Her bireyin bir hobisi, zevki olmalı
İş görüşmelerinde, tanışmalarda sorulan soruların başında, ya da bilmiyorum belki muhabbet olsun diyedir “Boş zamanlarında neyle uğraşırsın” sorusu gelir.
“Boş zamanın olmuyor, müzik dinlerim, televizyon izlerim, sosyal medyada takılırım, hiçbir şey yapmam, kitap okurum” gibi cevaplar zamanımızda bu soruya verilen en fazla cevaplardan bir kaçı…
1981’de Fransa’da “Boş Zamanları Değerlendirme Bakanlığı” kurulmuş. 2005 yılında ise Kanada’da “Boş Zamanları Değerlendirme, Eğitim ve Spor Bakanlığı’ kurulmuş. Ülkemizde de 1970 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürlüğü kurulmuş. Bu genel müdürlüğün amacı “12-24 yaş gençlerin boş zamanlarını yetenek, istek ve ilgilerine uygun olarak değerlendirmelerini sağlamak” imiş. Sanıyorum, bu genel müdürlük daha sonra “İzcilik” olarak değiştirilmiş.
Aslında önemli bir olgu bu…
Toplumun, bireylerin ilgi ve yeteneklerinin gelişmesi, sosyalleşmesi, takım ve birlikte çalışma ve faaliyet yapma yeteneğinin ilerlemesi, bireylerin iletişimi becerilerinin gelişmesiyle demokrasi ve tartışma kültürünün de gelişmesi, bilişsel ve ekonomik üretimin olması gibi bir çok faydasının olabileceği bir konu…
Hatta, toplumumuzda görülen, hiçbir işi, uğraşı ve hobisi olmayan, “eli boş insan”dan kaynaklı fitne, fesat, dedikodu, gıybet, hatta ilerleyen süreçte fiziksel ve ruhsal boşluktan dolayı içine girilen ruhsal bunalımla birlikte şiddet kaynaklı toplumsal hastalıklara ve zararlara da çaredir, insanların bir uğraşının, hobisinin olması…
Çocukların, gençlerin, herkesin elbette asli görevi, asli işi olacak... Öğrencilik, memurluk, işçilik, öğretmenlik, doktorluk, müdürlük, esnaflık gibi… Ancak, bu her şey değil, her bireyin asli görevlerinden arta kalan zamanlarını verimli ve olumlu olarak geçirebilecekleri bir hobisinin, uğraşının, hatta sanatının, sporunun, kültürel ve sosyal faaliyetinin olması da gerekiyor.
Keyifle yapacağı bir hobisi, uğraşı olan, kendi mesleği ve işi dışında potansiyelini ve enerjisini doğru kullanan kişiler hangi yaşta ya da konumda olurlarsa olsunlar her güne daha hevesli uyanır, ilgilendiği ve zaman geçirdiği hobileri, sosyal faaliyetleri sayesinde ortak zevkleri olan yeni insanlarla yeni paylaşımlarda bulunarak hayatlarını daha da zenginleştirirler. Bir hobiyle uğraşmak kişiyi içinde bulunduğu ana odaklardan, geçmişin hesaplaşmalarından ve geleceğin kaygılardan uzaklaştırır.
İşte bunun için diyoruz ki: Öğretmenler ve anne-babalar olarak, Çocuklarımıza, öğrencilerimize asli görevlerinin önemini de anlatarak her birine spor, sanat, kültür, sosyal vb. dallarda hobi ve uğraş kazandırmalıyız, çocuklarımızın potansiyellerini ve enerjilerini faydalı ve olumlu yöne kanalize etmenin başka bir yolu yok.
Nitekim, “ELİ BOŞ” insanların önce ailelerine, sonra yaşadıkları sosyal çevreye, çalıştığı kuruma, topluma ve ülkeye verdikleri büyük zararlar ortada…
Hobisi, uğraşı, faaliyeti, üretimi olmayan insanların, bu memlekete, bu ülkeye, bu millete, ailesine, çevresine katacağı hiçbir değer, hiçbir fayda yoktur. Fitneden, fesattan, dedikodudan başka!..
"Yüce Allah, bizleri, milletimizi ve ülkemizi eli boşların fitnesinden, şerrinden, iftiralarından muhafaza eylesin..."
idrisozek@gmail.com