İslami düşüncenin 4. maddesi:

      4. Değer tanımlarına açık bir din ile atıf yapmayan veya bu tanımlara sefil kavramla atıf yapanın düşünme vasfı yoktur. Bu maddeyi örneklerle açıklayalım.

     Filistin-İsrail savaşından dolayı; “İslam dünyası ayağa kalkmalı, nerede bu İslam dünyası” diyenler var. Hz. Peygamber bile İslam’ı ancak şehir devleti çapında ihdas edebildi; sen nereden buldun dünya çapındaki İslam’ı! Dünyayı büyük günah sektörleri teslim aldı ve cinselliğin Pazar payı silah sanayiinden daha fazla. Madde, moda, marka gibi onlarca bağımlılığın anası sefil kavramlardır. Bu sefil dünyaya İslam dünyası diyen kötü niyetlidir. Bu dünyaya kimin kavramları hâkim ise, dünya onun dünyasıdır. Türkiye ve dünyaya sefil kavramlar hâkim. “Allah hakkı kelimeleri ile gerçekleştirir” (Yunus-82); zalimler zulmünü kendi kelimeleri ile gerçekleştirir. Sefil kavramlar üzerinden iki asırdır bu toprakların işgal edildiğini ispat ettik. Eğer milletin ve devletin “gözü-kulağı” varsa bu ispatımıza kulak verir. Nedir o ispat? Hakkın ve zulmün gerçekleşme biçimi. Millet yoksa devleti nereden bulacaksın! Devlet/iktidar ikinci meseledir. Öncelikli mesele: Vatan ve millet nasıl var olur? Hakiki vatan ve millet husûsen lisandır. Vatanın ve vatandaşlığın satıldığına dair link aşağıdadır.         

    İslam dünyası, İslam işbirliği teşkilatı, dünya âlimler birliği, İslam konferansı teşkilatı, İran İslam cumhuriyeti gibi İslam’ı evren ölçeğinde bir yapıya temel atfeden bu tür tanımlar kâğıttan kaplandır; İslam’ın adına layık değildir. Çünkü İslam’ı temsil kabiliyeti olan bir ülke yok. Değer tanımlarına açık bir din ve ideoloji ile ve doğru bir zemine atıfta bulunmayanın düşünme vasfı yoktur. Doğru düşünebilmenin şartları, teşhis ettiğimiz on maddeyi anlamaktır. Bu on maddeyi tam anlayarak düşünemeyen on kat yanlış düşünür. Doğru zemine atıf nedir? Büyük günah sektörlerinin hâkim olduğu zemine/dünyaya, İslam ile atıf yapılıyor; yani büyük günah sektörlerinin zemini olan kirli dünya, İslam ile temellendiriliyor. Küfür ile temellendirseydi “küfür dünyası” diyecekti. Zıtlığı görüyorsunuz; her şey zıddı ile kaimdir. Sefil düşünce esasen müfsitlikten öte bir şeydir; ama oraya girmiyorum. İlim yetmez. İlmin son hamlesini kişi kendisi yapar; eksiğini üzerine alınır veya alınmaz. Eksiğini üzerine alınmayanın anlayacağı bir dil yoktur.

      Değer tanımları olan ahlak, kimlik, din, düşünce, adalet vs onlarca; bunlara açık bir din veya ideoloji ile atıf yapmayan ve sormayan; zanna, yalana tabiidir. Takıyyecidir, şeffaf değildir, herkese mavi boncuk dağıtmaktadır. “Adil bir dünya mümkün” diye bir ses duyuyoruz. “ İnşa edeceğiniz bu adil dünyanın adaleti, İslam adaleti mi, demokratik adalet mi veya sosyalist, liberal, deist, ateist adalet mi? Hangisi?” “Siyasetin limanı ahlaktır” sözü var. Burada sözü edilen ahlak; yukarıda saydığımız dinlerden hangisinin ahlakı? Bu atfı yapmayan ve sormayan aldanış ve aldatma içindedir. Açık bir atıf olmadıkça kurulan cümle tuzak bir cümledir. Herkesin düştüğü tuzak, sefil kavram tuzağıdır.  

    Atıf yapılmamış yani adı konmamış adaletten, ahlaktan, kimlikten daha tehlikelisi yoktur. Atıf yapmayan, dinini veya dine karşı oluşunu açık etmekten korkuyor. Korkmaz, açıklarsa bundan zarar göreceğini hesap ediyor. Üç tane örnek verdik. Söylediğiniz ya da işittiğiniz bütün değer tanımlarını ‘hangisi’ diyerek sorunuz! Değer tanımına açık bir atıf olmayan sözde kesin bir boşluk, belirsizlik vardır; “tabiat boşluktan nefret eder.” Belirsizliğe oynamak çekiliştir, kumardır. İslam’dan başka hiçbir dinde, ahlak, adalet, hukuk vs ‘lafızları’ yoktur. Kim bu yokluğu yalanlarsa bütün Arapça ve İngilizce sözlükler de o yalanlayanı yalanlıyor. Batıl dinlerin ahlak vs lafızları kendine hastır.

    Bir Dil Nasıl Çöker? Kelime/kavramların tasnifini TDK ve hiçbir adresin bilmediğini ispat ettik. Meyveleri tasnif edemeyen, patates istenince domates getirenin aklı nasıl çökmüş ise kelime/kavram tasnifi yapamayan, hangi adalet/ahlak sorusuna susanların ve İslam yerine kültür kullananların da dili, düşüncesi çökmüştür. Son bir örnek; Prof. Ahmet Davutoğlu kültürel kimlik diyor. Kültürel kimlik tanımında, İslam’ın yerine Cemil Meriç’in kaypak kavram dediği kültür kavramı kullanılıyor. Bir şeye ne ile atıf yapılırsa matufun temeli odur. Kültür, kimliğe temel olamaz. Kimlik/din çeşitleri: Marksist kimlik, liberal kimlik, ateist/ kültürel kimlik vs. Doğrusu İslami kimlik. İslami kimlik tanımına hiçbir kimlik tanımı vekâlet edemez. Birden fazla kimlik tanımını kabul etmek ise çifte standarttan vahimdir. Sefil kavramlar kesinlikle önce zihniyet sonra cinsiyet değiştirmeye sebep olur.  (Yasa 5’den devam)

https://www.afyonolay.com/yazarlar/ramazan-demir/severken-imandan-satarken-dolardan/46/