İYİLİKLERİN KAYNAĞI                                                          

Abone Ol

Nevzat Laleli
HAY-DER Gen. Başk.

            Sistem yazıları serisi (2) 
                                                           

            Geçtiğimiz asırda “Adil düzen” konusunda çalışmalar yapmış ilim ve siyaset adamlarına da rastlıyoruz. Bunlardan önemlileri Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Prof. Dr. Osman Altuğ, İzmir’den Süleyman Karagülle ile arkadaşları, Prof. Dr. Arif Ersoy, Doç Dr. Mete Gündoğan ve daha niceleri… Bu arada bazı önemli kuruluşlar, Genel başkanlığını Recai Kutan’ın yaptığı ESAM Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar merkezi “Adil düzen” çalışmalarının içinde gördüğümüz bir dernek olarak karşımıza çıkmaktadır. İşin hem ilmini ve hem de siyasetin içinde olduğu için uygulamasını 1969 dan bu yana yapan Prof. Dr. Necmettin Erbakan görülmektedir. Erbakanlı hükümetlerin adil düzen konusunda yaptığı icraatları ileri bir yazımda tekrar ele alacağım.

            Sistem, insanların bütün hareketlerini tanzim eder. İyi ve faydalı işleri teşvik eder, yapanları ödüllendirir. Kötü ve çirkin hareketleri yasaklar ve yapanları cezalandırır. Böylece toplumu iyi hareketleri yapmaya yönlendirilirken, kötü hareketleri yapmaları da engeller. Bir de bunun tersi vardır. Bazı sistemler ki biz bunlara batıl sistemler diyoruz, kötü ve çirkin hareketleri yapmaya teşvik eder, ödüllendirir. İyi hareketleri yapmayı engeller ve yapanlara cezalar verir. (Genelev patroniçesi Matild Manukyan’a T.C. devleti, 6 yıl madalya ve ödül vermiştir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Matild_Manukyan)

İçki içmek iyi bir hareket midir? Devletin koruması altında olması gereken “akıl” nimetini, sarhoşluk vererek gideren, sonra o insanın ne yaptığını bilemez hale getiren, sonra da ya direkt olarak çevresindeki insanlara ve endirekt olarak mesela kullandığı araba ile trafik kazalarına karışan, kendinin ve birçok masum insanın canını tehlikeye sokmak iyi bir şey midir? Bu insan ayıkken toplum içinde kendine verilen görevleri yerine getirecek, milli değerlerimize katkıda bulunacak ve insanlığa faydalı olacaktı. Belki yeni buluşlar ile ilmin ve tekniğin önünü açacaktı. Ama içki onu sarhoş ederek aklını giderdikten sonra, bırakın insanlığa faydalı olmayı kendine bile faydası olmayan bir insan haline gelmektedir.



TÜM KÖTÜLÜKLER YASAKLANMALI

“Efendim, ben içiyorum ama az içiyorum. Bu da bana zarar vermiyor” diyenlere rastlıyoruz. İçki içmenin ölçüsü insanın eline bırakılırsa o bir gün çok sevinir çok içer, ya da çok üzülür yine çok içer, bir bakarsın ki ölçüyü kaçırmıştır. İslam buna fırsat vermemek için “Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır (yasaktır)” buyurarak, Müslümanların bu pisliğe bulaşmalarını önlemiştir.

Ülkemizde içki içmek serbest midir? Evet, serbesttir ve bir yasağı yoktur. Çok duymuşuzdur,  yılbaşı gecelerinde içkiyi fazla kaçıranlara devlet bir polis vererek sarhoşları evlerine gitmelerine yardımcı olmaktadır.

Doğrusu o dur ki içki üretmek ve tüketmek yasaklanmalı, bir kişi ben zevk edeceğim diyerek, kendi başını da başkalarının başını da yakmamalıdır.

Bütün iyiliklerin teşvik edildiği ve bütün kötülüklerin yasaklandığı tek sistem “Adil düzen”dir. Bir başka deyişle “Adil düzende” bütün insanlar, iyilik yapmak için birbirleri ile yarışan birer “iyilik meleği” dirler. Bu mümkün müdür, diyenlere, Peygamberimizin Veda hutbesini dikkatli bir şekilde okumalarını tavsiye ediyorum.

                VEDA HÜTBESİ
            Her bir kelimesi bir devrim niteliğinde olan “Veda hutbesi” nin bir yerinde Peygamberimiz (s.a.v); “Artık bundan sonra Şeytan sizin topraklarınızda hükümranlığını kaybetmiştir. Küçük şeylerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir” buyurmuştur.

            “Şeytanın hükümranlığını kaybetmesi…” ne demektir? Şeytan mı, şeytanlığından vazgeçmiştir yoksa insan mı şeytana olan kapılarını kapatmıştır? Hayır, bunların hiç biri değildir. Ne Şeytan şeytanlığını bırakmış ne de insan, ona karşı zafiyetini terk etmiştir.

            Ebedi (sonsuz) olarak Cehennem de kalacak olan Şeytan,  insana ne yapmak ister? Allah’ın kendisine verdiği mühlet sonuna kadar iyilik yolunda giden insanı kandırarak onun da kendisiyle birlikte Cehennemlik olması ister. Şeytan, insanın yalan söylemesini, içki içmesini, hırsızlık yapmasını, milletin malını hortumlamasını, zina etmesini, kumar oynamasını bu ve benzeri kötülükleri ona iyi gösterir. Mesela içki müptelası (bağımlısı) bir insana, “niçin içki içmemesinin değil, bu akşam birkaç kadeh daha atarsa bu kendisine niçin zarar vermez?” in delillerini ona sunar.

            Peygamberimiz, Medine de İslam devletini kurmuş ve Adil düzene geçmiştir.  Bu hutbe Peygamberimizin Devlet başkanı sıfatıyla yaptığı bir hutbedir.

            Şeytan sizin yalan söylemenizi ister ama karşınıza yalan söyleyene verilecek ağır cezalar gelir, sizi içki içmeye yönlendirecek olur, Adil düzen de ki içki içene verilecek ağır cezalar gelir, hırsızlık yaptırmak isteyecek ancak, hırsız için verilen ağır cezalar gelir… Bütün kötülüklerin karşılığı ağır cezalarla (caydırıcı olması içi) kapatılmıştır. Bunlardan birini yapmak isteyen, istese de yapamaz. Böylece Şeytan Adil düzen de insanları kandırarak onlara kötülük yaptıramaz.