Hayreddin Karaman neden 'İslamcı' oldu?
“Her Müslüman ‘İslamcı’ olmak mecburiyetindedir.” (H. Karaman, Y. Şafak) İslamcı olmanın ne mahzuru var? İslamcı olmak ne demektir? Bu kavram yaklaşık iki asır önce icat edildi. İki asırdan geriye doğru gidin; 12 asır boyu ecdadınız ‘neci’ idi? Ayetlerin emri gereği sadece İslam/Müslüman tanımına itibar ediyorlardı. (Hac-78, Fussilet-33) İslamcı kavramı; Arapça-Türkçe ortak yapımı, türedi, kayıt dışı, kökü-babı-sarfı-irabı olmayan, ‘melez’ bir kavramdır. Din ve dilbilgisi tabanı yoktur. İslam/Müslüman kavramlarının yerine hiçbir kavram temel teşkil etmez. Eğer temel teşkil ederse “onlar kelimeleri yerlerinden değiştirirler, benim kelimelerimi değiştirecek yoktur” gibi nice ayetler ihmal edilir. Kuranın kelimeleri bağlayıcı olmasaydı İslam’ın gelmesi ile gitmesi bir olurdu. İslami kavramlar Yama, Takas, Vekâlet kabul etmezler; bunun tersini kimse asla söyleyemez. “Din olarak İslam’dan razı oldum.” (5/3) Allah, İslamcılıktan değil; İslam’dan razı oluyor. Bu ayetin tefsire, tevile ihtiyacı yoktur. Müslüman kavramı, bütün türedi kavramların üzerini çizer. Bu ayetteki İslam adı bağlayıcı değilse “Kuranın neresi bağlayıcı” diye sorarlar.
Süleyman Çelebi Allah’a niçin tanrı dedi ise, Necip Fazıl İslam’a niçin ideoloji dedi ise, Prof. Mehmet Görmez niçin zehirli ideolojiler dedi ise (sağlıklı olanı hangisi?), İslam’a niçin kültür deniyor ise, Müslüman’a niçin muhafazakâr diyorlar ise, Said Halim Paşa niçin İslamcı/aydın oldu ise, Hayreddin Karaman da o sebepten dolayı İslamcı oldu. Nedir o sebep? Kavramları bilmiyorlar. Kavramlar; parmak izlerinden, DNA’dan, bir yazılımdan, bir MR’dan daha net, daha bağlayıcıdır. Bu bağlayıcılığa vakıf olamayan illaki ‘bir şeyci’ olur. Kavramları “teşhis, tasnif, tasfiye” eden olmadığı için bu yanlışlar Süleyman Çelebi ile değil dört halifeden hemen sonra başladı; devam ediyor.
İslamcıyım diyenlerin hiçbirisi İslamcı değil; hepsi doğma büyüme İslam/Müslüman. Neden İslamcıyız diyorlar? Bunu bir tavır koyma, bir kararlılık gösterisi, safını belli etme, kimlik beyanı zannediyorlar. Türedi kavramlar kişinin zannı ile doldurulur. Zan, vesvesedir, yalandır. Kimlik beyanını/tanımını ayetler yapar. İslamcı kavramı, “Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük” teslisinden cımbızla çekildi. Tanımlayan Allah hükmeder. Allah’a rağmen tanım bulan, Allah’ın tanımı ile rekabete girmiş olur. Tut ki İslamcısın; radikal İslamcı mı, ılımlı İslamcı mı, muhafazakâr İslamcı mı; ne olduğunu söyle! Söyleyemezsin! Çünkü hiçbir kavram yeniden tanımlanamaz. Herkesin aklınca, türedi bir tanıma biat etmesi, gruplardan bir grup olmayı kabul etmesi demektir.
Müslüman, ‘ilave tanım’ kabul etmez. Şayet falancı, filancı isen; başkalarının niçin sağcı, solcu, tekkeci, tarikatçı, şeyhci, nurcu, seküler, Süleymancı, mücadeleci, Akıncı, Feyzullahçı vs. olduğunu sorgulayamazsın. Niçin bölük pörçük, niçin kümelere ayrıldığımızdan sual edemezsin. Çünkü senin tanımın/kerametin de kendinden menkul; sen de bir şeyci olmuşsun. Vazgeç!
Son yüz yıllık tarihimiz; ithal/yamalı kavramlarla birbirine karşı mevzilenen vatan evlatlarının hazin hikâyesidir. Allah’a tanrı diyen Türkçe ezanı reddettik; ama mevlit marifeti ile camilerin içinde tanrı kelimesi yankılanıyor. Felaket sadece İslamcı kavramı ile sınırlı değil. İslam kavramına ‘cı’ yaması vurulursa, İslamofobi, ılımlı/radikal/demokratik İslam vb. yüzlerce yama ile İslam’ın yamalı bohçaya çevrilme fetvası verildi demektir; elan anlayışlar bu minval üzere yürüyor. Düşmanın istediği de budur. Kavramları bilmeyen ‘düşünce engelli’ olur.