Sinanpaşa ’ya doğru yola çıktığımızda, Sinanpaşa’nın adının nereden geldiğini düşünüyordum yol boyunca. Ne kadar asil bir ismi vardı bu ilçenin. Sinanpaşa İlçesi adını Akkoyunlu Devletinin Beylerinden Mehmet Bey’in küçük oğlu Sinan Paşa’dan aldığını öğreniyorum. Antik yolların kavşağında, Sincanlı Ovası’nda güzelliğini kimse görmesin diye saklanmış, sıkılgan, utangaç hali ile keşfedilip ortaya çıkarılmayı bekliyor gibiydi. Afyonkarahisar mucizesi olan Kadın Kültür Evleri projesi ile ortaya çıkarılacaktı bu gizemli şehrin mahcup ilçesi...
Sinanpaşa ‘ya vardığımızda ilçenin merkezi sayılabilecek yerde, tam da Pazar yerinin yanında, yeni gülen yüzüyle bizi bekliyordu Kadın Kültür Evi. Daha önceleri Sağlık Ocağı, Karakol gibi hizmetlerde bulunan atıl halindeki bina yeniden restore edilerek kadınların hizmetine sunulmuş. Geniş verandası, ahşap kamelya şeklinde, ağaç direklerle dekoratif şekillendirilmiş. Tam önünde ‘’SİNANPAŞA KADIN KÜLTÜR EVİ’’ yazıyor. Uzaktan bile dikkati çeken bu yazı eminim bütün Sinanpaşalı kadınları çatısı altında toplayacaktı, toplamaya başlamış bile.
Verandasında bulunan masaların etrafında ki oturma gruplarına, beraber geldiğimiz Vali Yardımcımız Sayın Nurullah Kaya Beyefendi ve ekibi ile buyur edildik. Sinanpaşa’nın genç kadın kaymakamı, Kadın Kültür Evi müdiresi, Kadın Kooperatifleri Başkanı; Kadın Kültür Evi’nde yapılanlar hakkında bilgiler verdi. Masamızın üstünde duran poğaçaların, İlçedeki okullara, gönderildiği açıklamasını yaptılar. Genç kadın kaymakamımızı görünce şaşırdım diyebilirim. İlk defa bir kadın kaymakamla karşılaşmıştım. İlçedeki kadınlar adına da sevindim. Bundan önceki kaymakamları da kadınmış. Kaymakamları Sayın Zeynep Topcu Hanımefendi, Kadın Kültür Evi ile yakından ilgileniyor, hemcinslerinin sorunlarını iyi biliyor. Sinanpaşalı kadınların ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedim. Kendileri için özel bir ayrıcalık.
Kadın Kültür Evini gezmek üzere binaya giriyoruz. Bir kadın olarak daha binaya girer girmez ilk adımda hissediyorum kadına değer verildiğini. Yıllardır ihmal edilmiş, evi ile tarlası arasına sıkışmış kadınlara kendi dünyalarından farklı yaşam alanına sürüklüyordu yukarı çıkan merdivenler. Kapıların her biri bir başka dünyaya açılıyordu sanki. Şark köşesi dedikleri sohbet odaları, otantik tarzda döşenmiş kendilerini evlerinde hissedebilecekleri, belki evlerinden daha rahat bir ortamı sunuyor. Çocuk aktivite alanında çocukların yaşıtları ile neşe içinde oynadıklarını görüyoruz, keyiflerini daha fazla bozmadan kafeterya, dinlenme odasına geçiyoruz. Sağlık odası, konferans salonu, spor salonunu tek tek geziyoruz. Atölyelerinde deriden yapılan ürünleri görüyoruz. Küçüklü büyüklü; birbirinden güzel cezbedici modellerde deri çantalar, gözlük ve kitap kılıfları, anahtarlık, cüzdan gibi ürünler yer alıyordu raflarında.
Kadın Kültür Evi olarak tahsis edilen bina son derece modern olarak tasarlanmış. Haftanın belli günlerinde uzmanları tarafından eğitimler veriliyor. Yoldan geçen kadınların çekinmeden uğrayabilecekleri, sohbet edecekleri ortamlar sunuluyor kendilerine. Kadın Kültür Evini sık sık ziyaret eden Hanife Teyzeyle karşılaşıyoruz. Hoş sohbetini şark odasında sürdürüyoruz. Hemen arkadaşlarını telefonla çağırıyor. ‘’ Dörtlü altın kızlar’’ diyorlarmış kendilerine yaşları 65-75 arasındaki bu teyzeler birbiri ile ayrılmaz çocukluk arkadaşları imiş. Kimi akraba, kimi dünür… Hanife Teyze, tüm toplantılara katılıyor, arkadaşlarını da katılmaya teşvik ediyor. Kadın Kültür Evleri’nden çok memnun, burada mutlu olduğunu, güzel vakit geçirdiğini söylüyor. 74 yaşında olmasına rağmen enerjik, hayat dolu bir kadın.
‘’Keşke gençliğimde olsaydı bu Kadın Kültür Evleri, o zaman görecektin sen beni’’
Derken gözleri hâlâ pırıl pırıl parlıyor, durmadan anlatmak istiyor o kendine has tatlı şivesi ile. Gençliğini, yaşantısını, yaşadığı o günleri.
‘’Beyim yaşasaydı gönderir miydi? ‘’
Omuzlarını kaldırıyor, dudaklarını şüpheli ifadeyle büküyor, bilmem dercesine başının örtüsünü düzelterek;
.’’ Ama ben yine de gelirdim. Erkekler çıkıp kahvelere gidiyorlar, biz kadınlar evdeydik. Şimdi öyle mi? ‘’
Sinanpaşalı kadınlara sesleniyor;
‘’ Çıkın çıkın gelin, hem öğrenin, hem kazanın, hem sosyalleşin.’’
Konuşmasını sürdürüyor.
‘’Pazara, köylerden gelen kadınlarımız oturup dinleniyorlar, çaylarını içiyorlar, soluklanıyorlar. İhtiyacını gider, al abdestini, kıl namazını, şükret Allah’ına. Daha ne olsun? Gençlere de çok iyi oldu burası, Allah sebep olanlardan razı olsun.’’
Duaları dökülüyor dudaklarından. Diğer iki arkadaşı da gelince keyfi tam yerine geliyor Hanife Hanımın. Öteki arkadaşının işi varmış gelemedi. Fıkır fıkırlar, gönül yaşları 18’inde hepsinin. Dördü İstanbul dâhil bütün etkinliklere katıldıklarını, Sinanpaşa’yı yöresel kıyafetleri ile temsil ettiklerini, kendi yöremizin türkülerini söylediklerini anlatırken yerlerinde duramıyorlardı. Sincanlı ovasının şen canlı kadınları...
Kadın Kooperatifine gidiyoruz hemen bitişiğinde, ayrı bir kapıdan giriliyor. Oda oda ayrılmış bölümlerden birinde büyük sac, büyük fırın yer almakta. Diğer odalarda erişte kesen kadınlar, girişteki raflarda kesilmiş, kurutulmuş, paketlenmiş sade ve sebzeli renk renk erişteler, tarhana paketleri, çeşit çeşit reçeller. Bunların içinde süt reçeli de var. Aynı zamanda tıbbi hoş kokulu bitkiler de raflarda yerini almış. Albikere.com adresinde de müşterilerine ulaşıyor bu ürünler. Kooperatif kurucularından Dilek Kutlu Hanım, ürettikleri ürünler hakkında bilgiler veriyor. Buraya nasıl katıldığını anlatıyor. Kuaför dükkânı işlettiğini her gün kapısının önünden geçip gittiğini… Bir gün burada hareketlilik olduğunu görüyor, merak edip sorduğunu söylüyor. Kadın Kültür Evi olarak düzenlendiğini öğrenince, tez canlılıkla heyecanını gizleyemeden soruyor ‘’Ne yapabiliriz ?’’ Kaymakam Hanımla tanışıp bir kooperatif kurma düşüncesini benimsiyor. Gönüllü olarak kooperatifte çalıştığını, ilk günler malzemelerini evinden getirerek işe başladığını da ekliyor. Azimli ve çalışkan olduğu her halinden belli olan Dilek Hanım; Türkiye genelinde ilk 10’a giren bir kooperatif olduklarını büyük bir kıvançla anlatıyor. 15 Ekim Dünya Çiftçiler gününde İzmir’de fuara katılan 9 ilden biri olarak Sinanpaşa Kadın Kooperatifi adına ‘’Kız Kardeşim’’ Projesi kapsamında ödül aldıklarını gururla belirtiyor. Kadın isterse her şeyi başarır. İstiyorlar ve başarıyorlar. Yetenekli becerikli kadınlarımızdan güzel fikirler ortaya çıkıyor. Yeter ki kendilerine güvenilsin destek verilsin.
Sinanpaşa Kadın Kültür Evinden ayrılırken Sayın Valimizin ve değerli eşlerinin ne kadar yerinde kararlar verdiğine, kadınlar için güzel işler yaptığına bir kez daha tanık oldum. Sinanpaşa’dan dönerken; umutla güvenle Büyük Taarruz Şehitliği, Çiğiltepe Albay Reşat Anıtını, Yıldırım Kemal Şehitliğini minnetle selamladım. Yattığınız yerde huzurla uyuyun, cennet mekânınız olsun. Emanet ettiğiniz topraklar emin ellerde, yine kadınların elinde…
Mürşide OKLU AYHAN