Geçtiğimiz Cuma sabahı, Show Tv’de Zahide Yetiş’in hazırladığı sabah programında İlahiyatçı Prof. Mustafa Karataş konuk edildi.



Programı işyerinde izlemeye çalıştım, birkaç gün önce sosyal medyada Afyonkarahisar’ımızın manevi değerlerinden Karacaahmet Sultan’ın türbesinin anlatılacağını öğrenmiştim.



Progam önce spotları izledim: Şok şok şok, flaş flaş flaş, 21. Yüzyılın Türkiye’sinde inanılmaz görüntüler, hastaları prangaya vuruyorlar vs. vs…



Allah’ım, ülkenin, yüce dinimizin hiçbir sorunu yok, bütün sorun, bütün kabahat Karacaahmet Türbesinde gibi, üstelik birkaç hurafeci ve sapkın birkaç olayla birlikte,aynı programda Karacaahmet Türbesi de harmanlanıyor ve algı yönetimi ile türbe ve türbedeki manevi ağırlıklı tedavi yerden yere vuruluyor.



Bunu yapan da Zahide Yetiş. Hadi onu anlarım, amacı programını daha çok izletmek, reyting kazanmak, ilgi toplamak. Zahide Yetiş’e ve program yapımcılara diyecek tek bir lafım yok. Sonuçta biz de yayıncıyız, gazeteciyiz, yaptığımız işlerin, haberlerin, programların daha geniş kitlelere ulaşmasını, daha çok reyting yapmasını isteriz.

Ama Zahide Hanımın yanında konuk diye bulunan ve Karacaahmet Sultan Türbesi hakkında haksız, hadsiz ve hakaret niteliğinde “din adına” yorumlar yapan İlahiyatçı Mustafa Karataş’ın şova yönelik sözleri, yorumları kabul edilemez.



Konu Afyonkarahisar ve ilimizin manevi büyüklerinden birisi olunca kısaca araştırdım, ilgililerle ve konu hakkında detaylı bilgisi olanlara sordum.

 

Açıkça ifade ediyorum: İlahiyatçı Mustafa Karataş, önyargılı, kulaktan dolma ve birkaç dakikalık görüntülerle Karacaahmet Türbesi hakkındaki doğru olmayan yorumlarıyla haksızlık yapmıştır, vebale girmiştir.

 

Halbuki, ortada “şok şok şok, flaş flaş flaş” diyecek ve alayı vela ile abartılacak bir durum söz konusu değil.

 

Karacaahmet Türbesi, yüzyıllardır var, ve inanç ve maneviyat temelli hafif derecedeki akıl hastalarına kendine has tedavi usülleri ile Allah’ın izniyle hizmet veriyor.



Türbede yapılan uygulama çok basit; hasta kendi rızasıyla ve yakınının isteğiyle nefis terbiyesi için kısa sürelerle toplumdan tecrit edilir, verilen gıdalar azaltılır, hasta kendi nefsiyle ve Mevla'sıyla başbaşa bırakılır. Hiç kimseye eziyet ve kötü muamele edilmez. Burada, sevgi vardır, ilgi vardır, iyi niyet vardır, samimiyet vardır, inanç vardır...



Buna benzer uygulamalar, hatta bazen daha acımasız olarak hastanelerde de uygulanır.



Türbe'nin farkı inançtır ve maneviyattır.



Kimseden bunun için yardım, teberru, para, menfaat, vb. şeyler talep edilmez.

Hal böyle iken, bir kaç kişinin beyanına bakarak ve 3-5 dakikalık görüntülerle üstünkörü bilgilerle karalama yapmak, oradaki insanları zan altında bırakacak yorumlarda bulunmak doğru olmamıştır.



Karacaahmet Sultan Türbesi, Karacaahmet Köyü halkının himayesinde, inanç ve maneviyat ile; hiç bir şekilde çıkar, menfaat, hurafe ve cehalete teslim olmadan yıllardır hizmet vermektedir, bundan sonra Allah'ın izniyle hizmet vermeye devam edecektir.



Burada yapılan ve pprogramda abartılarrak anlatılan ve yerden yere vurulan iman ve maneviyat eksenli ama içerisinde nefs muhasebesi,  dengeli gıda v b. tıbbi unsurlar da bulunan tttedavi uygulamaları ile ilgili, tedavi için buraya gelen misafirlerden bir tane bile "kötü davrandılar, eziyet ettiler" benzeri şikayet, eleştiri gelmemiştir. Çünkü burada zorlama, eziyet asla yoktur. Şefkat, sevgi, inanç vardır. Bir de bunun yanında elbette ki, kişinin nefsi isteklerini bir derece daha azaltacak uygulamalar da olacaktır. Ama bunlar eziyet edilmeden, şefkatle ve inanç ekseninde yapılır.



Program boyunca atılan bir iftira var. Buna da Karacaahmetli hemşehrilerim adına cevap vermek istiyorum: Karataş Hoca diyor ki; “Türbeden, buraya gelen misafirlerden rant sağlanıyor, burada bir dümen kurulmuş, buraya gelenlerde para kazanılıyor…”



Ayıptır, günahtır, yazıktır Sn. Hocam…



Buraya gelen insanlardan, türbeyle ilgilenenler ve köy halkı tarafından tek kuruş talep edilmez, manfaat istenmez, hatta köyde bulunan oda dediğimiz mekanlarda misafirler en iyi şekildeTanrı misafiri olarak bedelsiz olarak ağırlanır. Eğer, misafir isterse kendisi yardımını yapar. Eğer, bu türbeden rant, menfaat sağlansaydı köy ve köy halkı kalkınırdı. Kalkınmayı bırakın, köy bir süre önce belediyelikten çıkıp köylüğe dönmüş, nüfustaki dış göç nedeniyle…

 

İftira atmak bu kadar kolay olmamalı…



Hele hele önünde prof. Ünvanı bulunan bir ilahiyatçı tarafından…



Özetle diyorum ki;



Sn. Mustafa Karataş hoca, birkaç dakikalık görüntülerle, önyargılı ve artniyetli olarak yaptığı yorumlardan dolayı Karacaahmet’ten, türbedarlardan, hatta Karacaahmet Sultan’dan özür dilemelidir. Allah affetsin, iftira ve haksız yorum büyük günahtır.



* * * * * * *

 

Sözlerimi Türkiye’nin ve İslam dünyasının en büyük sorununu belirterek bitirmek istiyorum…



Ülkemizin en büyük sorunu Karacaahmet türbesi filan değil.  



Ne biliyor musunuz: “Din tüccarlığı…”



Yani bir takım insanların, grupların, derneklerin din üzerinden, dini kullanarak, dini alet ederek menfaat sağlamaları, binlerce lira paralar kazanmaları, özetle din tüccarlığı…



Değil mi Karataş hocam, Hatipoğlu hocam, Döngeloğlu hocam…



Saygılarımla…