KADERİN AKIL ALMAZ TAKSİMATI
Kendini bil! İki sözcükle okunur, ömür boyu yazılır... Bütün kadim öğretilerin temel düsturu... Kendini bilen kişi kendisine “Tanrı benimle ne kastetmiş olabilir”* diye sorabilendir diyebilir miyiz? Çok kuvvetli bir soru bu ! Soruyu doğru sorabilmek çok güç bir iş. Çünkü genellikle kendi tarafımızı tutarız. Soru bir anlamda yanıttan da kıymetli. Çünkü soru kendi yanıtını “yaratır”. Güçlü soru, güçlü yanıtı teşvik eder.
Ne istiyorsunuz? Kendini bilmek işte burada devreye giriyor. Kendini bilen şunları da biliyor;
1. Ben şu….. alanlarda yetenekliyim,
2. Bilgi sahibi olduklarım şunlar…
3. İsteklerim (hayat sloganım, hayallarim, hedeflerim) şunlar…..Tüm bunların kesişiminde beliren ben ya da benlik...Kemal Sayar benlik için; o yakın soru , o uzak ülke diyor.
Örneğin: Güzel konuşma becerim var, insanları kolayca ikna edebiliyorum. Kitaplar en bilgili olduğum şeyler . Kitaplardan bana kalanlar adlı bir youtube kanalı açtım ve orada etkilendiğim kitapları , iyi-güzel-doğru bir dille anlatıyorum.
Ki bunlar “ben kimim” sorusunun yanıtlarıdır. Kendisinin fotografını çekmek kolay iş değil. En az tanıdığımız kişi kendimiziz yazık ki. Öteki hakkında konuşmak kolay, kendine toz kondurmak zor. Geçmişte bir danışanım; “kendimle bir çıkabilsem sonra bir kızla da çıkabilirim” demişti.
Her sözüm dinleyen özüm seçemez
Sırat köprüsünden ince sözlüyüm /Seyrani
Diyelim ki baleyi severim ve balerin olmak istiyorum. Bale hakkında çok bilgi sahibiyim. 40 yaşındayım yani nafile eğitim alacak yaşı çoktan geçtim. Ya da spiker olmak istiyorum ancak diksiyon eğitimim yani bilgim yok. Politikacı olmak istiyorum ancak insanlarla başım pek hoş değil, ilişkilerinde olgun (saygılı, sevecen, sakin, akılcı, merhametli) davranamıyorum, “hakikat bende konuşuyor” diyorum, okumayı, öğrenmeyi sevmiyorum ve çok ihtiraslıyım! Bu durumda varoluş nedeni insana, dünyaya olgunlukla hizmet etmek olan politikadan uzak durmalıyım. Demek ki istek yetmiyormuş. Az önce de belirttiğimi gibi ilgi, yetenek, istek kolkola olmalı. Çünkü bu kuru bir hevestir. Diksiyonu hatalı birine ekranlarda yer vermek o dile eziyettir. Heveslerinin peşine takılıp kalan olgunlaşamayan kişidir. Kendine de çevresine de eziyet eder. Yazık ki bu halka büyür büyür, ülkeye, dünyaya kadar bulaşır.
En temel ilişki kendimizle kurduğumuz ilişkidir. “Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz” (Bursalı Tabip Muhammet Bey). Kendi kendine kulak vermek, empati, saygı, hoşgörü, eleştiri. Kendinin swot analizini yapmak -ki bunu ayrıca ve genişlikle ele almalıyız-. Kendini bil’mek, kendiyle dost olmaktır. Kendiyle dost olmayan alemle kavgalıdır. Kendini bilen kuvvetli yanlarını bilir. İsteklerini kuvvetli yanlarına göre organize etmeyi yabana atmaz. Koçlukta en sarsıcı soru “ne istiyorsun” sorusudur. Sahi, “ne istiyorsunuz?”.
Para, mevki, güç, varlık
Bunlar kaderin akıl almaz taksimatı
Önemi yok,
Bir gönlün var mı mesele bu
Şeytan aşkı olmadığından şeytan / Süleyman Çiftçi
*Soren Kierkegaard