KİMLİĞİ YAŞAT Kİ İNSAN YAŞASIN!

Abone Ol

       Siz bu sözü “insanı yaşat ki devlet yaşasın” (Şeyh Edebali) şeklinde biliyordunuz. Kavramları bilmiyorsanız bütün bildikleriniz ezberden ibarettir; ezberlerinizi unutun. Devletin yaşaması, insanın mutlaka yaşayacağı anlamına gelmez. Kötü bir devlet ‘kargaşa ortamından’ iyidir; bu ayrı bir konu. Konumuz devlet değil; yaşatılacak ve yaşayacak tasnifinin ne olduğu! Mesela devlet yüz yıldır sapasağlam yaşıyor ama yüz yıldır kurulan darağaçları sayısını ve 1960’dan 12 Eylüle, 28 Şubattan 15 Temmuza, “biraz daha kan aksın da öyle müdahale edelim” türünden yaşamayı felç eden felaketlerin sayısını bilen var mı? Daha da kötüsü artık kimlik/kişilik merkezli değil, her şeyin “tencere-tava” (“mikroplar, vitaminler, sosyal güvence” teslisi) üzerinden kaynatıldığını görüyoruz.  

     Gazi’nin ve Necip Fazıl’ın hitap ettiği gençliğin, önce tam ortasından ikiye; sonra her birinin altıya bölünüp, devlet ve kendileri ile kıyasıya kapışmasına engel olunamadı. Demek ki önce yaşayacak olan insan değil; kimliktir. Devletin öznesi insandır; insanın öznesi ise kimliktir. Kimlikten bir sonraki duraktır devlet. Doğru tasnif: “Kimlik, insan, devlet.” Kimlik sağlam ise devletini kurar ve devşirmelerden medet ummaz.

    Bize kimlikten, hakikatten, dinden, gerçekten, Türkçeden, ilerlemeden, refahtan, düşünceden vs. bahseden olursa, ‘hangi’ sorusu ile mukabele edelim. Hangi kimlik? İslami kimlik mi? Liberal kimlik mi, kapitalist kimlik mi, dünya vatandaşı kimliği mi? Demokratik kimlik mi, ideolojik kimlik mi, sosyalist kimlik mi, cinsiyetsiz ideoloji kimliği mi, onlarca kimlik var. Doğru tasnif;  İslami kimliği yaşat ki devlet yaşasın! İlerleme inancı, Ukrayna’da, her zaman her yerde kandan besleniyor. İslami kimliğin dışındaki bütün kimliklerin güvenlik donamımı yoktur. “Gelişme, ilerleme kalkınma” teslisi, batı kimliğidir. İslam’da terakki ve “ister isen sulhu salah, hazır ol cenge” kuralı, kimliği geçerlidir. İslami kimlik, İslami kavramla ifade edilir. Gördüğünüz gibi yine söz, kavram öne çıkıyor; çünkü Allah bize kelam, söz (ayet) gönderdi. Kayıtlarında “söz konusu kimlikse gerisi teferruattır, doğru kimliği deklare etmenin yolu doğru kavramdan geçer” diyen var mı? Yok. Kimliğe ilgisizlik sonun başlangıcıdır.

     “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünün altına dünyada herkes imzasını atar. Çünkü aç ve ilaçsız bir insana bir iş yaptırılamayacağını dünyada herkes bilir. Bu sözden, “insanı doyur, tedavi et, gözet” anlamı çıkar. Ancak; karnını doyurup, kalbini doyuramadığınız insan için “besle kargayı oysun gözünü” kuralı geçerlidir. Kalbin doyması İslami kimlik inşası ile olur. İslami kimlik için kesinlikle kavramları bilmek gerekir. Kavramları bilemeyenin dili, kimliği, Türkçesi yok hükmündedir. Bugün kıyasıya ve herkes; domates-patlıcan, mazot-benzin, yağ-yoğurt üzerinden tavır aldığına göre, kimsenin bir kimlik kaygısı gütmediği anlaşılıyor. O kadar ki, “turisti yaşat ki, devlet yaşasın” sesini duyar gibiyiz. Çünkü turistin satın alma gücü vatandaştan daha fazla.

      Tolstoy, yaşamaktan bir şey anlasaydı, “insan ne ile yaşar” diye sormazdı. Söz konusu yaşamak ise insan bir lokma, bir hırka ile; Allah korkusu yoksa domuz eti ile de yaşar. Doğrusu; “insan nasıl yaşayamaz” olmalıydı. İnsan kimliksiz yaşayamaz. Kimliksiz insan önce ikiye sonra on ikiye bölünür ve birbirinin canına kıyar. Birisinin ne dediğini anlamak istiyorsak, “kimlik üzerinden ne diyor” ona bakmalıyız. İki zıt grup; birisi “kimlik tavrı alırsak sonuç alamayız” diyor. Diğeri; “yetişin, kimlik tavrı alana mani olun” diyor. Kavramları bilmeyenler ya kırk katıra, ya kırk satıra razı olurlar.

    Kimliği inşa edilmemiş bir insanı doyurmak, tatmin etmek imkânsızdır. Çünkü kimliksiz kişi, “yeter, şükür, elhamdülillah” demez. Müslüman, “din ve dil” gözetir ama bu ikisi üzerinden ayrımcılık yapmaz. Ayrımcılık yapmamak başka şey, “biz din, dil, ırk gözetmiyoruz” diyerek cinsiyetsiz ideolojilere çanak tutmak daha başka şeydir… İlla ki kimlik diyen yok; ama herkes ‘kültür’ diyor. III. Selim sağ olsaydı, “ya Türkçe başa, ya kültür leşe” derdi. Prof. Ahmet Davutoğlu “kültürel kimlik” diyor. Düşünme becerisi olan varsa doğrusunun “İslami kimlik” olduğunu izah etsin! İzah edilmiyor; çünkü Türkiye’de Türkçe bilen yok.