Toplum üzerinde etkili insanlar ve bunları etki alanlarını inceleyen İmam-ı Gazali Hazretleri, İhyay-ı Ulumud’din adlı eserinin İlim bahsinin son bölümünde (1. cilt sayfa 40) bunları yazmış ve tasnif etmiş. Gazali Hazretleri; “İnsanları iş, meslek ve sanatları üç ana gurupta toplanır.” dedikten sonra;
A. Yaşayabilmek için zaruri olan işlerdir ki bunlar dörttür.
1) Yiyecek temini için Rençberlik (çiftçilik),
2) Giyecek temini için dokumacılık,
3) Mesken temini için inşaat,
4) Toplumun sevgi, saygı, yardımlaşma ve beraberliğini (birliğini) sağlamak için siyaset.
B. Bunlara yardımcı olup yapılmalarına imkân veren işlerdir ki bunlar ikiye ayrılır.
1) Rençperlik ve sanat için alet hazırlayan demircilik (makine imalatı)
2) Dokumacılığa hizmet eden hallaçlık ve eğirme işi gibi…
C. Bütün bu işleri tamamlayıp, süsleyen işlerdir. Rençperlikten elde edilen yiyecek maddelerini öğütmek, pişirmek gibi… Giyim eşyalarını boyamak ve dikmek gibi...
Bunları bir insanı uzuvları olarak düşünürsek, 1. Kalb, ciğer ve beyin gibi asıl uzuvlar, 2. Bu uzuvlara hizmet eden mide, damar, kaslar ve sinirler, 3. Bu asılları süsleyen şeylerdir ki, deri, tırnak, parmak ve kaşlar gibi organlardır.
Saydığımız şeylerin en şereflileri (önemlileri) asılları olup, asıllarının da en şereflisi siyasettir. Bunun içindir ki siyaset sanatı, özünde diğer sanatların aramadığı bir kemalât (olgunluk ve yüksek seviye) ister. Yine bunu içindir ki bu sanatın sahibi, diğer bütün sanatları kendisine hizmet ettirir.
SİYASETİN TARİFİ
Beşeriyeti (insanlığı) ıslah (düzeltme, terbiye etme) ile dünya ve ahirette selamete ulaştıracak doğru yolu gösteren siyaset, dört mertebe (kademe) dir.
Birinci ve en üstün mertebe, Peygamberlerin siyaseti, sevk ve idaresi olup Avam (halk) ve Havas (seçkinler) bütün insanların zahir (emir kumanda) ve batın (manevi sahalar)larına hükmetmeleridir.”
Söylenenleri bir tabloda gösterelim. (+) işaretleri tesir (etki) sahalarını göstersin.
“İkinci mertebe Halife, melik ve sultanların siyaseti, sevk ve idaresi olup, avam ve havas bütün insanların zahir ve batınlarına hükmetmeleridir. Bunlar batına tesir (etki) edemezler.
Üçüncü mertebe Allah’ü Teâlâ’yı ve dinini bilen, “peygamberlerin varisi olan…” âlimlerin siyasetidir ki, bunlar hiçbir sınıfın zahiri işlerine karışmayıp kimseyi zecir (zorla) ve men (yasaklama) edemeyecekleri gibi umum insanlar da kendilerinden istifade edemezler. Bunlar ancak kendilerine bağlı münevver (aydın) tabakanın batınına hitap edebilirler.
Dördüncü mertebe Vaizlerin (hatiplerin, konferansçıların) siyasetidir. Bunlar da ancak insanların avam kısmının (halkın) batınına (iç âlemlerine) hitap edebilirler.
DAREYN’DE SAADET
Siyasetin şu dört mertebesinden nübüvvetten (peygamberlik) sonra en şereflisi hiç şüphesiz emir sahiplerinin (sultanların) siyasetidir. Bunları öğrenmek ve ilimle amil olmak (öğrendiklerini uygulamak) insanları dünya ve ahiret de saadete kavuşturacaktır.”
Bu gün Müslümanlar maalesef ilimden uzaklaşmışlardır. Sultan Fatih döneminde tekkelere gelir getirmek için yapılan vakıf eserlerinin senetlerinde; “Şeyh efendinin, müfessir ve muhaddis olması” şartı getiriliyordu. Ama bu gün tarikatlarda da bir saltanat dönemi başlamıştır. Üç günlük dünya ve onun menfaati bütün güçleri ile çalışmakta, ebedi saadetleri için gerekli çalışmaları yapmamaktadırlar. Ne kendileri ne de evlatlarının geleceklerini yeteri kadar düşünmemektedirler.
Ve tabii ortalıkta bir kör dövüşü sürüp gitmektedir. Âlim nedir? Ona hürmet ve saygı nasıl yapılacaktır? Emir sahibi kimdir? Müslümanlar arasında ikinci bir emir sahibi olabilir mi? Biat kime ve nasıl yapılır? İntisap etmek ne demektir? İktida’nın şekli ve müddeti (zamanı) nedir? Hatiplerin ve konferansçıların etkileri nereye kadardır? Müslümanların içinde bocalayıp durdukları ekonomik, sosyal, siyasi, ilmi ve ahlaki çıkmazlardan kurtulabilmeleri için ne yapmaları gerekir? Bu ve buna benzer daha yüzlerce soru bulunmakta ve bunlar çözüme kavuşabilmek için cevap beklemektedir.