Ey millet-i merhume sakın ye’se kapılma!” sözlerin yalnız kulaklarımıza değil gönlümüze de küpedir. Bizim de lügatimizde umutsuzluğun “u” su yok, mutsuzluğa hiç mi hiç tahammülümüz yok. Gönlümüzdeki umut kuşu hep ötecek ve asla umudumuzu kesmeyeceğiz… “Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol…/ Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.” mısraların düsturumuz olacak ve O Yüceler Yücesine dayanıp güveneceğiz…

 

Ey Koca şair! Ey kahraman Akif! Seni unutmayacağız. İdeallerin bizim de idealimizdir.. İstiklâl Marşımız onurla okunacak ve al bayrağımız semalarımızda şanla şerefle dalgalanmaya devam edecek.Kabrinde rahat uyu! Ruhun şad olsun!..