Yağmurun sesini işitebildiğiniz bir şehir de huzurun sesini de işitebilirsiniz. Ankara dönüşü Afyonkarahisar öyle dingin hissettirdi ki bana anlatmaya çalışacağım. Evvela geceleri uyuyan bir şehir burası. Ankara’da 24 saat gündüz yaşanıyor sanki. Oysa burada her şeyin bir vakti var. Günün güneşin, hayat koşturmasının ve gecenin yani dinlenmenin, enerji toplamanın vakti.
Pencereyi açtığımda cadde neredeyse bomboş. Ağaçlar, kediler, kaldırımlar bile uykuya çekilmiş. Bir tek yağmur uyumamış. Ankara’da yağmurun sesini duymak bir lüks. Afyonkarahisar’da ise yağmurun sesini işitebiliyorsunuz. Sokakların müziği olmuş yağmur, rahmet olmuş gökten yağıyor yağıyor…
Ne mutluluk. “Derman arardım derdime derdim bana derman imiş” der Niyazi-i Mısrî. Dertsiz insan olmadığı gibi, dertsiz şehir de yoktur muhakkak. Yağmur özünde rahmet olsa da, algımıza göre kimimize neşe kimimize dert gibi gelir.
Afyonkarahisar’a gelişimiz birinci ayını doldurmadı henüz. “Nerelisin” diye soran olursa Afyonkarahisar’lıyım demek için erken belki o zaman biz de “bu dünya bizim memleket” diyebiliriz rahmetli Barış Manço gibi. Bununla birlikte bazı kişisel gelişim öğretilerinde farkındalık, değişim ve dönüşümün başlangıcı kabul edilen 21. günü tamamlamış durumdayız.
Şehri bekleyen heybetli muhafızın; Karahisar kalesinin, gölgesinde ve eteklerinde, derli toplu şehrimiz Afyonkarahisar. Uzun yolculuklarda kısacık molaların yeri olmanın ötesinde hedeflere yürüyor bugün.
Afyonkarahisar mutfağı yani onu nesiller boyu imeceyle biriktiren Afyonkarahisarlıların yiyecek kültürünün tamamı* Afyonkarahisar Valiliği, belediye başkanlığı, Zafer Kalkınma Ajansı ile kentteki sivil toplum kuruluşlardan oluşan ekibin çabalarıyla Gaziantep ile Hatay'ın ardından gastronomi alanında 2019 UNESCO "Yaratıcı Şehirler Ağı"na Afyonkarahisar da dahil oldu. 2020 çok bereketli geçecek gibi görünüyor hem Türkiye hem Afyonkarahisar için.
*Türk Dil Kurumu Sözlüğü (TDK)
Dr. Kadriye Işıklar PÜRÇEK