Nevzat Ağabey
Sevgili çocuklar,
Yakup (a.s - aleyhisselam - selam onun üzerine olsun), ailesi ve çocukları ile birlikte Mısır’a gelip sevdiği oğlu Yusuf’a kavuşunca çok mutlu olmuştu.
Ancak Yusuf’a ve babaları Yakup’a, kötülük yaptıklarını her an hatırlayan ağabeyler devamlı olarak buruk bir acı içinde yaşamaktaydılar.
Bunlar, Yusuf’un kendilerine yaptığı bunca iyilikler karşısında eziliyor ve çoğu zaman konuşurlarken ne Yakup (a.s) ne de Yusuf’un yüzüne bakamıyorlardı.
Bu eziklik bir zaman devam edince bir itiraf (açıklama) yapma ihtiyacı duydular.
Bir gün ağabeyler kendi aralarında konuşurlarken içlerini kavuran bu acıdan kurtulabilmek için biri konuyu açtı;
“Babamız Yakup’a ve Yusuf’a neler yaptığımızı hatırlıyorsunuz. Değil mi?” dedi. Diğerleri de;
“Tabii hatırlıyoruz. Onları gördükçe yeniden hatırlıyor, yeniden üzülüyoruz”
“Üzülmenin faydası olmuyor ki… En iyisi gidip kendilerinden özür dileyelim ve haklarını bize helal etmelerini isteyelim” dediler.
KARDEŞLER ÖZÜR DİLİYORLAR
Bir gün aradıkları ortamı buldular. Yakup (a.s) Yusuf’la birlikte otururken yanlarına geldiler ve karşılarına oturup;
“Sevgili babamız. Bizler, sizin huzurunuza şimdiye kadar gelmediğimiz bir iş için geldik” dediler. “Çünkü biz biliyoruz ki Peygamberler, halkın en merhametlisidirler”
Yakup (a.s) da onların temsilcisi durumunda ki oğluna sordu;
“Sevgili oğullarım. Hayrola? Ne için geldiniz?” dedi. Onlar da açıkladılar;
“Bizim, sana ve kardeşimiz Yusuf ‘a yaptıklarımızı biliyorsun, değil mi?” dediler.
Yakup (a.s) da; “Evet biliyorum” dedi. Onlar tekrar;
“Bu acı her günümüzü zehir ediyor. Bizi bu acıdan kurtarın ve bizi affedin. Biz sizden özür diliyoruz” dediler.
Yakup (a.s) ve Yusuf da onlara;
“Biz sizi affettik. Hakkımızı da size bağışladık” dediler.
Balarından ve Yusuf’tan affedilmelerini işitmiş olmalarına rağmen ağabeylerin huzursuzluğu geçmemişti.
“Ya, Allah bizi affetmezse…” diye söylendiler. “Sizin affınız, acaba bizi Allah’ın azabından kurtarabilir mi?” dediler.
“Onun için, Ey Babacığım. Sen Allah’ın Peygamberisin. Allah katında bizim affedilmemizi sağlamanı ve bizim için Allah’tan af dilemeni diliyoruz” dediler.
“Eğer dileğin, Allah katında kabul olur da sana vahiyle (Peygambere gelen emir) bir emir gelirse işte o zaman gözlerimiz aydın ve kalplerimiz huzurlu olacaktır”
“Eğer Allah senin dua ve af dilemeni kabul etmezse, bizim bu dünyada göz aydınlığımız olmayacak ve asla sevinç de duyamayacağız” dediler.
Bunun üzerine Yakup (a.s) ayağa kalkıp kıbleye doğru yöneldi. Yusuf babasının arkasında kıbleye döndü. Bütün kardeşler de boyunları bükük, içleri acılı bunların arkasında saf (sıra) tuttular.
Yakup aleyhisselam dua etti.
Yusuf aleyhisselam da âmin (duamızı kabul et, Allah’ım) dedi.
SİZ DE ÖZÜR DİLER MİSİNİZ?
Sevgili çocuklar,
Hepimizin yaptığı gibi mutlaka sizler de büyük küçük bir takım hatalar, kusurlar yapmakta, belki de suçlar işlemektesiniz.
Bu hatalı davranışlar çok normaldir. Çünkü “Hatasız insan olmaz”
Ama insana yakışan şey, hatasını anlamak ve bu hatasından dolayı karşısındaki insandan özür dilemektir”
Siz de annenize, babanıza, kardeşlerinize ve arkadaşlarınıza karşı hatalar yapmış olabilirsiniz. Hata yaptığınızı anlar anlamaz zaman kaybetmeden o hata yaptığınız insana gidin ve ona özür dilediğinizi söyleyin.
Böyle bir hareket sizi asla küçük düşürmeyeceği gibi karşınızda ki insanın da sizi daha çok sevmesini ve takdir etmesini (beğenmesini) sağlayacaktır.
Hatadan dönmenin en güzel yolu şudur.
Birincisi özür dilemek, ikincisi de o hatayı bir daha yapmamaya çalışmaktır.
Yakup’un (a.s) evlatları için yaptığı duasının Allah katında kabulü, çok seneler sonra Yakup (a.s) ın ölmesine yakın bir zaman da Allah katından gelen bir vahiyle açıklandı.
Allah’ın (c.c) nun bu müjdesi başta Yakup (a.s) olmak üzere Yusuf’ ve ağabeylerini çok sevindirdi.