Şapka kanunu sebebbiyle İtalya’dan gemilerle şapka ithal eden Vehbi Koç’un ilk sermayesi teşekkül etmeye başlamış ve kısa müddet sonra da mülti milyonerler safına geşmiştir. Bunun torunu Mustafa Koç’un ise dedesini aratmayacak çalışmaların içine girdi. Ama beklenmedik bir zamanda esrarengiz bir şekilde öldü.
1960 yılında Ankara’da doğan Mustafa Koç, 56 yaşında ölmüştür. Koç Ailesi’nin 3.kuşak üyesi ve Rahmi M. Koç‘un en büyük oğludur. Rahmi Koç ise Vehbi Koç’un oğludur.
Mustafa Koç, Vehbi Koç Vakfı’nın Yönetim Kurulu ve Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Üyesi’dir. Merhum Kadir Mısıroğlu Vehbi Koc’un, Haim Nahum’un oğlu olduğunu söylemektedir.
- 21.Ocak.2016 günü Mustafa Koç öldü. Toprağı bol olsun.
- Türk Medyası, Mustafa Koç’u öve öve bitiremedi.
- İstanbul’un göbeğinde bir “Ortodoks fener Rum devleti” kurulmaktadır ve buna için en çok fedakarlık yapan insan kimdir diye sorulsa bu Mustafa Koç’tur.
HAYIM NAHUM LOZAN’DA
Haim Nahum, Türk delegasyonu ile Lozan’a giden ve Avrupa devletleri yetkililerine; “Bu ülkeyi ve insanlarını savaşlarla yıkamazsınız. Onlardan söz aldım. Onlar İslami sistemi değiştirerek Batı sistemine geçecekler. Kalanını da zaman halleder” diyerek 7 maddelik bir planı önlerine koymuştur. (Prof. Dr. Necmettin Erbakan)
- Üretimi durdurun, tüketimi ve israfı teşvik edin, onları aç bırakın
- Türkiye’yi işsiz bırakın
- Onları borca esir edin (2002 – 2016 yılları arası dış borç toplamı 238 milyar dolardan – 700 milyar dolara çıkmıştır. Bütün fabrikalarımız, tesislerimiz ve topraklarımız yabancılara satıldığı halde ortada para yoktur)
- Din ve ahlakı ortadan kaldırın (Zina serbest, Eş cinsellik serbest, ahlaksız diziler serbest, karma eğitime devam…)
- Hassas noktaları öne sürerek ülkeyi bölün
- Bölünen parçaları birbirleri ile savaştırın
- Büyük İsrail için yumuşak lokma yapın.
Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır” diyor, Kadir Mısırlıoğlu;
Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Bu paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç ortaklaşa BEKO’yu kurdular.
Siyasetle ilgilenmediği söylenen Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Emirdağ Lahikası’ndaki ilgili bölümü: “Mısır Hahambaşısı Haim Nahum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika’da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türkün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır. Yani, masonluk hasebiyle Kur’ân’ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Hayim Naum müthiş plânının zeminini Amerika’da hazırladıktan sonra İngiltere’ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur: “Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyeti ve İslâmî temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum”
AYAKKABILI TEPKİ
Yıl 1961. Yer Ankara… Birinci Otomotiv Sanayi Kongresi yapılmaktaydı. Kongre’ye katılanlar arasında işadamları, bürokratlar, mühendisler, gazeteciler vardır. Kongre’nin öncülüğünü yapan isim ise daha sonra Türkiye’nin siyasi hayatına damgasını vuracak olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır.
Erbakan,1956 yılında daha 30 yaşında iken Gümüş Motor Fabrikasını kurarak Türkiye’nin ilk büyük sanayi hamlesini gerçekleştirmiş, yine 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde ilk kez “Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceği” fikrini ortaya atmıştı. 1961 yılındaki Otomotiv Kongresi bu çabaların bir sonucu toplanmıştı. Kongre salonu oldukça kalabalık ve heyecanlıydı. Salonda Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceğinin inancı ile heyecanlanan mühendislerin yanı sıra, yerli otomobil fikrine karşı çıkan işbirlikçi Masonlar da bulunmaktaydı.
Haim Nahum’un oğlu Bernar Nahum, Birinci Otomotiv Kongresi’nde konuşurken salondaki hava giderek elektriklenmeye başlamıştı. Çünkü Otokoç’un ortağı ve yöneticisi Nahum, salondaki heyecanın aksine otomotiv sanayinin zorluklarından bahsetmekte ve yerli otomobil fikrine karşı çıkmaktaydı.
O sırada ön sıralarda oturan genç bir mühendis, bir kürsüde konuşan Bernar Nahum’a, bir de ayakkabılarına bakmaktaydı. Makina Kimya Endüstrisi’nde (MKE) çalışan Erbakan’ın Millici ekibinden olduğu anlaşılan mühendisin ayağında kurumun yeni dağıttığı postallardan vardı. Nahum konuşmasına devam ederken ön sıradaki genç ise, postalının bağcıklarını çözmeye çalışmaktaydı. Çünkü öfkesi iyice kabarmıştı.
Nahum; “Bursa’da şeftali üretmek otomotiv üretmekten hem daha kolay hem daha kazançlıdır” dediği anda da ortalık karışmıştı. Nahum’un “otomotiv yerine şeftali üretmeyi” önermesine dayanamayan genç mühendis ayağından çıkardığı postalı kürsüye fırlatmıştı.
Postal, Nahum’un alnına çarparken, MKE’li vatansever: “Bize, otomobili siz ürettirmiyorsunuz. Sizler bizi, Batıya mahkûm ve mecbur ediyorsunuz” diye bağırmaktaydı. Ve bu genç mühendis de Erbakan gibi, milli ve yerli kalkınma sevdalısıydı.
Oysa Erbakan ilk yerli otomobil fikrini 50 yıl önce ortaya attığında, ne Kore’nin Hyundai’ı, Ne İran’ın Samand’ı, ne Hindistan’ın Tata’sı, ne Çin’in Cherry’si vardı. Ne kadar acıdır ki, şimdi sokaklarımız Hyundai, Tata, Cherry ile dolup taşmaktadır.
(Capital Dergisi-2008)