Düşünüyorum da, pek çok varyantıyla bitmeyecekmiş gibi görünen salgın bizi ekrana kilitledi. Tabi  ekrandan alışverişe,  alışveriş kuryelere veya kargo şirketlerine.  Gerçi Çin’de gördüğümüz kadarıyla birkaç yıla kalmaz  bu işi de dronlar yapacak.  2016 yılında Oxford sözlüğü post truth kelimesini yıln kelimesi seçmiş. .. Post truth yani “hakikat askıda” (Yalın Alpay). Biz kilitliyken 1984  ve  hayvan çiftliği (George Orwell), büyük gözlaltı (Çetin Altan), cesur yeni dünya (Aldoux Huxley) , şibumi (Travenian), şebek romanında (Ayşe Şasa) yazılanlar ı yaşıyoruz sanki.  Kur’an Kerim de bir oyun ve eğlenceden ibaret dünya hayatına paralel bir hayat ekleniyor; metaverse.  İş, eğlence, dükkan, işyeri, elçiliker bile kurulacakmış  orada… NFT ler satışa çıkmış bile (“Türkçe karşılığı "Gayrı-misli jeton" olan, İngilizcede "Non-Fungible Token" olarak bilinen bir dijital teknolojidir, NFT, dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blok zinciri adı verilen bir dijital defterde (block chain)  depolanan veri birimidir. NFT'ler fotoğraflar, videolar, ses ve diğer dijital dosya türleri gibi öğeleri temsil etmek için kullanılabilir”). Bu güne dek  uyanık, uykuda ya da rüyadaydık . Belki yarın ya  uykuda ya da metaverse de olacağız… Oyun içinde oyun;  hayal içinde hayal . Uyuduğumuzda rüya görürdük ve bunun rüya olduğunu bilirdik çünkü olan uykudayken olurdu. Lakin metaverse “efendi” buyuruyor ki   ; ey insan ! uyanıkken de uyu !  Topraktan ayağını , hakikate  şahitlikten gözlerini çek ! Sana dünyada benim kurguladığım “plastik”  cenneti vadediyorum . Dünyada yapamadıklarını, başaramadıklarını burada yap ve başar. Kral mı olmak istiyordun ol!, kahraman mı olmak istiyordun ol! güzel mi olmak istiyordun ol!  Çok ayartıcı değil mi? Oysa Kur’an ı Kerim “insana çalıştığından ve emek verdiği kadarı vardır”  buyuruyor. Çabaya, gayrete, Allaha ümit ile bağlı olmaya , iyilikte yarışmaya, sadece Allaha kulluk etmeye çağırıyor. Ve biz insanlar irademize rağmen bir taraftan da kolaycı  yaradılışımızla  ayartılmaya ne kadar da açığız. Oyun içinde oyun.  ile uyanıkken de bir insanın kurguladığı Yakın geçmişte yani en çok 35 yıl evvel  biz halk için dijital çağ doğdu. Televizyonla başlayan ekran hayatı Cep telefonlarının çıkışı ile nirvanasına yaklaştı. Sanki hep telefon bekler gibiyiz . O dünyada yaşıyoruz bir nevi. O alem bir nevi hayal alemi,  hayal aleminde kaç saatiniz geçiyorsa günde ömrünüzün o kadarı da hayali.  Cep telefonumuz hem oyuncağımız hem biziz . Afrikalıların ; beyaz adam geldiğinde bizim topraklarımız onların elinde İncil vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda toprak onlarda incil bizdeydi.  Peygamberimiz “insanlar uykudadır ölünce uyanırlar , ölmeden önce ölünüz” diyor. Heva ve heves yani ayartılma hevesinizden ayrılın, alemi temaşa edin alemdeki olaylara şahit olun, gözlem yapın üzerinde düşünün, aklınızı kullanın diyor. Belli ki heva, heves, hırs, tüketim yarışı, biriktirme-istif etme , paylaşmama uykuyu derinleştiriyor. Metaverse dünyaya gözünü kapa benim verdiğim gözlüğün içindeki aleme ak diyor. Uyku içinde uyku…hayal içinde hayal… Ölmeden önce on yıllardır  magazinle, medyayla, fenomenlerle,”guru” larla ,  ıvır-zıvırla oluşturulan, uyutulan, doldurulan zihninin arzularının nesnesi ol. 
eyyy hayi hak !
perde kurduk ışık yaktık
oyunumuz gölge hayal
gerçeğin aynasıdır bu perde
sanılmaya martaval
bu perde başka perde
gölge oyunu perdesi…

Gölge oyununu oynatana hayali denir.  Facebook, kolektif sanal paylaşım alanı olarak adlandırılan ve yeni nesil internetin bir parçası olan "Metaverse" bünyesinde önümüzdeki 5 yıl içinde AB ülkelerinde 10 bin kişinin istihdam edileceğini açıkladı. Anlamı; hayalci olarak 10 bin kişiyi işe alacakmış , kolektif hayal dünyası.  Çok değil 20 yıl içinde ; “metaverse geldiğinde gece uyur gündüz uyanırdık şimdi hep uykudayız” diyebilecek miyiz? Matrix filmini izlemiş miydiniz? Metaverse bence matrix e giriş. Metaverse Türkçe meali ile ihtiras/arzu tramvayı… İlk çağ, ortaçağ, yeni çağ , yakınçağ ve şimdi de son çağ mı yoksa taptaze bir fark ediş mi getirecek? Bu plastik cennete giren insan  ruhunu doyurabilecek mi? Yedi uyurlar metaverse alemine  girmeyenler midir? İnsan kendini metaverse alemine kilitler mi? Kilitlerse  o alem dışında ki hayat nasıl olur? Metaversi kurgulayanlar bizim gibi insanlar. Niyetleri insanı dünyada ayak altından çekip, bir makinaya entegre etmek değildir elbette ? Kokunun da olacağı söylenen bu plastik alem ile insana cennet mi yaklaştırılıyor yoksa cehennem mi? Kimin rüyasına uyuyoruz? Dünya kuyusundan bizi çekip çıkaracağını söyleyenlerin sarkıttığı adı her ne olursa olsun(şu anda metaverse) ipe ve o ipi sarkıtanı  ne kadar tanıyorsun ve güvenebilirsin?  Şu üzerimize doğru tam gaz yaklaşan ihtiras tramvayına ezilmeden arpacık soğanı tıkalı*   gözlerimizi (gözlerimizin gördüğü görüntülerin alamadığımız  ekranlardan o güzel gözlerimizi  evvela  toprağa, iki yüz metre bile olsa toprağı olan    bir eve , sade, sakin, paylaşımcı bir hayata ve belki de takas ekonomisine çevirmeli değil miyiz? Yoksa sahteye kilitlenelim de  hakikat askıda mı kalsın . Ne dersiniz?

*”Gözümüzün saniyede 200 milyon bit enformasyon kaydedebileceği fade ediliyor. Gelgelelim görme hücrelerinden gelen bu enformasyonu arabeyindeki ilk optik merkeze  taşıyan sinir kolu içinde en fazla 12 milyon elyaf var. 200 milyon enformasyon 12 milyon taşıyıcı. Aynı sinir ipliğinin aynı anda birden fazla enformasyon taşıdığını varsaysak bile beyne aktarılan gözün gördüğünün çok az bir kısmı. Sonuç olarak duyu organlarımızdan alınan enformasyonun en çok % 1’i beyne aktarılır. Ayrıca beyne iletilen o ilk haliyle kaydedilen enformasyon/görüntü değildir. Çeşitli yaşamsal kaygı ve kriterlerle ayıklanması sonucu oluşmuş, müdahale edilmiş, filtrelenmiştir. Yapay yollardan sağlanmış koşullar altında görme işlemi sırasında bize çaktırmadan nelerin hasır altı edildiğini saptayabiliriz” (Ürün Dirier /Gözün Serüveni) . Gözünle görsen inanma denilmesi boşuna değil. Göz görüntüyü kendi zihin filtresine göre çarpıtıyor. Fitre/şema: görüntüleri yaşamsal kaygı ve kriterlerle beyin sinir dokusunun seçme, ayıklama, filtrelemesi ve bunun sonucu bir yaşam görüşü, karar, görüş, tepki, düşünce, anlam hatta kişilik oluşturması