Yakamoz Birliği yazıyor…

Virüs temizlik ve hijyenin önemini hatırlattı bize. Ev’in ve evde olmanın ve ailenin anlamı üzerine düşündürdü. Evde kal cümlesi gözleri evlere çevirdi. Herkes kabı /algı kapasitesi/kadar alır derler. Evde kal cümlesinden hepimiz farklı farklı hissiyatlar devşirdik muhakkak. . Benim gibi 25 yıllık iş hayatı olmuş birinin hele de çocukları küçükken en sıklıkla kurduğu cümle "bugün evde şu işim var izin alabilir miyim" olmuştur. O vakitlerde evde kalmak bir lüks, bir piyango, bir lütuf gibiydi. Evin bir otobüs terminali ya da otel olmadığını bilirdim . Ev insanın sığınacağı bir kovuk, bir kaleydi benim için. Şu vakitte iliklerime dek hissediyorum ki evi sıcacık yuvaya dönüştüren biziz. Biz yani birbirimizle ilişki kurma şeklimiz. Nezakete, tebessüme, hoşgörüye, sekineye öyle muhtacız ki. Hem evimizde hem evimizin eşiğini atlar atlamaz apartmanımızda, marketimizde, sokakta, trafikte Herkesin evi birbirinden başka,. Sadece genişlik, yükseklik, konfor , eşyalar , renkler açısından değil elbette. İnsanın evi gözünün içi gibidir derdi bir dostum. Beşir Ayvazoğlu, Refik Hâlid Karay’ın- edebiyatımızın bu en evcil yazarının- “Evde Kalmak Zevki” başlıklı yazısından söz ediyor. Maalesef ben pek de “evcil” biri sayılmam. Evde ve dışarıda olmak arasında kendi mizacıma göre ve ruh halimle uyumlu keyfi bir denge kurmuşumdur hep.

“Yalnız şu var ki evi, hangi iklimde ve ne seviyede olursa olsun, sevimli şekle sokabilmeli, şefkatli hale getirebilmelidir. Bazı evler bilirim, bütün debdebesine rağmen nursuz, hareketsiz, albenisizdir. Orada avize ışığı bana zeytinyağı kandili kadar sıkıntı, kalorifer tezek ocağı kadar bulantı verir. Halılar tabut şalları gibi kasvet verici, gümüş çatal bıçak takımları operatör aletleri gibi tüyler ürpertici görünür. Zira evi güler yüzlü, sıcak, sokulgan yapan eşya değildir, oturanların zevki, daha doğrusu ruhudur.

Ruh kadar bir eve sinen, akseden, nakşolan ne vardır? “ Refik Halid Karay, Evde kalmak zevki adlı yazısı/aktaran Beşir Ayvazoğlu)

Yani evlerimiz kalbimizin aynasıdır. Kalbi sıkıntılı, karamsar olana evde kal cümleleri ile kasvet basar. diğer yandan insan Evi ocağı tüten sıcak bir yuvaya da dönüştürebilir , Şu vakitlerde kendi kendimle baş başa kalarak evimi yuvaya ve huzur kaynağına dönüştürmek için pek çok fikir ürettim. Bunların bir kısmı davranışa ve hatta alışkanlığa dönüştürdüm. Başkalarıyla Yardımlaşma ve dayanışmanın kaynağı insanın kendisiyle yardımlaşması, dostluğudur. Özetle, evimize sinen şey ruhumuzsa ruhumuzu huzurlu tutarak evimizi huzurlu tutarız böylece evde kalmak hem bana hem ev ahalisine güler yüzlü, sıcak, sokulgan, şefkatli haline gelir. Evin ikliminin evin hanımının ya da annenin ruh halinin ve hislerinin etkisi altında olduğuna inananlardanım. Bu dönemde ilkin kendimi hoş tutmaya çalıştım. Her gün evin içinde, temizlik, güzel giyim, güzel kokmak, saçı başı derli toplu bulunmaya özen gösterdim. Nezaket ve gülümsemede bonkör davrandım. Hoşgörü ibremi yükselttim.

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen /Şeyh Galip

 

Nefes aldığım sürece güzel günlerin ve zorlu günlerin gece ile gündüz gibi birbiri ardına üzerime yağdığın gördüm. Tıpkı güzel günlerden olduğu gibi zorlu vadilerden de sakin, kabullenmiş, sabırla, ümitle geçileceğine inanırım. Yaşanan şu günlerde kendim, ailem, akrabalarım, arkadaşlarım, komşularımla ilişkilerimi tedbirli hem umutlu, sakin sürdürmek, kaygı/ vesvese içerisine sıkışmamak en büyük hedefim oldu. Evvela kendime yardım eder, kendimi hoş tutarsam yani nezaketi önce kendime sunarsam ev halkıyla ilişki ve iletişimimin de daha doyurucu ve zengin olacağını düşündüm. Olanları resmi kaynaklardan takip ederek zihnimi, tedbir bizden takdir Allahtan, bu da geçer ya HU diyerek teskin ettim gönlümü. Fiziksel mesafe, maske, eldiven ile bedensel tedbirimi, dua, müzik, kitaplar , filmler ve tefekkür ile kalbi tedbirimi aldım.

Tebessüm bulaşıcıdır ve dinimizde sadakadır. Sabahları kalkar kalkmaz üzerime elbisemi yüzüme tebessümümü giyindim. İnsanlar sizi gözleriyle görmeden de yazdıklarınızdan, önerdiklerinizden ve elbette ses tonunuzdan onu hissederler. Böylece ben kendimi daha iyi hissettikçe etrafıma yaydığım huzur halinden ailem, komşularım, akrabalarım hatta sosyal medya takipçilerim bile etkilendi.

Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

gönüller yapmaya geldim / Yunus Emre

Dert misafirdir. Her olanı hayr, her geceyi kadir , her geleni hızırı bil diyen kültürümüzde misafir Tanrı misafiridir. Dert bizi olgunlaştıran misafirdir. Derman aradım derdime derdim bana derman imiş der Niyazi Mısri. Afyonkarahisar’da 2020’nin sevgi yılı olması çok daha manidar hale geldi malum virüsle. Çünkü biz insanız ve ölene dek sürer sınanma yolcuğumuz. Bu sevgi yolculuğunda tedbir ve tefekkürdür kanatlarımız.

 

Açar solar türlü çiçek

Kimler gülmüş kim gülecek

Murad yalan ölüm gerçek

Dostlar beni hatırlasın / Aşık Veysel