Afyonhaber köşe yazarı Eğitimci Şair Yazar Mürşide Oklu Ayhan2ın "İbrahim Alimoğlu" başlıklı yazısı...

Memleketimizin çocuğu, kale gibi dimdik, dağ gibi yüce, renkli kişiliği ile iyilik, sevgi ışığı daima yüzünde yansıyan gülüşündeki enerjisi ile babayiğit İbrahim Alimoğlu’na geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlı tarafından düzenlenen “Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri “ töreninde özel ödüle layık görülmesi Afyonkarahisarlı olan herkes gibi beni de gururlandırdı.

İbrahim Alimoğlu, Kendisinden bahsederken 3 Şubat 1956 yılında Afyonkarahisar’da doğduğunu, dedesi, amcası, babası ve kardeşleri ile birlikte büyük bir ailenin içinde büyüdüğünü anlatır. Öğrenimlerini Afyonkarahisar’da tamamlayan Alimoğlu, 1979 yılında Afyonkarahisar Eğitim Enstitüsünden mezun olduğunu belirtir. Çocukluğundan itibaren mermer tozunun içinde büyümüştür. Mermer işletilmesi ve ticaretinden dolayı dünyanın dört bir tarafını gezdiğini, 2009 da gittiği Endonezya’da su altı zenginlikleri ile tanışarak, incelemelerde bulunduğu, bunun sonunda fabrikasında oluşturduğu akvaryumla başlayan hobisi deniz fosilleri ile birlikte evlerde kullanılan her türlü eşyayı toplama merakına dönüşmüş. Bu merakı kendisine özel bir ödül getirmiştir.

Yaşayan İnsan Hazineleri (YİH), Somut olmayan Kültürel Mirasın belli unsurlarını yeniden yaratmak ve yorumlamak açısından gerekli bilgi ve beceriye yüksek düzeyde sahip kişileri anlatır. Yaşayan İnsan Hazineleri şu ölçütlere göre belirlenir:

1.  Ustalığını 10 yıldır icra ediyor olması.

2.  Sanatını usta-çırak ilişkisi ile öğrenmiş olması.

3. Bilgi ve becerisini uygulamadaki üstünlüğü.

4. Konusunda ender bulunan bilgiye sahip olması.

5. Kişi veya grubun yaptığı işe kendini adamışlığı.

6. Kişi veya grubun bilgi ve becerilerini geliştirme yeteneği (sanatının toplumla buluşmasını sağlayacak yenilikler içermesi).

7. Kişi veya grubun bilgi ve becerilerini çırağa aktarma becerisi (çırak yetiştirmiş olması).

Özellikleri aranan Yaşayan İnsan Hazineleri Özel ödülüne layık görülen İbrahim Alimoğlu’nu şehrimizde duymayan, tanımayan yoktur herhalde.

Kendisini ilk defa Afyonkarahisar Kitap Fuarında gördüm tanıdım. Daha önce ismini duyduğum, bu değerli iş insanını, kitapları ilgi ile incelerken özellikle Afyonkarahisar tarihini anlatan kitaplara yönelmesi dikkatimi çekmişti.

Benim yazdığım; “Karahisar’ın Ardı Kararınca” romanım ile “Afyonkarahisar’ı Kucakladım Şiirlerimle”, “Efsane Kadınlar Kadınanalar”, “Namık Kemal Canım Kaldı Afyonkarahisar’da” “Kadım Kültür Evleri ve Kooperatifleri” kitaplarımı kendisine takdim ederken, Afyonkarahisar kültürüne hizmet ettiğimden dolayı övgülerini almak benim için ayrıca bir onur kaynağı olmuştur. Memleketinin kültürüne özel bir önem veren değerli insanımızı kitaplarımı yazarken olsun, tanıtımlarımda olsun, hep yanımda hissettim. Bu açıdan kendisine çok teşekkür ediyorum. Benim gibi yazarlarımızı da yüreklendirdiğini biliyorum.

Gastro Afyon 3. Uluslararası Turizm ve Lezzet Festivalinde şiir okurken görüyorum Alimoğlu’nu. “ Derdi de dermanı da biliyoruz” diyerek Ege Maden İhracatçıları (EMİB)  Başkanlığına seçilerek bu görevi de üslenmiştir.

Sonraları, İbrahim Alimoğlu, beni eşimle beraber Fabrikasına davet etti. Hasan Özpınar beyefendi aracılığı ile randevu talep ederek kendisini ziyarete gittik. Organize sanayi bölgesindeki Fabrikası alışılmış fabrikalardan çok farklı görünüyordu. Sanat eseri sayılacak mermer heykelcikleri fabrika girişinde bizleri selamlıyordu.

Zaten fabrikaya girer girmez kendimizi çok farklı bir atmosferde bulduk. Geniş girişinde ki ofisi bile özel iş yeri olduğunu hissettiriyordu.   Zengin koleksiyona sahip meraklı bir iş adamı olduğu belli olan İbrahim Alimoğlu topladığı, satın aldığı bütün değerli objeleri tek tek bize anlattı, gösterdi. Pozitif enerjisi ile sizi yakalıyordu hoş sohbetlerinde.

 Her biri birbirinden güzel, birbirinden etkileyici eserler binanın üst katlarına çıkışlarındaki merdivenleri doldurmuştu. Her yer antika eser dolu...

Bol bol fotoğraf çekerken her birinin hikâyesini nereden geldiğini, nereden aldığını çocuksu bir heyecanla anlatıyordu. Taş plaklar, gramofon, eskiye dair ne varsa hepsi gözlerimizin önünde. Fabrikanın tarihini de anlatmayı ihmal etmedi bu arada. “Taşa Değer Katma Çabası” adıyla yürütülen fabrika 1940 yılından bu yana mermer sektöründe bir dünya markası haline gelen Alimoğlu Mermer, neredeyse 84 yılı bitirmiş gelecek yıllara yelken açmış görünüyor. Önceleri küçük mermer- mozaik atölyesi olarak başladığı faaliyetlerine Türkiye’nin değişik bölgelerindeki ocak ve Afyonkarahisar’daki entegre fabrikaları ile çağın gerektirdiği ileri madencilik ve doğal taş işleme teknolojilerini kullanarak devam ediyor.

Alimoğlu Mermer Doğanın değerli armağanları olan mermer, traverten ve doğal taşları doğanın kucağından alıp, uluslararası standart ölçülerde ve özel proje bazlı ölçülerde şimdi modern tesislerinde işletmektedir. Kalitesi tescillenmiş ürünlerini Başta ABD, Avrupa ve Uzakdoğu olmak üzere tüm dünya ülkelerine kesinti bir şekilde sunmakta ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunmakta olduğunu kısaca anlattı.

Bu arada çevreye duyarlı sosyal sorumluluk bilincine sahip bir insan olarak örnek işletmesinin de bu yolda geleceğe doğru ilerlediğini görüyoruz.

İbrahim Alimoğlu çok yönlü insan olarak ta karşımıza çıkıyor. Antika eserleri koleksiyonu sadece fabrikasında sınırlı değil. Birbirinden özel ve değerli müzik enstrümanlarının sergilendiği İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi, Afyonkarahisar’ın eşsiz zenginlikleri arasında yer almaktadır. Türkiye’nin en büyük müzik aletleri müzesi olma özelliğini taşıyan müzede, farklı müzik türlerinden çok sayıda müzik aletinin yanı sıra eski radyo, gramofon, pikap gibi antika değeri plan eserlerle geleneksel kültürümüze büyük katkı sağlayan sanatçılarımızın kişisel eşyaları da sergileniyor. Müzede dünyanın her yerinden beş yüzü aşkın müzik aleti ve müzik objesi yer alıyor.

30 Eylül 2013 tarihinde kapılarını açan müzede bulunan tüm müzik aletleri ve antika eserler, bağışlar ve satın alma yoluyla elde edildi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı binasında bulunan müzenin kurulması fikri AKÜ Devlet Konservatuvarı ve Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Merkezi (AKSAM) ile birlikte geliştirildi. Afyonkarahisarlı işadamı ve AKSAM Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, etnik ve antika değere sahip eserleri uzun yıllardır fabrikasındaki ofisinde hobi olarak biriktiriyordu. Bu eserleri halkın istifadesine sunmak isteyen Alimoğlu’na, AKÜ Devlet Konservatuvarı yönetiminin bina içinde bir müzik müzesi kurma isteği de eklenince çalışmalar için ilk adım atılmış oldu.

Memleketimize İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesini kazandırarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bizlere büyük gurur yaşatan Alimoğlu’na AKSAM’a ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Milyonlarca yıldız vardır, sadece bazıları daha parlaktır ihracatın yükselen yıldızı pırıl pırıl parlıyor her zaman. Tarihine sahip, geleceği kucaklayan, bir Afyonkarahisar sevdalısı olan İbrahim Alimoğlu ’da bu parlayan yıldızlardan biridir.