ÖFKE

Abone Ol


Bazen insan çok şaşırtıcı olduğunu düşündüğü bir haber duyduğunda emin olmadan hüküm vermek istemiyor. Zira hüküm vermek kişiyi mes'uliyyet altına sokar. Malum Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu YSK kararı sonrası açıklama yaptılar. Hemen yorum yapmak istemedim. Temkinli davrandım. Araştırdım. Ve artık o akıllara zarar yorum adı geçen şahıslara ait…



Hey gidi diyesi geliyor insanın... Hey gidi Abdullah Gül... Siyasete nasıl da gönülsüz girdiğini anlattığını hatırlıyorum... Kendisince büyük olarak gördüklerini kırmamak için... Cidde'de İslam Kalkınma Bankasında çalışırken yapılmış bu teklif... Ve soğuk bakmış, kendi ifadesine göre... İnandırıcı idi benim için doğrusu...



Hızlı ısındı siyasete… Önce Fazilet Partisine genel başkan adayı oldu… Bir şekilde engellendi. Sonra yeni partinin ilk üç kişisinden birisi oldu. Başbakan da oldu, dışişleri bakanı da… Hatta cumhurbaşkanı da… Bir ülkede daha nereye çıkabilirsiniz ki… Bütün bunlar şimdilerde muhalefet ettiği kişinin referansıyla oldu. Zaman işte geçiyor... Dışişleri Bakanlığı da geçiyor, başbakanlık da, Cumhurbaşkanlığı da... Hatta ömür de...



Bazen kendi kendime düşünürüm de; iyi ki derim, iyi ki bu 'koltuk'un tadını almamışım... Uyuşturucu gibi, nikotin gibi bağımlılık yapıyor... Bir oturan kolay kolay kalkmak istemiyor... Ya kovalayacaksınız ya da ölmesini bekleyeceksiniz...



Bu millet onu darbe girişimini (27 Nisan) göğüsleyerek cumhurbaşkanı yaptı... Ne kadar da heyecanla takip etmiştim... Seçildiğinde sanki o değil biz seçilmiştik… Eşi Hanımefendi, üniversite okuyamamıştı; idealleri için... Cumhurbaşkanı eşi olduğu halde köşke gidememişti uzun süre... Hep kendimizi onun yerine koymuştuk... Aşıldı bir şekilde... Alışıldı da zamanla...



Gel gör ki yedi yıl da bitti işte... Kaldığı yerden devam etmek istedi. Ama vize alamayacağını çok geçmeden anladı... Risksiz bir hayatı seviyordu. Emeklilik sıkıcı gelince zemin yoklamaya başladı, dirsek temasına geçti... Göz kırptı sağa sola... Neredeyse çatı aday bile olacaktı ama oradan da elli boş döndü...



Kullanılmaya ne kadar da müsaitmiş... Bu Exeter’lilerden, Bilderbergçilerden korkmak lazım... Kendisi Exeterli, etrafında adı sanı geçenler Bilderberg… Ne olduğunu da siz araştırın artık… Şahsen hep mesafeli yaklaşmışımdır bu tür insanlara... Ama 'hatalı imalatın' varlığından haberim olduğundan Abdullah Gül'den şüphelenmemiştim doğrusu...



Öyle ya; her şeyin bir zamanı var tabii... 'İçeride' işler yolunda gitmeyince 'dışaridan' yürütüyorsun vazifeni... Hani Hakan Fidan'a 'git de ver' demişti ya ifadeni... Acaba diye düşünüyor insan; bir bildiği mi vardı... Cumhurbaşkanı olarak tuzaktan haberinin olmaması ne kadar anormalse; olduğu halde böyle davranması bir kaç kat anormal... Biri gaflet diğeri ihanet...



367 ile YSK kararı arasındaki farkın görülememiş olması her şeyi ayan beyan ortaya koyuyor aslında... Vites yükseltildiğine göre, ki sessizliğini bozmuş ve startı vermiştir, parti kurma çabalarında da ilerleme var demektir.



Eğer gerçekten görememişse iki karar arasındaki farkı; bir arpa boyu yol alamadığı itirafı bir o kadar doğru... Yok eğer milletin zekasıyla alay ediyorsa yine faka bastı... Zira; bu eski siyaset ayakları o kadar da karşılık bulmuyor halk nezdinde...



Ama gel gör ki; millete, ümmete dair misyonu bir türlü yenemeyenler akıl birliği ederek; sağcısı-solcusu, kafa tasçısı-ulusalcısı, muhalifi-rantçısı, FETÖ'cüsü- Saadetçisi... hatta PKK'lısı, HDP'lisi, TKP'lisi... elbirliği ile güçleri nisbetinde bu misyonun altını oymaya and içmişler anlaşılan...



Davutoğlu… Bilge adam… Senin de siyasete girme noktasındaki direncini bilirim. Uzun süre de girmedi zaten… Demek; gerekçesi ne olursa olsun… verilen karar hatalıdır… “Gerekçesi ne olursa olsun…” Seni de mi kör etti siyaset, yoksa sen de mi milletin zekasıyla alay ediyorsun…