ALLAH ANNE DUASINI KABUL EDER

Abone Ol

 Nevzat Laleli

Gençlerle birlikte yazı serisi 
HAY-DER Gen. Başk.


Sevgili gençler,

İlk insan ve Peygamber Adem (a.s) dan son Peygamber bizim Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e (Salli aleyhi ve selem) gelinceye kadar bütün Peygamberler, Allahın emirlerini insanlara duyurdular. Bunların hepsi Müslüman’dılar. Yani Allah’ın emirlerine uymaktaydılar.

Bu yazımda Musa (a.s) ile ilgili bir kıssa (hikâye) anlatacağım.

Musa (a.s- aleyhisselam- selam ona olsun) bir gün duasında;

“Ya Rabbi, Cennet'te benim komşum kim olacak, bana bildir de gidip onunla görüşeyim" dedi. Musa’ya (a.s)  vahiy (Allah’ın emri) geldi.

"Falan beldeye git! Orada, çarşının başında bir kasap dükkânı var. O dükkânın sahibi olan kasabı gör! O veli (sevdiğim) bir kulumdur. Yalnız bilesin ki, onun çok önemli bir işi vardır. Çağırırsan gelmez. İşte o senin cennetteki komşundur" buyruldu.

Musa (a.s) hemen bildirilen yere gitti. Kasabı buldu ve ona;

"Ben sana misafir olmaya geldim" dedi.

Kasap Musa (a.s) tanımıyordu. Ona "Hoş geldin" deyip bir kenara oturttu. Dükkândaki işi bitince de Alıp evine götürdü. Evinin başköşesine oturtup birçok ikramlarda bulundu.

Musa (a.s) ev sahibini dikkatle takip ediyordu. Ev sahibinin ocakta çömlek içinde, et pişirdiğini gördü. Et pişince çömlekteki eti, küçük küçük parçalara ayırdı. Bunları bir tabağa koyup, bir kenara bıraktı. Sonra bir et parçası daha çıkartıp, onu da misafirine yani Musa (a.s) ikram ederek dedi ki:

"Benim önemli bir işim var. Sen beni bekleme, yemeğini ye" dedi. Sonra onun da yanından ayrıldı.

Ev sahibi önemli bir işim var deyince, Musa (a.s) önemli işi nedir diye merak etti ve kasabı takip etti.

           

Kasap, Musa (a.s) yanından ayrıldı, yandaki odaya geçti.

Duvarda asılı duran büyük bir zembili (büyükçe torba) indirdi. Zembilin içinde çok ihtiyar, mecalsiz (gücü olmayan) bir kadın vardı. Kadına küçük küçük parçaladığı etleri yedirdi. Karnını güzelce doyurduktan sonra, altındaki kirlenmiş bezleri aldı, yerine temizlerini koydu. Sonra kirli bezleri yıkayıp astıktan sonra ellerini yıkayıp Musa (a.s) yanına geldi.

Misafirin daha yemeğe başlamadığını gören kasap sordu.

"Niçin yemeğimi yemediniz?" Musa (a.s);

"Sen bana zembildeki sırrı söylemedikçe bir lokma bile yemem" dedi. Ev sahibi;

"Mademki merak ettin anlatayım" dedi.

“Ey misafir, bu zembildeki yaşlı kadın benim annemdir. Çok yaşlı olduğu için takatten düştü. Evde bakacak başka kimsem de yok. Evleneceğim, fakat alacağım hanımım annemi incitir, onu üzer diye evlenemiyorum. İşe gittiğimde kedi, köpek gibi herhangi bir hayvanın kendisine zarar vermemesi için onu gördüğün gibi bir zembile koydum ve zembili de tavana astım. Her gün gelip iki öğün yemek yediriyorum. Diğer hizmetlerini de görüp gönül rahatlığıyla işime gidiyorum.

Bunun üzerine Musa (a.s) dedi ki: "Ancak anlamadığım bir şey daha var. Sen annene yemek yedirip su içirdikten sonra, annen dudaklarını kıpırdatıp bir şeyler söyledi, sen de AMIN dedin. Annen ne söyledi ki sen de âmin dedin?” dedi.

“Annem, her hizmet edişimde (Allah seni Cennette Musa (a.s) komşu eylesin) diye dua eder. Ben hiç ihtimal vermediğim halde, bu güzel duaya âmin derim. Ben kimim, o büyük peygamberle komşuluk etmek kim? Onunla komşuluk edebilecek ne amelim (işim) var ki, benim?”

O zamana kadar kim olduğunu saklayan Musa (a.s) buyurdu ki:

"Ey Allahın sevgili kulu, ben Musa'yım. Beni sana Allah-u Teala gönderdi. Annenin rızasını kazandığın için Cennet-i A'layı ve orada bana Komşu olmayı kazandın" dedi.

Kasap hemen kalkıp Musa (a.s) elini öptü ve sevinç içinde birlikte yemeklerini yediler.

Allah-u Teâlâ sizleri; "Anne duasından mahrum etmesin, anne bedduasından korusun”