Bugünkü Cuma Namazı Hutbesinin Konusu: "Miras: Sınırlarını Allah’ın Belirlediği Hak"
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 6 Aralık 2024 tarihli Cuma hutbesi, "Miras: Sınırlarını Allah’ın Belirlediği Hak" başlığıyla yayınlandı.
Bu hutbe, İslam'ın miras hukukuna dair öğretileri ve miras paylaşımındaki adaletin önemini vurgulamakta, İslam’ın koyduğu kuralların insan fıtratına uygun olduğunu ve her bireyin hakkını almasının gerekliliğini anlatmaktadır.
Mirasın Paylaştırılması ve İslam’ın Koyduğu Sınırlar
İslam, mirasın Allah’ın ve Peygamber Efendisi'nin (s.a.s) koyduğu kurallar çerçevesinde adaletli bir şekilde paylaşılmasını ister. Miras, bir kişinin ölümünden sonra geriye bıraktığı mal, mülk ve servetin belirli kurallara göre mirasçılara paylaştırılmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de mirasla ilgili hükümler açıkça belirtilmiş ve bu hükümler, “Hudûdullah” yani Allah’ın koyduğu sınırlar olarak tanımlanmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) de, mirasın Allah’ın Kitabı’na göre paylaşılmasını öğütlemiş ve her vârisi hak ettiği paydan mahrum bırakmamak gerektiğini belirtmiştir.
Kadın-erkek, büyük-küçük ayrımı olmaksızın Adaletli Paylaşım
İslam, miras paylaşımında her bireye hakkını verir. Miras paylaşımında kadınların hakları da korunmuş, kadınların miras hakkı, anne-baba, eş, çocuklar ve torunlar gibi yakın akrabalardan da pay alacak şekilde belirlenmiştir. İslam, miras taksiminde erkek ve kadın arasında adaleti sağlamakla kalmaz, büyük-küçük demeden tüm hak sahiplerinin haklarını vermemizi emreder. Kur’an’da Nisâ Sûresi’nde, Allah’ın, hem erkeklere hem de kadınlara mirastan belirli bir pay verdiği açıkça belirtilmiştir.
Miras Paylaşımındaki Adaletsizlikler ve Sonuçları
Bugün toplumda miras paylaşımı nedeniyle sıkça yaşanan aile içi sorunlar, kardeşler ve akrabalar arasında dargınlıklar, İslam’ın miras hakkındaki emirlerinin göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır. İslam’a göre, miras paylaşımındaki adaletsizlik büyük bir günah ve ağır bir vebaldir. Özellikle kız çocuklarının miras hakkını vermemek, onları evlendikleri için mirastan dışlamak, hatta onlara değersiz mülkleri vermek, açık bir zulümdür. Kur’an, mirasta hakkı gaspedilenlerin, özellikle yetimlerin, ateşten bir parça ile karnını doldurmuş gibi olacağını belirtmiştir. Ayrıca, mirasın haksız şekilde paylaştırılması ve adaletten sapılması, ciddi bir vebaldir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) de, çocuklar arasında adaletsizlik yapmamayı ve mal paylaşımında Allah’a karşı duyarlı olmayı emretmiştir.
İslam’ın Miras Hukukunun İnsan Fıtratıyla Uyumlu Olması
İslam, miras taksiminde öngörülen ölçülerin insan fıtratına en uygun hükümler olduğunu vurgular. Miras paylaşımındaki sıkıntıların ve olumsuzlukların önüne geçebilmek için İslam’ın adalet ilkesine tam olarak riayet edilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu, aile içindeki huzuru sağlamak ve mirasla ilgili problemlerin çözülmesine yardımcı olmak için en etkili yoldur.
Miras Paylaşımındaki Haksızlıkların Akıbeti
Kur’an-ı Kerim, miras paylaşımında haksızlık yapanlar için acı bir sonun beklediğini belirtir: “Kim Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine atar. Onun için elem verici bir azap vardır.” Bu uyarı, miras taksimindeki haksızlıkların hem dünyada hem de ahirette büyük sonuçları olduğunu ortaya koyar. Mirası Allah’ın koyduğu kurallara göre paylaştırmamak, kişinin hem ahlaki hem de dini açıdan sorumlu olacağı bir davranıştır.
Peygamber Efendimizin Uyarısı
Peygamber Efendimiz (s.a.s), miras paylaşımında hakkı olmayan bir şeyin alınmaması gerektiğini, hatta "hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın" şeklinde bir uyarıda bulunmuştur. Bu, kıyamet günü, o toprağın boyna geçirileceği bir azapla sonuçlanacak bir durumu ifade etmektedir.
Sonuç Olarak: Cuma hutbesi, miras hukukunun İslam’ın temel adalet ilkeleri doğrultusunda uygulanmasının, toplumda huzurun ve adaletin sağlanmasına yardımcı olacağını vurgulamaktadır. Miras paylaşımında merhamet, hakkaniyet, insaf ve adaletin gözetilmesi gerektiği hatırlatılmakta ve her bir vârisi, Allah’ın belirlediği payla hakkını alacak şekilde adaletle muamele edilmesi gerektiği ifade edilmektedir.