“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır” diyor Tanpınar. “Son saatin” kendimiz için ya da dünyamız için ne zaman gelivereceğini bilemeyiz. Tıpkı bir İtalyan sözünde söylendiği gibi” insan zamanı, zaman da insanı ölçer”. Ölçer belki ancak kişisel son saatimizin vaktini bilemeyiz. Tıpkı Elazığlılar gibi. Lakin ne güzeldir ki bizi her an buna hazır tutmayı fısıldayan bir kültürün içerisine doğmuşuz “Elinde bir fidan tutuyorsan kıyametin az sonra kopacağını biliyorsan bile o fidanı dik” ya da “her olanı hayr, her geleni hızır, her geceyi Kadir bil”, “iyilikte yarışın” diyen bir kültür bu. Kökü olan gökyüzüne uzanır. Saati ve zamanı anlamlandıran insandır, zaman algısı her insana özeldir, biriciktir. Yani görecelidir. Sevdiğiniz insanların yanında çabucak akıveren, hüzünlüyken bir türlü ilerlemeyendir. “ Ey zaman ! gün olur geçmezsin gün olur yetmezsin” . Zihin kendi zamanını oluşturur, bir dakika, bazen bir saat bazen bir gün sürer. Hayat nasıl da geçiyor, zaman hiç geçmezken?’ demiş Cahit Zarifoğlu.

Açar solar türlü çiçek

Kimler gülmüş kim gülecek

Murat yalan ölüm gerçek

Dostlar beni hatırlasın der Aşık Veysel

Hatırlanmak yaşamaktır, unutulmak ölmek. İnternet paketiniz gibi sınırsız değil ki ömrümüz. Sınırlı ve zaman bizim hissedişimizden bağımsız kendi hızında ilerler.

Selam olsun bizden güzel dünyaya,

Bahçelerde hala güller açar mı?

Selam olsun sonsuz güneşe, aya,

Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

Hepsi güzeldi, Kar, tipi, fırtına,

Günlerin geçişi, ardı ardına.

Hasretsiz bir kanat şakırtısına,

Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?

Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,

Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.

Dönmeyen gemiler olduk açıktan,

Adınızı soran, arayan var mı?

Yaşarken hürmetle ve güzel anılmak, hatırlanmak, takdir edilmek isteriz. Hatta Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yukarıdaki şiirinde söylediği gibi ebedi dileğimizdir unutulmamak.