Tarım ve Orman Bakanlığı, son yaptığı açıklama ile taklit ve tağşiş yapan firmaların listesini bir kez daha güncelledi.
Bu liste, vatandaşların sağlığını tehdit edebilecek gıda ürünlerinin ve üreticilerinin adlarını içeriyor. 18 Aralık’ta açıklanan son liste, gıda güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açarken, taklit ve tağşiş yapılan ürünlerin çeşitliliği dikkat çekti.
Bakanlık, bu güncel listeyle, özellikle market raflarında satılan bazı ürünlerin sahte olduğuna dair uyarılarda bulunuyor. Özellikle bal ve zeytinyağı gibi sıkça tüketilen ve genellikle "doğal" olarak piyasaya sürülen ürünlerdeki taklit ve tağşiş vakaları ön plana çıkıyor. Listede yer alan 11 farklı bal markası, içeriklerinde yapılan değişikliklerle orijinal halleriyle örtüşmediği için 'sahte' olarak tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, zeytinyağlarında da çeşitli hilelere rastlanmış, bazı markaların içeriklerinde gerçek zeytinyağı yerine başka yağların kullanıldığı belirlenmiştir.
Tüketicileri endişelendiren bir diğer bulgu ise, et ürünlerinde yapılan tağşişlerdir. Bakanlık, dökme hazır kıymada sakatat (taşlık) kullanımı, kıymalı börekte ise tek tırnaklı hayvan eti tespit edildiğini bildirmiştir. Özellikle kasaplarda satılan dana sucuk ve kaburgada ise domuz eti tespit edilmiştir. Bu durum, dinî inançlar ve sağlık açısından ciddi tepkilere yol açarken, gıda güvenliği konusunda ciddi bir denetim eksikliğine işaret etmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı, bu tür ürünlerin üreticilerinin adlarını listeleyerek, halkı bilgilendirmeye ve güvenli gıda tüketimi konusunda farkındalık yaratmaya devam ediyor. Bakanlık, gıda güvenliği standartlarına uymayan firmalara karşı hukuki süreç başlatacağını da duyurmuş bulunuyor. Bu güncellenen liste, piyasada satılan bazı ürünlerin güvenli olup olmadığı konusunda tüketicilere önemli bir rehberlik sağlıyor. Ancak, uzmanlar, taklit ve tağşiş vakalarının daha da yaygınlaşmaması için sıkı denetimlerin arttırılması gerektiğini vurguluyor.
Gıda sektöründe yaşanan bu tür hileli işlemler, sadece tüketicinin sağlığını riske atmakla kalmayıp, aynı zamanda güvenli gıda üretiminin önünü de tıkamaktadır. Bu bağlamda, hem üreticilerin hem de denetim otoritelerinin daha sorumlu ve dikkatli bir yaklaşım sergilemesi gerektiği açık bir gerçektir.