Niceleri karşı tarafı tasvip etmiyor ama sloganı bile karşıtından devşiriyor. “Ne mutlu Türküm diyene” sloganını aşırmayan, kendine adapte etmeyen kalmadı. Sloganın; uyarlanan, esnetilen, adapte edilen, çalınan, yontulan, işine geldiği gibi üretilen “üretilme özellikleri” vardır. Slogandan slogan devşirenleri, üretenleri görelim:
“Ne mutlu tüketiyorum diyene!” (AVM’’ler) /// “Ne mutlu Müslüman’ım diyene”; Hayreddin Karaman// / “Ne mutlu biz diyebilene”, Doğan Cüceloğlu/// “Ne mutlu Müslüman’ım diyene”, Nuri Pakdil/// “Ne mutlu bildim diyene”, Nureddin Topçu/// “Ne mutlu insanım diyene”, Dücane Cündioğlu/// Uyarlama olan bu sözlerin hepsine “slogandan bozma kamyon yazısı” denir.
“Her şey güzel olacak”: Olmazsa ne olacak? Olacak işte, yersen, işine gelirse. “Pardon” deme hakkın yok. Slogan kayıt dışıdır; hesabı sorulamaz ve verilemez. Slogan bir adaktır; “adamakla mal tükenmez.” Sloganda gerçeklik aranmaz; kulağa hoş gelmesi esastır. Slogan aynı davul sesi gibidir; davulun sesi uzaktan hoş gelir. Kavramları bilmeyen ya davulcuya ya zurnacıya gider.
“Tanrı Türkü korusun”, “Ne mutlu Türküm diyene”: İkisi de ayrı ayrı slogan ama peş peşe yazınca ikisi bir bütün oluyor… Tanrısı olanın tanrıçası da vardır. Tanrıçasız tanrı olmaz. Tarihin çöplüğü tanrı ve tanrıçalarla doludur ve bu doluluk kimseye sır değil. Tanrı, Allah yerine kullanılamaz çünkü “tevhidi kavramlar yama, takas, vekâlet kabul etmezler.” Bütün kavramlar insanlar gibi biriciktir. Her bir kelimenin parmak izlerimiz gibi biricik olduğunu bilmeyen, kavramları yani doğru düşünmeyi öğrenemez. Doğru kavram, doğru düşüncenin motorudur. Kavram yanlışsa orada kelime mezarlığı vardır. Mutlu Türk’e gelince, mutluluk bir kavme mensubiyet, ulaşılabilen bir menzil değildir; bir yürüme biçimidir.
“Falanlar gelecek, dertler bitecek, güneş doğacak”: Bu sloganı herkes kullanıyor çünkü bu sloganda ‘falanlar’ yerine istediğiniz grubu yazabilirsiniz. Joker gibi herkesin işine gelir. Bunu test etmenin, doğrulamanın hiçbir dayanağı yok. Mesaj yere düşünce makyaj ayağa kalkar.
“Yeter, söz milletin”: Bu sloganın söylendiği yıllarda iktidara kimin geleceği değil, kimin gideceği önemliydi. Bu zımnen “başımdaki şu ‘ölüm’ gitsin de ben ‘sıtmaya’ razıyım” demektir. Yolun sonunda darağacı kuruldu ama milletten ve sözünden eser yoktu. Milleti bırak; sözü unvan sahipleri bile filtre edebilmiş değil. Tut ki söz milletin; 1960’da, 1970’de darağaçları kurulurken millet neredeydi? 1960/1980 arası gençlik önce tam ortasından sağ-sol diye ikiye; sonra her iki kesim tam altışar fraksiyona ayrılıp, 12’si de birbirlerine kıyarken millet neredeydi? Tam kırk yıl 3H teslisi (hizmet, himmet, hoşgörü) ile aldanma sırasında millet neredeydi? Milleti yok saymıyoruz ama slogan üzerinden millet tanımı yapmak, milleti dolgu/makyaj malzemesi olarak kullanmak demektir.
“Yeni Türkiye”: ‘Yeni Türkiye’ denilen Türkiye’nin neresi yeni? Kimliği mi? Elbisesi mi? ‘Yeni’ sıfattır ve sadece eşya tanımıdır. Kimlikle alakası yoktur. O halde yeni olan her şey eskimeye mahkûmdur. Her gelen nesil ‘kimlik bakımından’ öncekini arattığına göre yeniliği ile övündüğümüz; teknoloji, imar, köprü, yol, alt-üst ve tüp geçitler, kapitalizmin tahliye boruları hükmündedir. Neden? Türkiye Frenk mukallidi iken imarımla nasıl sevinirim? İmar elzemdir ama kimlikten bir sonraki duraktır imar. Kavramları bilmeyen Türkiye’ye yeni eşya sadece makyajdır. Evlerinin önü İngiliz bayrağı, İngilizce isim olan Türkiye külliyen batı taklitçisidir ve taklitler asıllarını yaşatır!
“Kanımız aksa da zafer İslam’ın”: Öğrencilerin kan akıtması için adeta fetva verilmiş. Kanın akması ile zafer kazanılacağına dair İslam’da ayet, hadis değil; atasözü dahi bulunamaz. Bu sloganın söylendiği12 Eylülde 12 fraksiyona ayrılıp birbirine kıyan gençlerin akıttığı kan kardeş kanıydı. “Yönetime el koymak (ihtilal) için daha fazla kan akmasını bekliyoruz” diyen 12 Eylül darbesine, akan kanın ve sloganların davetiye çıkardığı, silahlardan önce sloganların patladığı bir gerçektir.
“Huzur İslam’dadır”: Bu slogan trafiğe çıkan araçların arkasına yazılıyor. Öbürü de “huzur sosyalizmdedir” yazar. Bunun anlamı; “slogan üzerinden din tercihi yap!” demektir. Bilmediği İslam’ı ideoloji seviyesine indiriyor. İslam, kamyonun arkasına değil, basiretin varsa kalplere yazılır. Sonuç: Rüştünü ispat etmiş bir slogan yoktur. Slogan hakikate değil, günü kurtarmaya odaklıdır. Bir ideolojiye, bir piyango, bir talih oyunu biletine ve bayanların makyajına itibar etmekle, sloganlara itibar etmek aynı kapıya çıkar. (İlk iki bölümün linkleri aşağıdadır.)
https://www.afyonhaber.com/yazarlar/ramazan-demir/slogan-isine-gelirse-yersen/1209/
https://www.afyonhaber.com/yazarlar/ramazan-demir/ayeti-slogan-yapanlar/1222/