Sevgili çocuklar,                                                                                    Nevzat Ağabey
            Bundan yıllar önce benim kızlarımdan Hatice ve Ayşe, sizler gibi küçükken aşağıda ki şiiri ezberlemiş ve birlikte koro halinde okuyorlardı. Ben onların okuyuşunu beğendiğim için sizlerin de bu şiiri ezberlemeniz ve birkaç arkadaşınızla birlikte okumanız için yazıyorum.
Şiiri ezberleyenler, bulundukları şehirde ki A.G.D (Anadolu Gençlik Derneği) ne giderek isimleri kaydettirsinler. Bir program yaptıklarında sizi halkın huzuruna çıkartırlar.
Pek tabiidir ki, bu şiirin yazarı A. Yaşar KANDEMİR kardeşimize, Allah (celle celaluhü) tan kalemine kuvvet vermesini dileyerek. Haydi, kolay gelsin.



ALTIN ÇAĞ
      1. Başlayalım söze biz,                 2. On beş asır öncesi             
    Yüce Rabbin adıyla                     Gerçek altın çağ imiş.
    Uçalım Altın çağa,                       Çünkü Peygamberimiz
    Hayalin kanadıyla.                       O devirde sağ imiş.

3. İnsanlar bahtiyarmış                 4. O gün Medine şehri,
    Onu gördüğü için                         Bir Bayram yaşıyormuş.
   Dünya bile sevinçten,                   Tebrik için çocuklar,          
   Kaynarmış için için.                      Ev ev dolaşıyormuş.

5. Her birinin üstünde,                 6. Uzakta bir köşede,
    Bayramlık elbisesi.                       Bir başka yavru varmış.
    Hopladıkça geliyor,                     Oynayan çocuklara,
    Cepten harçlığın sesi.                   İmrenerek bakarmış.

7. Elbisesi yamalı,            8. Kimsesizlik ne acı,
    Ayakkabısı yırtık.                        Yalnızlık ne de zormuş.
    Ne bir oyuncağı var,                    Yoksulluğun sızısı,
    Ne de cebinde harçlık.                 Yüreğine oturmuş.

9. Peygamber efendimiz,             10. Çocuklar heyecanla,
      Geçiyormuş oradan.                        O tarafa koşmuşlar.
   Geldiğini görünce,                          Bir selam versin diye,
       Sokağın bir ucundan.                     Yanına yanaşmışlar.

11. Biricik efendimiz,                     12. Sevinçten uçuyormuş,
      Sevgiyle gülümsemiş.                      Oradaki çocuklar.
      Es - Selamü Aleyküm,                    Peygamber selamıyla,
      Diyerek selam vermiş.                     Hepsi olmuş bahtiyar.

13. Bunları hiç görmemiş,               14. Gözyaşları birikmiş,
      O kederli yavrucak.                        Kirpiğinin ucunda.          
      Onun düşündüğü hep,                    Sessizce ağlıyormuş,
      Tatlı bir yüz, bir kucak.                   Gül yüzü avucunda.

15. Uzaktan fark edince,                16. Koşarcasına gelip,
      Efendimiz bu hâli.                          Yanı başında durmuş.
      Yüreciği çırpınmış,                          Bayram gününde neden,
      Yaralı kuş misali.                            Ağladığını sormuş.
17. Çocuk içini çekmiş,                   18. Babamı hatırladım,
      Başını kaldırmadan.                        Doya doya ağladım.
      Konuşmaya başlamış,                      Sağ idi geçen bayram,
      Sorana aldırmadan.                         Şimdi yok canım babam.

19. Gitti son savaşta,                      20. İnsan yetim kalınca,
      Peygamberle en başta.                    Elbette ağlar amca.
      Ve yan yana dövüştü,                     Bayramlardan bana ne,
      Sonunda şehit düştü.                      Haydi, sen git işine.

21.Yavrum, demiş Peygamber,       22. Ben senin baban olsam,   
     Sil gözünün yaşını.                           Fatıma kız kardeşin.
     Dinle ne diyeceğim,                         Ayşe de annen olsa,
     Haydi, kaldır başını.                        Bu teklife ne dersin.

23. Bu sözleri duyunca,                  24. Üzülerek demiş ki,
      Bir tuhaf olmuş çocuk.                    Ah! Ben neler söyledim.
      Sevinçle çarpmış kalbi,                    Ne olur bağışlayın,
      Gözleri boncuk boncuk.                  Kusurumu efendim.

25. Giderken beraberce,                  26. Tuttuğu sıcak elin,           
      Peygamberin evine.                         Verdiği bahtiyarlık.
      Yürüyormuş yavrucak,                   Akıyormuş kalbine,
      Hep sevine sevine.                          Su gibi ılık ılık.

27. Öyle çok sevinmiş ki,                28. Çocuklar hep imrenmiş,
      Mutluluk yuvasında.                       Yetimin o hâline.
      İnanmaz görse gözü,                       Merak edip sormuşlar,
      O hali rüyasında.                             Bu sevince sebep ne?

29.Yeni esbabındaki,                      30. Benim de bir babam var,
      Harçlığı şıkırdatmış.                        Eşi bulunmaz baba.
      Tükenmez sevincini,                        Böyle babası olan,
      Şu sözlerle anlatmış.                        Sevinmez mi, acaba?

31.Yüreği şefkat dolu,                    32. Fatıma ablam benim,
     Ayşe annem var benim.                   Sevgi ile okşadı.
     Artık mutsuz değilim,                      Elbisemi giydirdi,
     Benim de var sevenim.                    Saçlarımı taradı.

33. Bu yüzden sevinçliyim             34. O büyük Peygamberin,   
      Mutluyum dünya kadar.                 Sevdiği şanslı çocuk.
      Var mı şu yeryüzünde?                   Senin yerinde olsak,
      Benden daha bahtiyar.                    Biz de mutlu olurduk.     

35.Elbette mutlu olur,                     36. Ah o günler, o günler,
     Onun sesini duyan.                          O günler, ne günlermiş.
     Gül kokan nefesini,                          O günleri görenler,

     Doya doya koklayan.                          En mutlu mü’minlermiş.