Nevzat Dede Çocuklarla…
Sevgili çocuklar,
Ben biliyorum ki siz çalışkan çocuklarsınız.
Okulda, evde, sokakta arkadaşlarınız arasında çalışmalarınızla öne çıkıyorsunuz.
Dersleri derste öğrenmeye dikkat ettiğinizi ve daha iyi not almak için değil daha iyi öğrenebilmek için çalıştığınızı da biliyorum.
Bazı yaramaz ve haylaz çocuklar, çalışmadıkları halde sınavlarda kopya çekiyorlar ve sizin aldığınız notlara yakın notlar alabiliyorlar.
Siz bu durumu görünce; “Ben yoğun bir şekilde derslerime çalışıyorum Bu arkadaş ise kopya çekerek benim kadar not aldı” diye düşünüyorsunuzdur.
O zaman, “çalışanla çalışmayanın ayrılmadığı bir okulda, hakkınızın yenildiğine mi inanırsınız”
Aslında ne düşünürseniz, düşünün siz haklısınız.
SIFIRCI FAİK HOCA
Biz lisede okurken adını, öğrencilerin “Sıfırcı Faik hoca” taktıkları bir hocamız vardı.
“Sıfırcı Faik hoca” bir gün derse girdi ve bizlere;
“Sözlü yoklama yapacağım” diyerek, bir öğrenciye; “Sen tahtaya kalk” dedi.
İşaret ettiği arkadaşımız biraz hayret ve biraz da korku ile tahtaya kalktı. Ama bu kalkıştan hiç de memnun olmadığı, yüzünün hareketlerinden belli oluyordu.
Arkadaşımız tahtaya kaktı ve hocanın kendisine soru sormasını bekledi.
Faik hoca, her zaman olduğu gibi bu sefer de bizi hazırlıksız yakalamıştı.
Sorduğu sorulara istediği cevapları alamayan hoca;
“Otur. Bir…” dedi.
Delikanlı yerine otururken, bir taraftan da hocanın duyabileceği bir sesle homurdandı;
“Gece sabahlara kadar eşekler gibi çalışıyoruz. Gene de aldığımız sıfır, bir… “ dedi.
Öğrencisinin bu itirazını duyan Faik hoca, bu esnada yerine de oturmuş bulunan delikanlının sırasının başına dikildi ve;
“Ah oğlum. Eşşek oğlum. Sana ne desem, nasıl hitap etsem bilmiyorum ki…” dedi.
Gece sabahlara kadar eşşekler gibi çalışacağına, insanlar gibi çalışsan da on alsan olmaz mı?”
Sevgili çocuklar,
Dersine çalışmayan ve sorulan sorulara cevap veremeyen bu öğrencisine “bir” veren bu hoca, aslında çalışan öğrenci ile çalışmayan öğrenciyi, birbirinden ayırmaya çalışmıştır. Hocanın kendi ifadesinden de anlaşılacağı üzere, derslere iyi çalışıp on almak ta mümkündür.
FATİH SULTAN MEHMET’TE AYIRIYOR
Devlet başkanları da adaleti gözetmeye ve hakkı korumaya mecburdurlar. Eğer halk arasında bir takım insanlara ayrıcalıklar tanırlarsa bu iç karışıklığa ve huzursuzluğa sebep olabilir.
Bu konuda Sultan Fatih’in de güzel bir hareketi bulunmaktadır.
Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın verilmesini emretmiş.
Dilenci parayı alınca teşekkür edeceğine:
“Aman Sultanım…” demiş. “
Koskoca bir padişahın, kendi kardeşine bu kadar para vermesi uygun mudur?”
Fatih Sultan Mehmet, bu kardeşliğin nereden geldiğini sorunca, dilenci:
“İkimiz de Hazreti Âdem’in çocukları değil miyiz?” demiş. “Elbette kardeşiz.”
“Bu kardeşliğimiz sebebiyle hisseme daha çok altın düşmez miydi?” demiş.
Sultan Fatih dilenciye;
“Aman, bu buluşunu sakın diğer kardeşlerin duymasınlar. Eğer duyarsa, senin hakkına bu kadarı da düşmez” diyerek gülümsemiş.