Felsefe M. Ö. 7. yy. İyonya’da tarih sahnesine çıkmıştır. Tamamen insan aklına dayalı bir düşünme biçimidir. Bütün batıl dinler ve düşünme biçimleri felsefeyi esas alırlar; İslam’ı esas alsalardı zaten batıl olmazlardı. Felsefenin semavi dinler kadar eski bir geçmişi vardır çünkü İslam’a karşı paralel bir dindir. Felsefe, kelam, tasavvuf teslisi ve Felsefe, sosyoloji, psikoloji teslisi hep beraber yürürler.

 

     Kelam, İslam’ı felsefeye karşı savunmak için doğmuş bir ilimdi ancak felsefe tarafından yutuldu. Adı kelam olan Yunan felsefesi, Müslümanlar arasında kendine yer buldu. Felsefe; kelam ve tasavvuf örtüsüne büründü. Felsefi İslam, İslam felsefesi diyerek, felsefenin hâşâ İslam kaynaklı olduğu vurgulanıyor. Bir şeye ne ile atıf yaparsan matufun temeli odur. Riyakâr adam tamlamasında adam riyakârlıkla temellendirildiği gibi felsefi İslam tamlamasında, İslam; felsefe ile temellendiriliyor. Hâlbuki İslam’ın temeli vahiy/Allah; felsefenin temeli ise insanı hayvan diye tanımlayan filozoflar ve bunu reddetmeyenlerdir. 

 

     Aristo, Kant, Platon da dâhil tarihin ilk 22 filozofu, “insan konuşan bir hayvandır, insan düpedüz hayvandır” diyerek hepsi insanların hayvan olduğu konusunda ‘ittifak’ içindedirler. Günümüzde hiçbir felsefeci bu ittifakın tersini asla söyleyemez. Neden? Çünkü Kant’a, Platon’a, Aristo’ya rağmen felsefe olmaz; tıpkı Allah’a rağmen Müslümanlık olmadığı gibi. Hatta felsefe, bu 22’nin felsefe adına söyledikleri ile sınırlıdır. Peki, üniversitelerdeki bunca felsefe bölümü ne iş yapıyor? Felsefe adına söylenenlerin hepsi Platon’a düşülen şerhlerdir. “Platon öyle mi demişti, böyle mi? Aristo ne diyordu?” Biraz da kendinden katıyor; o kadar. Felsefe; antik Yunan ve çağdaş batı ideolojisi(dini)dir; ideolojilerin ortak paydasıdır.  

 

     Bir ilmin, yöntemin, disiplinin, tahsilin, İslam’a karşı batıl bir din olduğunu nasıl anlarız?

 

     Önce düşünme biçiminden anlarız: Lehimizde ve aleyhimizde olanı anlamak için düşünürüz. Enfal 29’da Allah, farzları yapıp büyük günahlardan kaçarsak iyi ve kötüyü ayrıştıracak bir ‘anlayış’ (düşünme kabiliyeti) vereceğini vaat ediyor. Felsefe ise düşünmeyi doğrudan insan aklına veriyor. Bitmedi: Felsefe insanı hayvan olarak tanımlıyor; hayvan nasıl düşünebilir? Bu metnin her bir cümlesi yardımı ile felsefenin üzerini çiziyoruz. İslam’ın ayetle emredilen kendine has düşünme biçimi varken, felsefenin düşünme biçimi olduğunu söyleyene; “bari ateist kadar şeffaf ol” deriz. Sadece düşünme konusunda İslam’dan ayrılan, İslam’dan ayrılmayı göze almıştır. Felsefe yani insan aklı ile iyi ve kötünün bulunacağını söyleyenin Allah’a niye ihtiyacı olsun! “Ben felsefeye katılmıyorum” demek yetmez; üzerini çizmek esastır. Kelime-i şahadet önce ret, sonra kabule açıktır.

 

      Tanımından anlarız: Allah insanı yaratılmışların en şereflisi ya da en sefili diye tanımlar. Ama felsefe insanı tartışmasız ‘hayvan’ olarak tanımlıyor. İslam’ın temeli, referansı, kılavuzu, veri tabanı, ilah tanımı, vahiydir. Felsefenin, temeli, referansı, veri tabanı; insanı hayvan olarak tanımlayan ve buna itiraz hakkı olmayanlardır. Felsefeci isen felsefenin fikri veri tabanına (ilk 22’ye) itiraz hakkın olmaz. Tıpkı Allah’a inanan kişinin Allah’a itiraz hakkı olmadığı gibi. 22’den sonrasının zaten irapta mahalli yok… İslam, doğru düşünmek dâhil güzel olan her şeyi tam öğretir; “hayır, felsefeden veya şuradan da yardım alalım” diyen, İslam’ı eksik görendir. Müslüman’ın ekseni böyle kayar.  

 

   Felsefenin coğrafi veri tabanı Sodam, Gomore, Bizans, Roma, Atina, Batı… Filozoflar bu coğrafyaların (teşbihte hata olmaz) Peygamberleridir. İslam; felsefenin ve her ithal düşüncenin üstünü çizmek ve her türlü tez, antitez, sentezi reddetmek şartı ile İslam’dır; yoksa O niçin İslam, sen niye Müslüman olasın! “İslam kesmedi size felsefe verelim” diyorlar. Sözümüz, Müslüman mahallesinde felsefe satana! İmamı Gazzali 17 konuda felsefeyi suçlamış; üç konuda küfürle itham etmiş. İslam’ın önündeki takozlar: TTGF; tasavvuf, tarikat, gelenek, felsefe ve cahiliyenin 12 çekeri; daha çok…

 

     İsmail R. Faruki: “Bugün Müslüman ülkelerde, Müslüman hocalar elinde, Müslüman talebeler batılılaştırılıyor; gayri Müslimlerin kitapları, fikirleri Müslüman gençlere öğretiliyor” diyor. Felsefeyi meslek edinip para kazanmak caiz midir? Cevabı bu metnin tamamında var. Suud Kralı “ılıman İslam’a”, Tunuslu Gannuşi; “demokratik İslam’dan siyasal İslam’a geçiyoruz” diye nasıl diyebildiler? Çünkü felsefi, ideolojik, vekâlet kavramları ile düşünüyorlar. Vekâlet kavramları ile düşünenler (düşünmeyen var mı?) batıya vekâlet ederler. “Önce kavram” diyorum; acaba hakikati kim anlıyor!

 

https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/753840

 

youtu.be/C1BG8YsvKHs.