Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Beytullah Karataş, parti il başkanlığında bir açıklama yaptı.
Başkan Karataş "Vatandaşlarımızı 17 Bin TL Asgari Ücret, 12 Bin 500 TL Emekli Maaşına Mahkum Etmek Vicdansızlıktır!" dedi.
Açıklama şöyle:
"Toplantımızın başında 12 Aralık 2023'te TBMM'deki bütçe görüşmelerinde konuşma esnasında fenalaşan ve 14 Aralık’ta tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekilimiz Hasan Bitmez'i rahmetle ve özlemle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
Kıymetli Basın mensuplarımız,
Haftalık basın toplantılarımızda ülkemizin ve Afyonkarahisar’ımızın gündemine dair düşüncelerimizi paylaşarak şehrimizin ve ülkemizin daha iyi yönetilmesine, sorunlarının bir an önce çözülmesine vesile olmaya, yaşanabilir Türkiye ve yaşanabilir Afyonkarahisar ideallerimizin gerçekleşmesi için Saadet Partisi olarak katkıda bulunacağımızı ifade etmek istiyorum.
SAADET PARTİSİ SİYASETE YENİ YÜZLER KAZANDIRACAK
Ülkemizin ve şehrimizin siyasetinde Saadet Partimizin özgül ağırlığının daha fazla hissedileceği bir döneme giriyoruz. Açıkçası Türkiye'nin ve Afyonkarahisar’ın buna ihtiyacı var. Özellikle şehrimizde siyasetin yeni yüzlere, yeni vizyonlara, yeni kadrolara ihtiyacı var. İçimiz ve dışımız büyük bir sorun yumağına dönüştü. Yarın bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Bu nedenle Saadet Partisi olarak önceliğimiz siyasete yeni yüzleri kazandırarak; güçlü, sağlıklı ve ne yaptığını bilen bir muhalefet vizyonu inşa etmek olacak.
Kıymetli Basın mensupları,
TEŞKİLAT ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR
Saadet Partisi olarak Afyonkarahisar’da İl, İlçe ve Belde teşkilatlarımız, Kadın ve Gençlik Kollarımız çalışmalarına devam ediyor. Mahalle Buluşmaları ile vatandaşlarımızın dertlerini dinliyor, esnaf ziyaretleri ile esnaflarımızın sorunlarına çözümler üretmenin derdine düşüyoruz. Kadın Kollarımız ilçe ziyaretleri ile tüm kadınlarımıza ulaşarak, Gençlik Kollarımız da gençlerin olduğu her yerde var olarak çalışmalarına devam ediyor.
‘’Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız tohum ekiniz, on yıl sonrasını düşünüyorsanız fidan dikiniz, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız, çağlar açıp çağlar kapatmak istiyorsanız bir insan yetiştiriniz’’ anlayışı gereği Saadet Partisi olarak mevcut kadrolarımızı bir yandan eğitimli ve donanımlı hale getirirken çalışmalarımızın tüm hemşehrilerimize yayılması için de gayret gösteriyoruz.
ARTIK GÖZLERİMİZDE GAZZE İÇİN DÖKECEK GÖZYAŞI KALMADI!
Üzülerek ifade etmek gerekiyor ki gündemimiz yine Gazze! Gündemimiz yine Filistin! Artık gözlerimizde Gazze ve Filistin için dökecek gözyaşı kalmadı.
İsrail'in bombaları altında kalan sadece Gazze değil maalesef. 7 Ekim'den bu yana tüm insanlık ve tüm insani değerler, bombalar altında kalmaya devam ediyor.
Soykırım ve katliam, ambargo bütün alçaklığıyla devam ederken ülkemizdeki sessizliği ise kabul edilebilir görmüyoruz. Ne oldu da artık sessizleştik? Katliamlar mı durdu? İsrail işgal ettiği topraklardan geri mi çekildi? Gazze'de uyguladığı hukuksuz ambargoyu, vahşi ambargoyu mu kaldırdı? Yoksa İsrail artık Gazzeli, Filistinli çocukları, yaşlıları, hastaları katletmekten vaz mı geçti?
Yoksa İsrail artık Gazze'de hastaneleri bombalamıyor mu? Nedir bizim bu çaresizliğimizin ve sessizliğimizin sebebi? Elbette bütün zulümler her geçen gün etkisini arttırarak devam ediyor. O halde bu katliamları durdurmak için atılması gereken adımları zamanında ve caydırıcı bir şekilde atmak gibi bir mecburiyetimiz var.
SÖZ BİTTİ ARTIK İCRAAT ZAMANI
Kınamak protesto etmek milletin işi, icraat yapmak, caydırıcı önlemler almak ise iktidarın işidir. Bizler millet olarak üzerimize düşen vazifeyi yapmaya devam ederken, iktidardan da iktidar olmanın gereklerini yerine getirme konusunda talepte bulunmaya elbette bundan şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da talep etmeye devam etmiş olacağız.
BÜTÇENİN ASLAN PAYI BU YIL DA RANTİYECİYE, BİR AVUÇ AZINLIĞA AKTARILACAK
Kıymetli Basın mensupları,
Öncelikle şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen 2025 bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Saadet Partisi Meclis Grubu olarak TBMM çatısı altında bulunan milletvekillerimiz milletimizin haklarını savunmak için üstün bir çaba gösteriyorlar. Öncelikle Saadet Partili tüm milletvekillerimize meclisin ilk gününden bu yana canla, başla ve fedakarlıkla yaptıkları çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum.
Kıymetli hemşehrilerim,
Pek çoğumuz gibi bizler de, ülkemizin geleceğini ilgilendiren bütçe üzerine çok titiz bir çalışma yürüttük. Çok aradık! kadını, genci, işçiyi, emekçiyi, emekliyi; Türkiye’nin meselelerini, çözüm yollarını, aradık! Fakat bulamadık. Okula giderken ailesinden harçlık alamayan, kaynak kitap almak için kırk kere düşünmek zorunda kalan lise öğrencilerimiz bu bütçede olmalıydı. Mezun olmasına rağmen iş bulamayan, yuva kuramayan, hala ailesinden harçlık almak zorunda kalan ev gençleri bu bütçede olmalıydı. Eğitim masrafı yüzünden uykusu kaçan ailelerimiz olmalıydı. Açlık sınırının yarısına tekabül eden bir maaşla sefalete itilen milyonlarca emeklimiz olmalıydı. İstihdamda, sağlık koşullarına ve eğitime ulaşmada zorluk yaşayan milyonlarca engelli kardeşimiz olmalıydı. Önünü göremeyen, plan yapamayan ve üretmekte zorlanan sanayicilerimiz olmalıydı. İşletmesinin kapısına kilit vurmamak için büyük bir mücadele veren milyonlarca esnafımız olmalıydı. Yoğun çalışma koşulları altında işini yapmaya çalışan, aile hekimlerimiz başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımız olmalıydı. Ektiği ürüne bir yıl boyunca baktıktan sonra mahsulü tarlada bırakmak zorunda kalan çiftçilerimiz olmalıydı. Yıllarca emek verip prim ödedikten sonra emeklilik hakkını kazanamayan kademeli emeklilik mağdurlarımız olmalıydı. Atama bekleyen öğretmenlerimiz bu bütçede olmalıydı. Kadrolu çalışma hakkından mahrum bırakılarak güvencesiz koşullarda çalışan taşeron işçilerimiz olmalıydı. Ama bunlar bütçede yok! Az önce verdiğimiz rakamlar bunun habercisidir. Bütçenin aslan payı her yıl olduğu gibi bu yılda rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa aktarılacak. Yine en çok faiz lobisi, bankalar ve beşli çeteler kazanacak.
Kıymetli Hemşehrilerim,
İKTİDAR ÜRETİMİ DEĞİL ÜRETEMEMEYİ DESTEKLİYOR!
Bugün, Türkiye’nin geleceğini konuşmamız gerekiyor. İktidar kendi yol açtığı ‘krizleri’ perdelemek için suni krizler oluştura dursun! Biz Türkiye’nin esas meselelerinin çözümüne kafa yormaktan milim sapma göstermeyeceğiz! Türkiye’de geleceğimizi ilgilendiren en önemli meselelerden biri, iktidar hiç dillendirmese de ‘tarım ve hayvancılıktır.’ Tarım ve hayvancılığa dair hiçbir ilerleme kaydedemiyoruz. İktidar üretimi değil, üretmemeyi, üretememeyi destekliyor! Tarımda nereden nereye geldik bileniniz var mı? Çiftçimize nasıl bir katkı sağladığını bir türlü anlayamadığımız destekleme ödemeleri dışında iktidarın ağzından tarım ve hayvancılığa dair bir yenilik duydunuz mu? Tarım ve Hayvancılık alanında bir gelişme var evet! İktidarın hakkını yemeyelim şimdi! O da ‘az gelişmişliği geliştirmek!’ Özellikle bu sene ektiği üründen zarar eden Afyonkarahisar’daki çiftçilerimiz önümüzdeki dönem ekeceği ürünü hangi parayla karşılayacağını düşünüyor.
ZENGİNİN HİSSETTİĞİ ENFLASYON İLE YOKSULUN MARUZ KALDIĞI ENFLASYON AYNI DEĞİLDİR!
Kıymetli hemşehrilerim,
Hani deniyor ya ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diye. Biz de diyoruz ki; üretime karşı olan zihniyetiniz, faiz lobileriniz, yolsuzluğunuz ve ihaleleriniz sebep; enflasyon sonuçtur. Türkiye’nin en acı ekonomik gerçeği enflasyondur. Hiçbir tahmini ve hedefi tutmayan Merkez Bankası tahminine göre yıllık enflasyonun %44 olması bekleniyor. Malumunuz pek çok rakam, bu orana göre belirlenecek. Özellikle bugünlerde kamuoyu, enflasyonla da çok ilgili olan asgari ücreti tartışmakta.
Niye tartışılmasın ki? Bugün Türkiye’de 7 milyonu aşkın insanımız asgari ücretle çalışıyor! Dolayısıyla asgari ücret meselesi Türkiye’nin tamamını ilgilendiren kritik bir konudur. Asgari ücret konusunda iktidarın hiç güven vermeyen açıklamaları karşısında, asgari ücretliler heyecan ile açıklanacak rakamı bekliyor. Öncelikle şu ayrımı belirtmek istiyorum. Zenginin hissettiği enflasyon ile yoksulun maruz kaldığı enflasyon aynı değildir. TÜİK rakamları üzerine çalıştığımızda, düşük gelir grubunun maruz kaldığı enflasyonun %61 olduğunu tespit ediyoruz.
Dolayısıyla, başlangıçta; alım gücünün korunması için asgari ücrete en az %61 zam uygulanmasını teklif ediyoruz. Bunun altında hiçbir rakam gerçekçi, sağlıklı ve samimi bir rakam değildir!
Ayrıca hiçbir ücretten kesinti yapılmamalı, brüt ücret ile net ücret arasında bir farklılık olmamalıdır. Ücret gelirlerinin tamamından vergi, SGK primi ve işveren işsizlik sigorta primleri gibi kesintiler kaldırılmalıdır.
Bu teklifimiz hem gerçekçi, hem uygulanabilir bir ücret politikasıdır. Bu teklifle hem alım gücü erimeyecek, hem de enflasyon tetiklenmeyecektir. Asıl olan asgari ücret değil insani ücrettir! Adil bir Türkiye, Adil bir düzen, Adil bir ekonomik düzen olsaydı; bunlar Türkiye’de olabilirdi! Maalesef şimdi asgari ücret konusundan yine ‘yine yok mu artıran’ tiyatrosu izliyoruz. Olan yine 7 milyon asgari ücretliye, dolayısıyla 85 milyon vatandaşımıza oluyor!
Vatandaşlarımızı 17 Bin TL Asgari Ücret, 12 Bin 500 TL Emekli Maaşına Mahkum Etmek Vicdansızlıktır!
Millete tasarrufu öğütleyenler, israf ve şatafattan vazgeçmedikçe ülke ekonomisinin düze çıkması mümkün değildir.
Kıymetli Hemşehrilerim,
ANADOLU'NUN GENÇLERİ KUMARIN, UYUŞTURUCUNUN, DEİZMİN PENÇESİNDE
Öncelikle; bu iktidar yola çıkarken dindar nesil yetiştireceğiz dedi. Geldiğimiz noktada değil dindar nesil, dinin esamesi okunmuyor. Anadolu’nun gençleri kumarın, uyuşturucunun, deizmin, ateizmin pençesinde. İktidar ise her alanda olduğu gibi burada da ‘-mış gibi yaparak’ mücadele ettiğini söylüyor.
Biz yıllardır yasadışı bahisin ülkeye ve gençlere verdiği zararı söylüyoruz. Bugün milyonlarca insanımız illegal bahis sitelerinde kumar oynuyor. Topluma örnek olması gereken sanatçılar canlı yayınlarda bahis reklamı yapıyor. İnternete ne zaman girseniz önünüze bu içerikler düşüyor. Her alanda ve her yerde kumara özendiren içeriklerle karşılaşıyor gençler. Her gün duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz; kumar yüzünden evini kaybeden, arabasını kaybeden, boşanan, yuvası dağılan sayısız insan var. İntihar eden binlerce vatandaşımız var. Bu vatandaşa yansıyan yönü. Bir devlete yansıyan yönü var. Buradan yurtdışına akan korkunç bir para var. Yıllık 55 milyar dolar gibi bir rakam yasadışı bahis aracılığıyla yurtdışına gidiyor. Devletin vergi kaybı ise 300 milyar TL. Bunlar hafife alınacak rakamlar değiller. Bunlarla çiftçiyi, eğitimi, üreticiyi ihya edersiniz. Bütün bunlar olurken iktidar ne yapıyor? Göstermelik operasyonlar!
İsmi yasadışı bahisle geçen sosyal medya ünlülerini ön kapıdan alıp arka kapıdan serbest bırakıyor. İpin ucu büyük baronlara bağlanınca da operasyon son buluyor çark kaldığı yerden dönmeye devam ediyor. Biz ‘Önce Ahlâk ve Maneviyat’ derken kuru söz olsun diye söylemiyoruz. Ülkenin geleceği olan gençlerimizi kumara, uyuşturucuya ve kolay paraya alıştırarak büyük devlet olamazsınız. Haram parada gözü olana; alın teri ile kazanılmış helal paranın değerini anlatamazsınız.
Bu yanlıştan vazgeçin ve kararlı bir duruş gösterin. Gelin hep beraber ucu kime çıkarsa çıksın bu kumar ve uyuşturucunun üstüne gidelim. Gençlerimizi, geleceğimizi kurtaralım. Yoksa sonumuz hiç iyi bir yere gitmiyor. Kör çobanın sürüsünün akıbeti uçurumdur. Gözlerinizi açın ve bu konuya daha fazla kayıtsız kalmayın. Yoksa paramız, gençlerimiz, insanımızla birlikte geleceğimiz de gidiyor.
Değerli vatandaşlarım,
İŞ BIRAKMA EYLEMİ YAPAN AİLE HEKİMLERİNİN YANINDAYIZ, DESTEKÇİLERİYİZ
Bugün gündeme getirmek istediğimiz bir diğer önemli konu Aile Hekimlerimiz. Son yıllarda çökmeye başlayan sağlık sistemimizin tüm yükü doktorlarımıza ve aile hekimlerimize yükleniyor. Sağlık hizmetlerinde iyileştirme iddiasıyla ortaya konan bütün düzenlemeler, pratikte sağlık çalışanlarının iş yükünü artırıyor, sağlık hizmeti sunumunu daha da karmaşıklaştırıyor. Sonuçta; sağlık sektörünü çetelere bırakan iktidar, Sağlık Bakanlığı eliyle de doktorlarımızı ve aile hekimlerimizi, olması gereken tüm şartlardan uzak bir şekilde çalıştırıyor. Bu hafta, aile hekimlerinin 5 gün süren iş bırakma eylemi, sağlık sistemindeki köklü sorunların ve adaletsiz düzenlemelerin bir yansımasıdır.
Ben buradan, grev yapan tüm aile hekimlerimizin haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Talep ettikleri özlük hakları, iş yükünün azaltılması ve maaş iyileştirmeleri son derece haklı taleplerdir. Geçen hafta Sağlık Bakan yardımcısı çok talihsiz bir açıklama yaptı; Aile hekimleri için ‘eksikliklerini hissetmedik’ dedi.
Peki, aile hekimlerinin emeğini hissetmek için ne bekliyorsunuz? Tedavisiz kronik hastalar, takipsiz gebeler, yetersiz bebek kontrolleri, ertelenen erken tanılar, raporsuz eğitim ve iş başvuruları, ihmal edilen sağlık taramaları, daha dolu hastaneler mi? Aile hekimleri bu zincirin en güçlü halkasıdır; eksikliği hissedildiğinde iş işten geçmiş olur.
Aile hekimlerimizin emeğini küçümsemek değil, takdir etmek bir devlet sorumluluğudur! Sonuç olarak; eziyet yönetmeliği olarak kabul edilen sistemin değiştirilmesi mecburiyettir. Hekimlerimizin kabul edeceği, vatandaşa en iyi hizmetin sunulabileceği her türlü düzenlemenin yanındayız, destekçisiyiz!
Değerli basın mensupları,
AFJET KIŞA NE KADAR HAZIR? MÜŞTERİ HİZMETLERİ SAĞLIKLI BİLGİ VERMİYOR!
Artık rutin hale gelen AFJET’in kronik sorunları bu kış da maalesef hemşehrilerimizi soğukta bırakıyor. Isınmakta zorluk çeken vatandaşımız mecbur kalarak yaktıkları ısıtıcılardan kaynaklı elektrik faturalarıyla da baş etmek zorunda kalıyorlar.
Her kış tekrarlanan ısınma sorunların bir an önce çözüme kavuşturulmasını bekleyen AFJET kullanıcıları, yetkililerden artık somut adımlar atılmasını istiyor. Vatandaşlar, ısıtma sistemiyle ilgili yaşanan sorunların daha ciddi teknik iyileştirmelerle ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
Ayrıca hemşehrilerimiz çağrılara cevap vermekte yetersiz kalan müşteri hizmetleri servisinin de vatandaşın taleplerine, isteklerine ve önerilerine yapıcı, makul cevaplar vermesini beklemektedir.
AFYONSPOR HEPİMİZİN! SAHİP ÇIKILMALI! SORUMLULAR HESAP VERMELİDİR!
Şehrimizin marka değerlerinden olan Afyonspor’un bugün içerisinde bulunduğu durum geçmişten bugüne gelen sorunların bir kartopu haline gelerek önüne geleni ezdiği bir sürece dönüşmüştür. Başta Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız, siyasi partiler, iş adamları olmak üzere şehrin önde gelen futbol akilleri bir araya gelerek Afyonspor’un geleceğini konuşmalıdır ve bir karar verilmelidir.
Amatör sporlarda sağlanan başarı futbolda da sağlanmalıdır. Başarı sadece kupa kazanmak değil; sporda ve futbolda altyapıda ahlaklı, başarılı, karakterli gençleri yetiştirmek de Afyonspor adına yapılacak kalıcı bir başarı olacaktır. Yoksa gün geçtikçe eriyen takımımızın fedakar ve potansiyelli genç oyuncuları da gözden kaybolacak, bugüne kadar takıma canla başla emek veren insanların emekleri boşa çıkacak, bilerek veya bilmeyerek sürece katkısı bulunanlar tarafından takımın üstüne beton dökülmüş olacaktır. Bu da şehrimizin ismine ve hemşehrilerimize karşı yapılmış en büyük kötülük olacaktır.
TRAFİK ARTIK ÇİLEYE DÖNÜŞTÜ!
Yıllardır şehri yönetenler tarafından çözülmeyen ve çekilmez hale getirilen trafik ve otopark sorunu Afyonkarahisar’da artık içinden çıkılmaz bir hale geldi. Vatandaşlar sırf trafik ve otopark sorunundan dolayı şehir merkezine gelmek istemiyor. En az vatandaşlar kadar esnaf da bu durumdan şikayetçi ve bu sorun artık şehrin ekonomisini de etkileyecek seviyeye geldi. Afyonkarahisar Belediyesi başta olmak üzere konunun tüm muhatapları gerekli fedakarlıkları yaparak bu soruna kalıcı çözümler üretmek zorundadır.
Kıymetli Hemşehrilerim,
Hem dünyamız hem de Türkiye’miz hem de şehrimiz için bu karamsar tablolardan elbette bir çıkış yolu vardır. O da Saadet Partimizin iktidarıdır. Biz, bu ülke siyasetinde aziz milletimizden yana olan bir siyasi hareketiz.
Bizim iktidarımız döneminde Necmettin Erbakan Hocamızın aziz milletimizin refahı için yaptığı zamlar bugün hâlâ konuşuluyor. O gün öğrenci olan kardeşlerimiz bile bugün o günlerde nasıl bir sevinç yaşadığını anlatıyor. Bizler bunu zamanında ispat ettik. Bizim sözümüz vaat değil, ispattır. Çünkü biz söyleyip sonra yapmayı düşünen değil, yapıp övgüsünü aziz milletimizden alanlarız.
1969’dan bugüne kadar hep böyle olmuştur. Saadet Partimizin bu hizmetleri yapabilmesinin sırrı ‘inançlı kadroların omuz omuza’ olmasıdır. Hakikaten başlangıcından bugüne Milli Görüşçüler olarak pek çok badireyi birlikte atlattık. Ülkemizin ve Bölgemizin içerisinde bulunduğu badireleri de yine inançlı kadrolar olarak bizler omuz omuza çözeceğiz."