İstanbul Fatih'e aittir

Abone Ol
İSTANBUL FATİH’E AİTTİR

Nevzat Laleli


Nereye gidiyoruz yazı serisi                                                     

2014 yılının ortalarında, Rusya Patriği de dâhil olmak üzere Ermenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Güney Kıbrıs Patrikleri 10 – 15 kişilik bir Patrikler toplantısı İstanbul’da yapıldı. Anlaşılan o dur ki Rusya Patriği İstanbul’a gelerek Fener Rum patriğinin davetine icabet etmiş ve onu Ekumenik olarak kabul etmişlerdi.

Ekumeniklik, bütün Hıristiyan Ortadoksların tek Patriği demektir ve bütün Ortodoskların birleştikleri anlamınadır. Bunlar, en son Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini işgal ettiklerinde görüldüğü gibi “vahşi katliamları, gözleri kırpmadan yapabilecek” bir yapıya sahiptirler.

Sıra, Katoliklerin Roma/Vatikan devletine benzer, “Ortodoks Fener Rum devletinin (yani Bizans’ı) kurulmasına ve ilan edilmesine gelmiştir. Şu anda İstanbul/Haliç’den Zeytinburnu’na kadar arsa, arazi ve bina satın alınmaktadır.

Devletin ilanını, bizim bir savaş halimizde yapacak veya AB, bu konuda da bizden taviz isteyecektir. Elimizi, kolumuzu bağlayan bütün şartları kabul eden Batı yanlısı iktidarların bu şartı da kabul edeceklerinden şüphemiz yoktur.



VAKIFLAR YASASI DEĞİŞİYOR

AKP hükümetinin çıkardığı 5737 sayılı "Vakıflar Kanunu" 27 Şubat 2008 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak ile yürürlüğe girdi. Yeni durumda, yabancılar Türkiye'de mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabileceklerdir.
 
  • Her yabancı vakıf gayrimenkul mal edinme, devretme ve devralma yapabileceklerdir.
  •  
  • Yurt içi ve yurt dışı çalışmalar yapabilecekler, para transferleri gerçekleştirebileceklerdir.
  •  
  • Azınlıklara ait dini vakıfların bütün mal varlıkları kendilerine iade edilecektir.
  •  
  • Azınlık vakıfları, içerde ve dışarıda şube açabilecek, üye kaydedebilecekler, dışarıdan fon aktarabilecek ve sınırsız mal edinebileceklerdir.
  •  
  • Beyanda bulunma koşuluyla ülkenin her yerinde şube açabilecek ve bağış toplayabilecek,
  •  
  • Yasada siyasete engel bir madde olmadığı için, yurt genelinde açılacak şubelerde siyaset yapılabileceklerdir.
  •  
  • Vakıflar, dernek statüsünde olmadığı için hiçbir zaman üye kaydedemezler. Vakıf senedi ile kurulur ve idare edilirler. Bunun başka modeli yoktur. Ama bu yasa ile dernek gibi vakıflar da üye kaydedebileceklerdir.
  •  
  • Fener patrikhanesi, bugüne kadar çok tartışılan “Ekümen” olma haklarını elde edecek yani bir bakıma kendi başına bir devlet olacaktır.
  •  
  • AB nin dayatmasıyla “Ruhban okulu” da artık Patrikhaneye devredilmiştir.
  •  
HAYIM NAHUM DOKTRİNİ

Ölümü bile büyük bir tanıtım kampanyasına dönüştürülen Mustafa Koç, bütün bu neticelerin kilit noktasında bulunmuş, Fener Patriği Bartelemos’un bütün Ortodoks’ların Ekumenik Patriği olmasını sağlamış, bu devletin kuruluş hazırlıklarında emeği geçmiştir.

İnternetten Koç’ların izini sürerken, “Ben Koç olmasam da zengin olurdum” diyen Mustafa Koç, Rahmi Koç’un oğlu, Rahmi Koç ise Vehbi Koç’un oğlu olduğu görülmektedir. Ancak iz orada kopmakta Vehbi Koç’un kimin oğlu olduğu tespit edilememektedir. Bir takım rivayetler ile gerçekler birbirine karıştırılmıştır. Bu esnada imdadımıza tarihçi ve yazar Kadir Mısıroğlu yetişmekte, Vehbi Koç’un, Hayım Nahum’un, biri Bernard Nahum olan iki oğlundan biri olduğunu bildirmektedir.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın söylediği gibi Hayım Nahum, Türk delegasyonu ile Lozan’a giden ve Avrupa devletleri yetkililerine; “Bu ülkeyi ve insanlarını savaşlarla yıkamazsınız. Onlardan söz aldım. Onlar İslami sistemi değiştirerek Batı sistemine geçecekler. Kalanını da zaman halleder” diyerek 7 maddelik bir planı önlerine koyan bir Yahudi Hahamıdır. O yedi maddeyi bir kere daha görelim.
1.Onları aç bırakın… 2.İşsiz bırakın (fabrikaları ve iş yerlerini kapatın)… 3.Borca esir edin… 4.Din ve ahlakı ortadan kaldırın… 5.Ülkeyi bölün… 6.Bölünen parçaları birbirleri ile savaştırın… 7.Büyük İsrail için yumuşak lokma yapın.

BEDİUZZAMAN NE DİYOR

Siyasetle ilgilenmediği söylenen Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Emirdağ Lahikası’nda:Mısır Hahambaşısı  Haim Nahum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika’da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türkün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır. Yani, masonluk hasebiyle Kur’ân’ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Hayim Naum müthiş plânının zeminini Amerika’da hazırladıktan sonra İngiltere’ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur: “Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyeti ve İslâmî temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum” dediğini aktarmaktadır.