Bu topraklar üzerinde yaşayan, yurdunu seven herkesin mutlaka gidip görmesi gereken yer Çanakkale… Boğazından; 18 Mart 1915 tarihine uzanarak, hırçın dalgalar eşliğinde karşıdaki tepeden, şanlı bayrağımızın dalgalandığı, kahraman Mehmetçiğimizin elinde silahı ile gurur kokan topraklara dalarken ‘’DUR YOLCU! ‘’ uyarısı buralarda neler yaşandığı hatırlatacaktır. Sadece hatırlatacak…
Oysa 1914-1915-1916 bu üç yıl içerisinde Çanakkale de çok şey yaşanmış, 1915 yılında ise 1. Dünya Savaşının Çanakkale Cephesi bu topraklarda geçmiştir. Çanakkale cephesinde deniz ve kara muharebeleri dünya tarihinde birçok olaya etki etmiştir.
Çanakkale, 20 yüzyılın en büyük destanlarından birisi olarak tarihe geçmiştir. Ülkemizin birliği ve geleceği açısından bir savaş yoktur ki Çanakkale Zaferi kadar önemli olsun. Çanakkale, her Türk gencinin bilmesi ve özümsemesi gereken bir gerçektir. Çanakkale Zaferi; Fatih’in İstanbul’u fethi gibi yüzyıllar geçse dahi unutulmayacak bir destan olarak kalmaya devam edecektir. Etmesi de gerekir.
Çanakkale Zaferi aslında sadece Türk dünyası için önemli bir zafer değildir. Yayılmacı, sömürgeci ve ya emperyalist ne denirse densin başka milletleri toprakları sömürme üzerine kurulu düzenlere karşı bir zaferdir Çanakkale. Mustafa Kemal Atatürk’ün dâhiyane yönetimi ile elde edilmiş olan Çanakkale Zaferi o dönemde bağımsızlık savaşı veren dünyaya da örnek olmuş umut vermiş ve bu umut dalgası Kurtuluş Savaşımızın nihayete ermesi ile zirveye çıkmıştır.
Şehitliğini dolaşırken, kazılan siperleri, yemyeşil nur içinde yatan şehitlerimizin kanları ile sulanmış toprağın kokusunu hissediyorsunuz. Yürüdükçe, gözlerinizden akan damlalara engel olamıyorsunuz. Her akan gözyaşı, bombalar, kurşunlar, şarapnel parçaları yağan kınalı kuzuların, şehitlerin üstüne düşüyor. Boğazınıza yumruk gibi bir şey takılıyor, yüreğiniz elinize geliyor.
Havada çarpışan mermiler Çanakkale savaşının şiddetini en hazin şekilde ortaya koyan ayrıntıdır. Metrekareye 6000 merminin düştüğü savaşta cepheler arasında kurşun yağmuru kimi zaman o kadar sıklaşmıştır ki sonunda mermiler havada çarpışmaya başlar. Havada çarpışan mermilerin çekirdekleri sıcaklığın ve hızlarının etkisi ile birbirlerine kenetlenmişler. Müzesinde sergileniyor.
Seyit onbaşıyı görüyorsunuz, heykelini yapmışlar. O nasıl iman gücü, o nasıl inanç aklınız almıyor bir türlü. Çanakkale Zaferi’ne giden bu yolda destansı hikâyeler, gerçekleşen mucizeler, sizi bambaşka atmosferlere sürüklüyor.
Mezun veremeyen liseler, Çanakkale Zaferi’nin çocuk kahramanları… Bunlardan biri de Emirdağlı Ali’miz. Daha 13 yaşında, omuzuna tüfek takınca ayaklarına kadar sarkan, yürüdükçe tüfeği yerlerde sürünen çocuk. Bizi zafere götüren onlar. Bu günleri borçlu olduğumuz şehitlerimiz…
Her yıl okullarımızda kutladığımız Çanakkale Zafer’i törenlerinde, Mart ayının kapıdan baktırdığı soğuk günlerinde, bahçeye topladığımız öğrencilerimiz üzerlerinde manto, kaban, palto olduğu halde titreşerek programı dinleme zahmetine bile katlanamadıklarını görürdüm. Bir de Çanakkale’de savaşanları düşünürdüm. Çocuklarımızın Çanakkale ruhunu iyice anlayabilmeleri için mutlaka Çanakkale’ye geziler düzenleyerek milletimizin dirilişini ve zafere giden yolunu görmelerini sağlanmalı.
Sadece Çanakkale’de değil bütün Anadolu’muzda Vatan için canını veren şehitlerimizi minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.
SEN ÇANAKKALE TÜRKÜSÜNÜ MAKAMINCA SÖYLE
Bir Millet anlatayım çocuğum;
Sen masal sanıp dinle!
Yedi başlı ejderhanın pençesinde,
Şahadet göklerdeydi, gazilik yerde,
Kan gövdeyi götürürken özveriyle,
Sen Çanakkale Türküsünü makamınca söyle...
İçim acıyor çocuğum;
Şu kopan fırtınanın Şanlı zaferinde,
Çarıklı ayakları bir yerde, gövde başka yerde,
Kınalı kuzular dönmemek üzere siperlerde,
İmanıyla, inancıyla savaşırlarken; var gücüyle,
Sen Çanakkale Türküsünü makamınca söyle…
Yüreğim ŞEHİTLİKTİR çocuğum;
Ortalık tozdan dumandan kandan seçilmez,
Kızıl sular köpürdü, artık bu yoldan dönülmez.
Nasıl bir kudret ki, patladı yanardağ söndürülemez…
Acılarla yoğrulmuş, mutluluğunun sesiyle,
Sen ÇANAKKALE TÜRKÜSÜNÜ makamınca söyle...
Farkında mısın? Efsane yazılıyor çocuğum;
Canlanmış ruhları ile özgürlük çağlıyor yattıkları yerden,
Baharları müjdelediler son nefeslerini verirken,
Dualarım, minnetim, onlara; cennetten selamları gelirken.
‘’ÇANAKKALE GEÇİLMEZ’’ diye haykırdığım sesimle,
Sen ÇANAKKALE TÜRKÜSÜNÜ makamınca söyle…
Mürşide AYHAN