Bizim zamanımızda, hepimiz sınavla alan liseler ve üniversiteler hariç, hep evimize yakın olan mahalle okullarına gittik. Okul seçme, öğretmen seçme, adres taşıma gibi dolambaçlı ve etik olmayan şeyleri hiç duymadım ben.
İlkokul bir ve ikinin ilk döneminde evimiz Çavuşbaş'taydı, ilk okulum da doğal olarak Hürriyet İlkokulu idi ve okuluma yürüyerek gittim, geldim...
Sonra istasyon mahallesine, sonrasında Marulcu mahallesine taşındık, bu sefer evimize en yakın olan Atatürk İlkokuluna devam ettim, oradan sonra da İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi. Oraya da yürüme mesafesinde idi, Marulcu'da otururken kendim Ambar Yolundan yürüyerek okuluma gider gelirdim.
Hasılı, ben kampüsü, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi yıllarımda, Ankara’da Beytepe’de gördüm.
Taşımalı eğitimi, ilk olarak, mecburiyetten istasyondan TCDD servisiyle Atatürk İlkokuluna kadar kısmen görsem de, Ankara’da Balgat-Beytepe arasında hissettim…
“Eğitim kampüsü” dediğimiz olay, bu Avrupa ülkelerinde de böyledir, iki şekilde olur. Birincisi üniversitelerde, ikincisi mesleki teknik eğitimde, yani sanayiyle, fabrikalarla, teknik işletmelerle bir arada olması gerek teknik ve mesleki eğitim kurumlarında. Diğer durumlarda “eğitim kampüsü” olayı orta ölçekli şehirler için mantıklı değildir.
Şehir dışına, ulaşılması zahmetli yerlere, binlerce öğrencinin tıka basa olacağı şekilde, trafiğin, beslenmenin, kalabalık ortamın ve hengamenin sorun olabileceği bir şekilde eğitim kampüsleri oluşturmak bana pek mantıklı gelmiyor. Aileler, çocuklar, okul idareleri, öğretmenler her gün kalabalıkla, ulaşımla, yemekle mi uğraşacaklar, yoksa eğitim öğretim faaliyetleriyle mi?
Hadi, işin ulaşım, trafik, yemek, (toplu yerlerde ulaşım, servis, özellikle de yemek olayı olayı ayrı bir risk tabii ki) kalabalıklık vs. maddi boyutunu geçtim, ailelerin, çocukların, okulun, öğretmenlerin zamanlarını, enerjilerini, gündemlerini ulaşım, servis, yemek vs. gibi şeylerle meşgul etmek bana akademik olarak çok da mantıklı gelmiyor doğrusu.
Burada, asıl amacımız, birincisi kaliteli eğitime kolay ulaşım; ikincisi sağlam ve güvenilir ortamlarda (binalarda, sınıflarda, okullarda) eğitim ortamları hazırlamak olmalıdır. Bu iki unsuru sağlamanın yolu da ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim kampüsleri oluşturmak değildir.
Dediğim gibi…
Çocuklarımız için en iyi okul, evlerine en yakın okuldur.
-Çocuk, sınavla bir okulu, liseyi kazanmıştır, o özel bir durum ...-
Mahallelerin nüfuslarına ve ihtiyaca göre, yerleşim yerlerine yakın, yürüme mesafesinde olabilecek şekilde, tam donanımlı, sağlam binalar, sağlam okullar yapılması gibi kolay ve ekonomik bir çözüm varken, çocukları “eğitim kampüsü” adı altında toplu olarak bir yere taşımanın mantığını, anlamını çözemiyorum doğrusu.
İşte bunun için, acizane bir eğitimci olarak, zorunlu haller ve akademik gerçeklikler dışında, “eğitim kampüsü” olayına sıcak bakmıyorum.
Not olarak belirtmek gerekiyor…
Okul seçmek-değiştirmek için herkesin bildiği halde ses çıkarmadığı “adres değiştirme, taşıma hilesi” de hem etik değil, hem de eğitimi ve okulları olumsuz etkileyen bir durum.
Allaha emanet olunuz…