Ali Osman Aydın (Yeni Akit Gazetesi)
Batı’dan böyle vakalara aşinayız aslında.
Kilise üzerinden cinsel iktidar alanı oluşturan din adamı tipine…
Biz de bu eksikliği Adnan Oktar dolduruyor.
Bir internet sitesinde denk geldiğim,
A9 TV’nin lanse ettiği fotoğrafta tam olarak bunu ispat ediyor.
Dekolteli, mini etekli onlarca kadın ve aralarında bir dönemin Darwinizm kitaplarıyla meşhur “Hoca” lakaplı insanı, meşhur
Adnan Oktar…
Bu fotoğraf bir eğlence programına ait değil.
Gece kulübünde oluşturulmuş bir sahneden de alıntı değil.
Bu fotoğraf ve daha sıra dışı benzerleri, sohbetler yapılan A9 TV’nin bir programından alınma.
Adnan Oktar’ın plastik cerrahi mucizesi huri ve gılmanlarla bezeli yeryüzü cennetinden…
Tam da bu nedenle fotoğrafın üzerine şöyle bir not düşülmüş…
“KURAN’IN GETİRDİĞİ ÖZGÜRLÜK, GELMİŞ GEÇMİŞ EN YÜKSEK ÖZGÜRLÜKTÜR.”Zaten Adnan Oktar “mucizesi” de özgürlük, Kuran-ı Kerim ve dekolteyi aynı fotoğraf karesinde servis edebilme cüretinde gizli…Hangi misyoner şebeke, hangi gayrimüslim örgüt, hangi siyonist oluşum Müslüman mahallesinde bu kadarını göze almaya cesaret edebilirdi bilemiyorum.Ama Oktar ediyor.
Ondaki “deli” cesareti…
Hem de zevkine vara vara, tadını çıkara çıkara…
Acun medyanın yaptığı veya alelade bir erotik yayının yapacağı tahribat bile Oktar ve hareminin zevk cümbüşü yanında Budist tapınakları kadar
masum ve sönük kalır.
Türk dizi sektörü bile bu kadar radikalini düşünemezdi herhalde.
Çünkü bu panayırda kucak danslarına, cilveleşmelere, teşhirciliğe ve ilanı aşklara Türk İslam birliği sohbetleri, ayet yorumları eşlik ediyor…
Gözü dönmüş şehvetle dini bilgi iç içe geçiriliyor.
Ne adına?
Bilgelik adına mı?
Hayır elbette…
Din adına yapılıyor ne yapılıyorsa.
‘Yobazlıktan arındırılmış gerçek İslam budur (!)’ deniliyor pişkince.
‘Siz bir takım zevklere “haram” diyen kalabalığa bakmayın, gerçek özgürlük burada.’ deniliyor kitleye.
Bu yapılan bir tür meydan okuma aslında hatta din ile dalga geçmekten farksız.
Hormonlarıyla düşünen bir kitlenin göz banyosu yapmak için ekran başına geçtiği pespaye programda nasıl olur da kutsal değerler böyle rahatlıkla ağıza alınabilir?
Hadisler okunup, dini telkinde bulunulabilir.
Bonzaiyle günlük süt nasıl aynı rafta satılabilir?“Aşkım, her şeyim, bir tanem”lere eşlik eden dans şovlarının arkasından ayet yorumu yapılması tahammülü mümkün olmayan bir rezalet.
Üstelik bütün bu uygunsuzluğun, teşhirciliğin yüzde seksenden fazlası Müslüman olan bir ülkede,
bir din yorumu olarak sunulması hepten akla ziyan bir durum.
RTÜK’e sormak lazım…
Uygulamak durumunda olduğunuz
6112 sayılı Kanun’un 8. Maddesi açık bir şekilde hiçbir televizyon yayını
“Müstehcen olamaz” diyor.
Bu programla ilgili herhangi bir işlem yapılmadığına göre bu durumdan yarı çıplak görüntü ve dansları
yeterince “müstehcen” bulmadığınız kanaatine mi varalım?Teşhirin ön planda olduğu ve başka her şeyin yalnızca dekor olarak kullanıldığı programın nezdinizde dokunulmazlığı mı var yoksa?
Dizilere, kliplere, programlara istenildiğinde dokunuluyor da Oktar’ın müstehcen şovuna neden dokunulamıyor?
Halk arasında yoğun erotizmiyle anılan bir programın dini içerikli olması acaba bir tarafıyla da
Diyanetimizi ilgilendirmiyor mu?
Din her önüne gelenin
zevkine ve meşrebine göre tebliğ edebileceği bir şey mi bu ülkede?
Oktar,
RTÜK ve Diyaneti aynı anda harekete geçirmesi gereken
ahlaki bir fenomen aslında…
Ama şu ana kadar ne
RTÜK’ten ne de Diyanet’ten herhangi bir tepki geldi.
Bütün bunların üzerine Oktar, eğlencenin dozunu arttırmak için reşit olmayan kızları da programa dahil etmeye başlayarak saçmalığına tüy dikti.
Başlıktaki bonzaili ve sütlü benzetme bu yüzden seçildi, bu ölümcül çılgınlığı tasvir edebilmek için.
Dileriz bu son skandal Oktar’ın zevk imparatorluğunun çöküşü için gecikmiş bir başlangıç olur.
Zira katlanılır gibi değil…
Siz ne dersiniz?
20 Ocak 2018 / Yeni Akit