CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Dumlupınar Şehitliği’ni ziyaret etti.
Özfür Özel'in programlarına Afyonkarahisar Beeldiye Başkanı Burcu Köksal ve CHP Afyonkarahisar İl Başkanı Faruk Duha Erhan da katıldı.
Özel, "Biz iktidarımızda bir partinin genel başkanı geldiyse resmi törende konuşturacağız. Bu devletin geleneğinde bu var. Bu AK Parti'nin zihniyeti bozuk. Zihniyeti böyle kavga çağrıştırdığı için hep gerginlik istiyorlar. Bir de neymiş efendim etrafındaki devletin polisini kendi öz gücü sanıyor. Bizim de etrafımızda korumamız var. Utanç duyuyorum onu vatandaşla karşı karşıya getirmeye. Devletin jandarmasını, devletin polisini kendi öz gücü sanıyor. Benim öz gücüm CHP'nin üyeleri ve milletimiz. Başka hiçbir gücüm yok" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla CHP heyetiyle birlikte Dumlupınar Şehitliği’ni ziyaret ederek çelenk sundu. Özel, burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"30 Ağustos'ta Dumlupınar'dayız. Bunu fırsat bulduğum her sene zaten Dumlupınar'daki törenlere katılmaya, 26 Ağustos'taki Afyon'daki törenlere katılmaya gayret ediyordum. Bu sene ilk kez bu törene CHP'nin genel başkanı olarak katıldım. Burada Uşak, Afyon, Kütahya il başkanlarımız, belediye başkanlarımız ve Dumlupınar Belediye Başkanımızla birlikteyiz. Geçtiğimiz yıllarda Dumlupınar gibi bir ilçenin CHP'de olmamasını ve civarındaki bu Milli Mücadele’nin, Büyük Taarruz'un başladığı kentin, zaferin kazanıldığı kentin düşman ordularının İzmir'e doğru kaçarken kazanılan bütün zaferlerin, bütün başarıların mimarı olan kentlerin partimizde olmaması, kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan partimizde olmamasından büyük üzüntü duyuyordum. Bugün bütün arkadaşlarımızla birlikte büyük bir gururu yaşıyoruz. CHP olarak ve CHP olarak bugün bu tarihi günde tam kadro burada olmayı istedik.
"Biz o kürsüye yürüyeceğiz"
Aslında programımızda resmi törenlere daha doğrusu devlet protokolünün de katıldığı kısmına, yoksa sabahtan beri takip ettiğiniz gibi son derece anlamlı ziyaretler yapılıyor, resmi törenlere de katılacaktık. Bunu da bildirdik. Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi'nde son zamanlarda egemen olan bir akıl var. Efendim iyi ilişkiler yani kişilerin, siyasetçilerin, liderlerin birbiriyle merhabalaşması, bütün törenlerle birlikte gitmek, törenlerde birlikte oturmak, törenlerdeki yapıcı konuşmaların CHP'ye yaradığına karar vermiş arkadaşlar ve sertleşmeye karar vermişler. Hatta olur olmaz bir sürü bilgi de geliyor. İşte bu süreç onlara yaradı, şeytanlaştırma, kutuplaştırma, sertleşme politikalarına devam etmeliyiz diye. Burada biz bir provokasyona çekilmeye çalışıldık. O da şuydu; ilk önce sadece ben geliyordum sadece vali konuşacak dediler. Sonra Spor Bakanı geliyor o konuşacak dediler. İçişleri Bakanı geliyor o da konuşacak dediler. Biz protokolde hepsinden çok öndeyiz, üçüncü sıradayız ama efendim siz konuşmayacaksınız, siz dinleyeceksiniz demeye getiriyorlar. Tabi protokol konuşmaları sırasında bize söz verilmeyince beraberimizdeki partilerin ki burayı da artık CHP kazandı. Büyük bir coşku ve heyecan var. Buna tepki göstereceklerini öngörmüşler. Hatta onlar kürsüye yürür, bizzat vali beyin ağzından efendim işte gerekli tedbirler alınsın... Mikrofonlar kapatılsın falan. Biz o kürsüye yürüyeceğiz. Milletimiz ne zaman derse o gün yürüyeceğiz. Bir sene sonra olur, iki sene sonra olur. Çok kaçsalar üç sene sonra olur ama o kürsüye yürüyeceğiz. O gün hem bir CHP'li cumhurbaşkanı bu törenlerde olacak hem CHP'li bakanlar olacak, CHP'li Meclis başkanı olacak. CHP'li belediye başkanları elbette konuşacaklar. Üçlü protokol uyguluyoruz diyorlar, ağızlarından kaçıyor. Üçlü protokolde artık CHP'li belediye başkanları var burada.
"Devletin jandarmasını, devletin polisini kendi öz gücü sanıyor. Benim öz gücüm CHP'nin üyeleri ve milletimiz"
Bizi provoke etmeye çalışıyorlar. Durduk, düşündük. Her ihtimali değerlendirdik. Dedik ki şöyle yapalım; biz kendi programımızı tamamlayalım, şehitliğe gidelim çelengimizi sunalım. Ama bir partinin genel başkanının dolma kaleminden çıkmak dışında herhangi bir yetkisi olmayan, yani bakan milletvekilidir atanır, Meclis’e hükümet programı sunulur, bakanlar kurulu güvenoyuna sunulur. Millet Meclisi’nden güven alınca bakanlar milletin seçtiği, Meclis’in görevlendirdiği bakanlar olmanın gücündedirler. Kerameti kendinden menkul, tükenmez kalemin, mürekkebinden çıkmış arkadaşlar Cumhuriyet’in kurucu partisine, son genel seçimlerin ana muhalefet partisine ve son yerel seçimlerinde birinci partisine 'efendim biz burada sizi konuşturmayalım bir gerginlik çıksın' diyor. Gerginlik onlara yarayacakmış. Vallahi onları gerginlikleriyle baş başa bırakıyoruz. Biz milletimizle, halkımızla beraberiz. Dumlupınar'da belediyenin önüne biz çağırmadık, resmi törenlere gideceğiz diye düşünen insanlar gitmeyeceğimizi duyunca üç bin kişi oldular, dört bin kişi oldular. Her yer değişiyor ve esasen AK Parti'ye o eski yaptıkları yaramıyor. Onlar diyorlar ki 'Efendim, normalleşme oldu, el sıkışma oldu. Onlar anketlerde güçlendi. Sertleşirsek eskiden kavga ediyordu.' Kavga falan iyi olmuyordu. Millet kavgadan bıktı. Burada on binlerce şehit yatıyor toprağın altında. Kefensiz yatıyorlar. Bunların torunlarının bazıları CHP'li, bazıları AK Partili, bazıları MHP'li, bazıları İYİ Partili, bazısı Saadetli, bazısı DEM'li. Dedeleri bu topraklar için koyun koyuna birlikte ölmüş insanların torunları siyaset uğruna kavga edip de iktidarda kalmaya çalışıyorsa bir şey kazanırsınız belki de seçim kazanırsınız ama Dumlupınar'ın ruhunu kaybedersiniz. Dumlupınar'ın ruhunu kaybetmiş bunlar. Yoksa ben kendim bizzat Sayın Ali Yerlikaya'ya mesaj attım. 'Doğrusunu yapalım. Bu millet birlik beraberlik istiyor' diye. Onlar da maalesef emir büyük yerden. Hep şöyle diyorlar; 'Bu sefer de böyle olsun. Bir dahakine yönetmelik değiştirmeyi konuşalım.' İnşallah o yönetmelik değiştirmenin hepsi bizim bakanlarımıza, bizim cumhurbaşkanımıza nasip olacak. Biz iktidarımızda bir partinin genel başkanı geldiyse resmi törende konuşturacağız. Bu devletin geleneğinde bu var. Bu AK Parti'nin zihniyeti bozuk. Zihniyeti böyle kavga çağrıştırdığı için hep gerginlik istiyorlar. Bir de neymiş efendim etrafındaki devletin polisini kendi öz gücü sanıyor. Bizim de etrafımızda korumamız var. Utanç duyuyorum onu vatandaşla karşı karşıya getirmeye. Devletin jandarmasını, devletin polisini kendi öz gücü sanıyor. Benim öz gücüm CHP'nin üyeleri ve milletimiz. Başka hiçbir gücüm yok. Onları güçleriyle, kibirleriyle ve kavgalarıyla baş başa bırakıyorum."