“Kimlik, iktidar, kalkınma”;  bir milleti, millet-devlet yapan üç ayrılmaz kavramdır. Büyük taarruzu ve Çanakkale’yi açıktan inkâr eden, husumet beyan eden olmadığına göre; bu milletin kimliği İslami kimliktir. Asıl olan kimliği açıkça beyan edebilmektir. Yoksa iktidar aşkına kalkınma türküsü söylemeyen, “kimlik öldü, yaşasın iktidar” demeyen yok! Kimlik olmayınca iktidara gelmek bedavadır. İktidara gelmek için, “sen beceremezsin, ben beceririm, her şey pahalı, biz ucuzlatırız, kim ne verirse bizden beş fazlası” demek yeter. Bu çok ucuz bir söz! Söz grupları bilinmediği için söz bozuldu. Sözün bozulması, yeryüzünün dans etmesinden daha kötüdür.

    “Sermaye ve iktidar iki tarihi felakettir.” Peki, ne olsun; başıbozuk ve yoksul mu olalım! İktidar kavramından maksat iki amaç vardır: Kimlik ve refah alanını tahkim etmek. Kalkınmış kabul edilen ülkelerin; kan içici, necis ve terör örgütlerinin mermi deposu oldukları bilinir. Kimliği olmayan bir ülke, kalkınsa da eşkıya olur. Eşkıya ülkelerde; laıssez faire (bırakınız yapsınlar=altta kalanın canı çıksın), yoksul isen öl, insan insanın kurdudur, üçlü kuralı geçerlidir. Kimliksiz iktidarlar küreselleşme çukurunun bekçisidir. Kimliksiz bir ülkede herkes geleceğe yönelik tehditler savurur. Kimliğe ne ile atıf yaptığını söyle; sana kim olduğunu söyleyeyim.  

      Türkiye tarzında tarihin derinliklerine atıfta bulunan ikinci bir ülke yoktur. Türkiye’nin tarihi Âdem (as) ile başlar. Türkiye’yi idare etmeye aday bütün tabela sahiplerinin tüzükleri, beyanları şöyle: “Kimlik siyaseti yapmayacağız, biz dil, din, ırk gözetmeyiz. Biz gelirsek, cinsi yönelimler dezavantaj olmaktan çıkacak (aynı cinsler evlenebilecek), evrensel değerleri, insan haklarını (yani batıya ait batıl dinleri ve kimlikleri) hâkim kılacağız” diyorlar. Bu vaatler açıkça yapıldığına göre, tarihe atıf hakkı olan bir Türkiye kaldı mı? Bu beyanlar, Türkiye’yi külliyen düşürme feryatlarıdır. Küllerinden doğma ihtimali olan Türkiye’nin küllerini savurmaya niyet etmişler. Milletin ise kimlik kaygısı yok.

    Kimliğin yoksa neyinle iftihar edeceksin? İmar, yol, heykel, silah sanayi, sallapati gençlik, israf toplumu, alt-üst-tüp geçit; kimliğin yoksa bütün bunlar kapitalizmin tahliye boruları hükmündedir. Kapitalizm nedir? Cinselliğin Pazar payının, silah sanayinden daha fazla olduğu günümüz dünyasıdır. Balta girmemiş ormanlar da bu pazarın içindedir. Çocuğuna “iyi ki doğdun!” diyen anneler, babalar duysun; vatansız dünya vatandaşına sesleniyorlar. Çünkü “elhamdülillah doğdun” demeyen nesiller kesinlikle küreselleşme çukurundadır. Kimliği olmayan ülke en kötü ihtimalle küçük Amerika olur; daha kötü ihtimalle Suriye olur. Kimliksizlikte iyi ihtimale asla yer yoktur. Kimliksizlikte bir kimliktir; dinsizliğin de bir din olması gibi… Sıfırı tüketen kimliksizler, rejim firarileri ise; çevre ülkelerden kaçıp Türkiye’den mülk alıyor. Gemiyi önce kimliksizler (fareler) terk eder. Avrupa’ya her üç mülteci, kapağı atma talebinden birisi Türkiye’den... Biz de Avrupa’nın Suriyelileriyiz.

      Tarihte varlık gösterenler “illa ki iktidar” diyenler değil; “ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diyenlerdir. Ama kimliği merkeze alan devlet anlayışları vardı. Bu gün sağ olsalardı, “ya Türkçe başa, ya kültür leşe” derlerdi. Din, kimlik, düşünce; dil üzerinden kaim olur; yoksa üçü de yok olur. Kimliksiz kalmak için sadece kültür kavramını batıdan çalmak yeter; daha onlarca çalıntı kavram var.

     Kimlik nedir? Bir kişinin ne idüğü belirsiz olduğunu ya da olmadığını tanımlayan kavrama kimlik tanımı/beyanı denir. Kimlik beyanı yoksa herkes gemisini ithal kavramlar üzerinden, saman altından su yürütür. Türkiye’deki gerçek algı operasyonu (=aldatma faaliyeti) ithal kavramlar ile oluyor. Kavramlar bilinmiyorsa İslami düşünce olmaz; İslami düşünce yoksa kimlik olmaz. Kimlik yoksa yangın, sel, salgın, bereketsizlik, savaş firari istilası, deprem, kuraklık, terör örgütleri kapıyı çalar. Kimlik yok; her yer alarm veriyor. İslam’ın dışındaki her şey ideolojidir; ideolojilerde kimlik siyaseti yapılamaz. Kimsenin kaydında olmayan doğru düşüncenin adresi burada, aşağıda! “Hayır, doğru düşünce öyle değil, işte böyledir” diyen de yok. Demek ki b u ülkede kimse yok!

https://www.afyonhaber.com/yazarlar/ramazan-demir/islami-dusuncenin-yasalari/1497/