MERHUM ERBAKAN'IN TAKİP ETTİĞİ ESASLAR

Abone Ol

 

Yeryüzünde muhalefete yapılan ilk darbe olma niteliği taşıyan 1980 ihtilalinden sonra başta Erbakan olmak üzere bütün MSP’li yöneticileri hapsedilmişti. Tabii hayat devam ediyor ve namaz vakitleri de girip çıkıyordu. Bu arada fiziki ve ruhi imkânların elverdiği kadar MSP gurubu ferdi veya cemaat olarak namazlarını kılıyorlardı.

MSP gurubunun, bütün zorluklarına rağmen namazlarını kılma istek ve arzularını tespit eden hapishane kumandanı; “Ben sizin İslami söylemlerinizi insanları aldatmaya yönelik tamamen siyasi bir hareket olarak görüyordum. Hâlbuki siz her hal ve şart altında bile Allah’a kulluk yapmaktan vaz geçmiyorsunuz” demiş, kendilerini takdir ettiğini bildirmiştir.

Söylem ve eylemlerinin taban tabana zıt olduğu zamanımız idarecileri yanı sıra, milli görüşçülerin söylem ve eylem uyumuna işaret eden birçok insan gibi bu kumandan da tarihe not düşerek “samimi ve ihlaslı insanların varlığına” işaret etmiştir.

İSTİŞARE VE KARAR

Hocamız, genellikle yapacağı işleri o iş için ehil yakın arkadaşları ile istişare eder, eğer o işi yaparken işe ait kesin bir bilgisi varsa onu uygulamaya koyardı.

“Biz de…” derdi, Bir konu enine boyuna istişare edilir, istişare esnasında bir arkadaşımız menfi bir görüş belirtirse ona “bozguncu” gözüyle bakılmaz, “menfi görüşler bu konu hakkında konunun bütünü görmemizi sağlalar ve bizim tedbir almamızı gerçekleştirirler” diye kendilerine teşekkür ederiz, derdi.

Yapılacak iş hakkında istişare tamamlanınca bu istişareyi oylamaya sunmaz. “Bir Başkan istişare sonucu bir genel kanaate varırsa o kanaatini karar olarak bildirir. Her kes de o kararı bütün gücüyle destekler” derdi.

Bu uygulamasını inançlarımız açısından açıkladığı gibi “Bir askeri toplumda komutan bir konuyu istişare eder anca karar komutana aittir. Yani kararı, 100 tane yüzbaşı vermez bir albay verir” derdi.

Yürütme merkezinin aldığı karar herkesi bağlar, her kes gücünün yettiğince verilen kararın hayata geçmesine çalışır” derdi.

Bir kararı beğenmemek, karara karşı çıkmak, karar aleyhine kulis yapmak, adam toplamak, hizip oluşturmak gibi bütün hareketler bize yasaktır. Bizim inancımızın temeli iman ve itaat üzerinedir. Ne bahane olursa olsun biz de isyan yoktur.

BİR ÖMÜR BÜTÜN GÜCÜMÜZLE

Erbakan’ın uzun zaman koruma polisliğini de yapmış olan Komiser Hasan Gül anlatıyor.

Erbakan Hocamız bütün çalışmalarını bir program dahilinde yapardı. Bir salon veya meydan konuşmasında o salon veya meydanın dolu veya boş olması onu bakmaz, salon veya meydan sanki tıka basa doluymuş gibi uzun uzun konuşurdu. O yorulma nedir bilmez, hamle üzerine hamle yaparak hepimizi şaşırtırdı.

Artık ömrünün sonuna doğru bizler iki koruma polisi olarak kollarına alttan girer ve onun programını yapmasına yardımcı olmaya çalışırdık.

Yine böyle bir günde Hocamız Trabzon’a program yapmış, onu sabah erkenden evinden alarak önce hava meydanına sonra uçakla Trabzon’a götürmüştük.

Akşama kadar 3 – 5 ayrı yerde konuşan Hocamız yorulmuştu. Uçağın geri dönüş vakti de geldiğinden yine iki koruma olarak Hocamızın koltuk altlarına girerek onu uçağa getirdik. Uçağın içinde ön tarafta VİP bölümüne kadar götürdük. Oturacağı koltuğun yanına kadar getirdik ve bundan sonrasını kendisi halleder düşüncesiyle onu kendi haline bıraktık.

Ama o biz kendisini bırakır bırakmaz koltukların önüne yığıldı kaldı. Hemen koltuklarının arasına girdik ve yerine oturmasını sağladık.

Bütün bir ömrünü cihadla geçiren bir insanın hayatının son demlerinde “Bir ömür, bütün gücüyle cihad” nasıl yapılır bir kere daha Hocamızda şahit olduk.

Kendisine, “Nasıl anılmak istendiğini” cevaben de “malıyla, canıyla cihad eden bir insan olarak anılmak istem” derdi.