BİR ULU HECE

Abone Ol


Çağıl çağıl akan  gündelik hayat nehri bizi kıyıdaki evlerimize attı.   Mutfak penceremdeki Hindistan isimli bir kitap hediye etmişti bir dost geçmişte. Çok istediği bir seyahat arifesinde hastalanıp eve kapanan bir kadının hikayesiydi.  Kahramanımız Mutfak penceresine konan kuşları izleyerek onların hayatına tanıklık ederken kendi  oluşturduğu evrenini kozasını da farkediyordu.   Pencereden hem kuşlara hem kendi hikayesine tanıklık ediyordu. Hücrelerimizdeki su ve tuzun dengede oluşu, damarlarımızda ki kanın belli bir basınçla akışı, nabzımızı dakikada 60/100 arasında atışı gibi dünyamızda her şey her şey bir denge ve ölçü içerisinde olmaya programlanmış. Yani insan yuvasında da  olmak istiyor  dışarıda da. Oysa bir şekilde tüm dünya Bir taraftan  evlerimizde kalma gerekliliği öte tandan ekranların üzerimize boca ettiği haberler … ne içindeyiz  evimizin  ne de büsbütün dışında vesselam. Adeta zorunlu itikaftayız diyordu bir programcı geçenlerde televizyonda. Araftayız,  es verdik, bir mola.  Neden bir tazelenme, yenilenme, öğrenme, bitmemiş elişlerini bitirme, evde ekmek yapma  muhakkak ki  düşünme ve keşfetme  fırsatı olmasın ki bu ?

 

Canın büyüğü küçüğü olmadığı gibi zanaatların da  önemlisi önemsizi olmadığını örneğin berberlerin  ne kadar önemli olduğunu anladık, ramazan sevincinin iftar sofralarında dostlarla muhabbetle bereketlendiğini  lezzetlendiğini,  parklarda soluklanmanın,  toprağa basmanın değerini… Aslı varken suretine bakılmaz denir.  Kana kana su içmek misali olan  dostlarla muhabbeti  özleyen insana dijital çağın ( telefon, televizyon ve internetin)  sunduklarının  ancak  deniz suyu  gibi olduğu anlaşıldı . Muhakkak ki  nesnelerin internetinin aparatı  değiliz, evvela nesne değiliz,  ekranların değil, tabiatın  ve insan kardeşlerimizin parçasıyız.  Evine kapan ekrana kapılma.

 

Konfor bizi çürütür diyor Sinan Canan. Zorluk ve buhran bize kendimizi aşmayı öğretir.  İnsan beyni mücadele ettikçe, dertlere düştükçe, merak ettikçe, düşündükçe, öğrendikçe gelişir . Örneğin bir müzik aleti çalmak, bir dil öğrenmek, başka bir yere ya da şehre taşınmak.  Rutinin dışına çıktıkça ve çabaladıkça  beyin sinir hücreleri (nöronlar) arası bağlantılar ve  elektrik akımı çoğalır  nihayetinde düşünce ve idrak muhtemelen netleşir. Aksi halde vesvese, kaygı ve rutin hayat beyni küçültür. Evlerimizdeyiz ve rutinin içindeyiz beynimizi nasıl aktif tutalım, pırıl pırıl olsun diyeceksiniz?  Daha iyi yollar bulmak  bazen de başkaları için ya da sokağa çıkarken, misafirliğe giderken yaptıklarımızı evimizde de yapmak.

 

Yapın; Sevdiğiniz ve şık bulduğunuz, içinde kendinizi iyi hissettiğiniz  giysileriniz varsa   giyin, saçlarınızı sabah kalkınca ve akşam yatmadan tarayın/fırçalayın, her sabah yataktan kalkınca vücudunuza esneme hareketleri yaptırın,  sevdiğiniz takılarınız varsa  takın, kokularınız varsa sürün, misafir yemek takımlarınızı, çay kahve fincanlarınızı kullanın, evdekilerle her akşam çay yada kahve içerken sohbet edin, bitmemiş el işleriniz ya da tamirat işleriniz varsa bitirin, imkanınız varsa yeni  yemekleri, tatlıları, ekmekleri, örgüleri  öğrenin ve deneyin,  imkan bulabilirseniz her gün en az 30 dakika güneşe çıkın.  Cömertlik ve nezaketi elden bırakmayın.

 

DÖRT KİTABIN MANİSİN OKUDUM TAHSİL KILDIM

 

AŞK’A GELİCEK GÖRDÜM BİR ULU HECE İMİŞ  (Yunus Emre)

 

Düşünün; neleri özlüyorsunuz ve  nelere şükrediyorsunuz yazın,  bu dönemde size iyi gelen televizyon programları, yazarlar, insanlar, arkadaşlar, akrabalar, sözler, yazarlar kimler? 

 

Okuyun    mesela;  Debbie Macomber’iın küçük mucizeler dükkanı ve yeni başlangıçlar mevsimini  ve “seni zengin kılacak şey dönüşecek olduğundur, çünkü sen bir tohumsun” Kemal Sayar’ın beni sessiz de sevebilir misin?

 

Değişmeye ve dönüşmeye hazır ol. Ve eğer umutsuzluğa düşerseniz diyor Oktay Sinanoğlu nabzınıza bakın,  atıyorsa şükredecek bir şeyiniz var demektir.  İki nefes arası ömür denen bu yolculukta ve dünya hanında nefes  Yaradanın bize  selamı.  “Yaşıyorsan hayatın ve nefesin hakkını ver”.  “Eve döndüm yağmur getirdim, ev yeşerdi ben yeşerdim” (Necati Cumalı).  Bahar çok yakın…

 

 

 

Dr. Kadriye IŞIKLAR PÜRÇEK

 

Yakamoz Birliği / youtube