Çok Dinli Olmanın Adı: Kültür

Abone Ol

    Doğrusu: Tarihi Değerler ve Seyahat Bakanlığı. Yanlışı: Kültür ve turizm bakanlığı… Doğrusu: İslam Dini. Yanlışı: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi. Ayrıca, valilik, belediye, AKÜ’nün himayesi ile 22-23.11.2024’deki faaliyet, şehir kültürü diyerek, Kuran’ın sefil, C. Meriç’in en kaypak, bizim joker kavram dediğimiz en galiz, en ağır suçlanan ithal kültür kavramı ile tanımlandı. Neden? Çünkü mağluplar galiplerin dilini kullanır. İlgili makalemiz, bkz. “T. C. Kültürü Aklayabilir mi?”  Kara leke ile yaşanmaz. Eksiğini üzerine alınmayan hiçbir şeyden anlamaz. Konumuza geçelim.

    İslami düşüncenin 3. maddesi: İslami kavramlar yama-takas-vekâlet kabul etmezler.

    “Allah’ın kelimeleri değiştirilemez.” (Yunus-64) Allah’ın kelimeleri şöyle değiştiriliyor: Müslüman’a muhafazakâr, İslam’a kültür veya ideoloji, ılımlı İslam, radikal İslam, İslamcı, siyasal İslam, devrim şehidi, demokrasi şehidi, demokratik İslam, İslamofobi, Müslüman demokrat, Müslüman aydın, İslam devrimi vs. onlarca değiştirme şekli var. Böylece Kuran’ın iki kapak arasında değil, ‘pratikte’ değiştirildiğini birçok ayet hiçbir tefsire gerek duymadan öğretiyor. 3. maddemiz, cümlemiz; “dünyanın en önemli cümlesidir.”

   İslami kavramlar hiçbir İslam dışı kavramla terkip-tamlama yapılamazlar; hiçbir kavramın müştereki, tamlayanı, tamlananı, olamazlar. Bunu yapmak İslam’ı inkâr etmekten beterdir. Çünkü inkâr etmek tek kişiyi ilgilendirir; yamalama işi ise İslam’ı ve cemiyeti toptan ifsat eder.

    Bir şeye ne ile atıf yaparsan matufun temeli odur. Şöyle ki:

    A. Tembel adam dediğimiz zaman adama ne ile atıf yapıyor, adamı ne ile temellendiriyoruz?  Tembellikle. Siyasal İslam denildiği zaman da İslam siyaset ile temellendirilmiş oluyor; hâlbuki İslam’ın temeli siyaset değil, vahiydir. Diğer tanımları da böyle test ettiğinizde şunu anlarsınız: Bu müfsit tanımlar, İslam ile İslam dışı kavramları karıştırıp, İslam’ı temelinden yıkmak istiyor.

    B. Bu tür terkip ve tamlamalarda İslam, İslam dışı bir kavramın ya tamlayanı, ya tamlananı oluyor. Yani İslam ile İslam dışı olan harmanlanıyor. İslami kavramın başka bir kavram ile tamlama-terkip yapılması demek, hâşâ İslam’ın eksiğini ideolojiye, İdeolojinin eksiğini İslam’a doldurtma anlamı taşır; kesinlikle yapılan budur. Bu da İslam’ın dolgu malzemesi, tamir harcı yapılması demektir.  

     C. Her şey zıddı ile kaimdir. Siyasal İslam diyorsan bir de siyasal olmayan İslam var demektir. Etti mi iki İslam. Ilımlı İslam diyorsan bir de sert İslam var demektir. Etti mi dört İslam. Demokratik İslam diyorsan bir de demokrat olmayan İslam var demektir; etimi altı adet İslam. Birden fazla İslam varmış algısı yapılıyor; gerçek algı operasyonu kavramlar üzerinden yapılır. Gerçek etki ajanı, İslami kavramlara yama vurup, İslam’ı etkisiz hale getirmeye çalışanlardır. A, B, C ile Allah’ın kelimelerinin/Kelamının ‘pratikte’ nasıl değiştirildiğini iki asırdır ilk defa teşhis ettik. Yamalama yapanlar sefil kavram bağımlısıdır. Bağımlılık kesinlikle zihni bir hastalıktır. Şifası bu satırlarda var.

    Kavramlar Üzerinden Mürtedlik Mühendisliği:

    Toplum mühendisliği, toplumu siyasi yönden tuzağa düşürmeyi amaçlar. Mürtedlik mühendisliği ise toplumdaki tek, tevhidi olan İslam inancını, çoklu inanca, onlarca batıl din icat etmeyi amaçlar. Suud kralı “ılımlı İslam’a geçiyoruz” dediğinde Türkiye, “o da ne demek, öyle şey mi olur” diye sızlandı. Ama sızlananlar Gannuşi’nin, “siyasal İslam’dan demokratik İslam’a geçiyoruz” müfsitliğini manşetten verdiler. Bu ikisi aynı şeylerdir; bunu A, B, C maddelerinde çocukların anlayacağı seviyede izah ettik. Suud öyle, Türkiye böyle dedi; aralarında ne fark var? Çünkü hiçbirisi kelimelere hâkim değil. Kelimeye hâkimiyet dediğin zaman her şey susar; silah, medya mezhebi, Ebu Cehil’in finans şebekesi, her şey sus-pus olur. Konunun özeti şudur: Sefil kavram kullanmak, İslami kavramlara yama vurmak, falancı-filancı gibi tanımlara itibar etmek İslam’ın reddettiği şeylerdir.

    Yerli ve milli ideolojiler, Milliyetçi, Nurcu, Akıncı, Süleymancı, Işıkçı, Mücadeleci, Milli Görüşçü, Tarikatçı, slogancı mekanizma vs. işte bunlar bu metinde izah edilenler bilinmediği için doğdu.

Böylece Müslümanlar onlarca gruplara ayrıldılar. Ünlü fıkıh âlimi, ‘İslamcıyım’ dedi. Ben de, “radikal İslamcı mı, ılımlı İslamcı mı, siyasal İslamcı mısın” diye sordum. Sustu, ortadan kayboldu. Bir kesim diğerine yüklendi; “İslamcılar öldü, bitti, siyasal İslam tükendi” dediler. Karşıdakiler de,” ölmedik, bitmedik” deyip, İslamcı lafzına fetva çıkardılar. “Biz (hâşâ) İslamcı, siyasal İslamcı değiliz. Müslüman’ız. Bizi eleştirecekseniz, tabela adı, kişi adı ve icraat üzerinden eleştirin” diyemediler. Çünkü sefil kavram kullanan kendini savunamaz.  (Yasa 4’den devam)