Kış mevsiminin hüküm sürdüğü bir soğuk bir günde Çobanlar İlçesine doğru yol alıyoruz. Çobanlar İlçesini çocukluğumda görmüştüm. Bir düğüne davetli olarak ailemle birlikte geldiğimizi hatırlıyorum. Köy otobüsünden inip düğün evine gidecekken; sanki bizi bekliyorlarmış gibi bir grup köylü ile birlikte davul zurna eşliğinde bir merasim havası içinde düğün evine gitmiştik. Babamın omuzlarına bağlanan yöresel bir örtü, düğüne gelen davetlisine verilen önemi gösterircesine düğün sahibinin misafirperverliğini vurguluyordu. Turuncu renklerin hâkim olduğu parlak kumaştan, uçları saçaklı bu güzel örtüyü hala saklıyoruz. Düğünün detaylarını tam hatırlayamasam da Çobanlar’ın geleneklerine ve göreneklerine bağlı olduğu izlemini bırakmıştı bende. Geniş avlulu köy evleri, ekili arazileri ile hafızama kazınmış bir belde idi o zamanlar.
Çobanlar İlçesine girdiğimizde belleğimde yer eden Çobanlar, çoktan değişmiş, toprak damlı, koca avlulu evlerin yerini daha modern yeni binalar almıştı. Bu binalardan biri de ziyaret ettiğimiz Kadın Kültür Evi idi. Belediye Başkanı çok amaçlı bir bina yaptırmış, bu binayı Kadın Kültür Evi ve Kadın Kooperatifi olarak kadınlara tahsis etmiştir. Bina, farklı mimarisi ile hemen göze çarpıyor. Ön cephesi dairesel kavisle estetik görünüm içinde, iki yanı büyük pencerelerle birbirini tamamlamış, dikkati çeken büyüklükte ‘’Çobanlar Kadın Kültür Evi’’ yazısı karşılıyor bizi. Üst katında boydan boya camlı teras balkonu da ayrı bir güzellik katıyor binaya.
Birkaç basamak merdiven bizi, dekoratif cam süslemeleri olan çift kanatlı kapıya götürüyor, içeri giriyoruz. Ayağımızda galoşlarla yöneldiğimiz salon; iki cephesi, duvardan duvara büyük pencerelerle aydınlık ferah bir ortam eşliğinde yüzünüze gülüyor. İki duvarı kaplayan L şeklîndeki sedirinde, dokuma halı minder ve yastıklarla döşeli. Camların önünde de yerde boydan boya yine halı minder ve yastıklar yer alıyor. Modern köy odası görünümünde... Duvarında, yöresel kadınların çalışmasını gösteren büyük bir tablo. Bu tablo beni Milli Mücadele yıllarına götürüyor. Yunan kuvvetlerinin tahrip ettiği Çobanlar- Afyon demiryolları hattının onarımı kadınlarımıza düşmüştür. Beklenen süreden daha kısa bir zamanda onararak diğer adsız kadın kahramanlarla birlikte tarihte yerini almışlardır. Bu fedakâr kadınların torunları bugün karşılaştığım Çobanlarlı kadınlardı özverili çalışkan kadınlar…
Dışarının soğuk havası, yerini çoktan salonun sıcak havasına ve ortamına bırakıyor. Pencereden karlı manzara eşliğinde güneş içeriyi ısıtıyor. Salonda, ellerinde Kuran-ı Kerim bulunan 15- 17 kadın var. Yöresel kıyafetleri ile pencereden gelen aydınlıktan istifade etmek için camın önündeki yerlere oturan kadınlar, Kuran-ı Kerim okumalarını tamamlamışlar, sohbet edip dinleniyorlardı. Selam verip giriyoruz ve sohbetlerine bizde katılıyoruz. Kadın Kültür Evleri ile ilgili memnuniyetlerini dile getiriyor kadınların hepsi de. Başta Sayın Valimiz Gökmen Çiçek Beyefendi olmak üzere, Saygıdeğer eşleri Sümeyra Çiçek Hanımefendi, Çobanlar Kaymakamı, Belediye Başkanı ve Kadın Kültür Evleri Projesinden sorumlu ekibine dualar eşliğinde teşekkür ediyorlar. ‘’Allah Razı Olsun hepsinden de’’ diyerek büyük sevap işlediklerini dile getiriyorlar. Bir kadın katılımcı, pencereden görünen evini işaret ediyor ‘’Benim evim orda, evde oturmak yerine gelip burada hem bir şeyler öğreniyorum, hem de sosyalleşiyorum. Bundan iyisi can sağlığı’’ diğer kadınlarda onaylıyorlar ‘’Burası bizler için çok iyi oldu’’ diyorlar. O sırada çaylar geliyor. Çayın yanında da pişi ikram ediliyor. Yakınlarda vefat eden birisi için Yasin-i Şerif okuduktan sonra pişisini dağıttıklarını söylediler. ‘’Allah Kabul etsin ‘’ diyerek Kadın Kültür Evinin diğer bölümlerini incelemek üzere salondan ayrıldık. Yanımızda bize eşlik eden Müdiresi Sevin Sıla Görmüş Hanımla bir üst kata çıktık.
Bir Anne Akademisi olarak tasarlanan Kadın Kültür Evlerinde, şimdiye kadar, aile eğitiminden sağlığa, spordan sanata çok boyutlu olarak verilen eğitimler, sosyal ve kültürel etkinliklerle ‘’Başarıya İlk Adım’’ adını verdikleri; Afyonkarahisar Valisi Sayın Gökmen Çiçek Beyefendinin talimatları ile eğitim programlarını gerçekleştiriyorlar. Bu eğitim için ayrılmış odaları teker teker geziyoruz. Diğer Kadın Kültür Evlerinde olduğu gibi burada da konferans salonu, kütüphane, spor salonu, çocuk odası sohbet odası gibi bölümleri yer alıyor.
Binanın alt katına iniyoruz. Burası Kadın Kooperatif atölyesi… Daha çok genç kadınları görüyoruz burada. Nermin Denk eğiticilerinin başkanlığında çeşitli objeler üretiyorlar. Taş, mermer tozlarından kardıkları harçlarla küçük saksılar, dekoratif biblolar yapıyorlar. Kalıplara döktükleri objelerin kurumasından sonra fırçalarla boyayarak satışa hazır hale getiriyorlar. Son zamanlarda silikon kalıpları da kendilerinin yaptıklarını söylüyorlar. Büyük heves ve gayretler içerisinde işlerini zevkle yaptıklarını görüyorum. Daha fazla üretken olmayı benimsemiş, yeniliklere hazır kadınlar var karşımda. ‘’Kalite asla bir tesadüf değil, daima akıllı bir gayretin sonucudur’’ demiş ünlü İngiliz şair ve sanat eleştirmeni John Ruskin. Ne kadar haklı olduğunu kadınların çalışmaları gösteriyordu. Raflar yaptıkları objelerle dolu. Bitki çeşitlerinden sukulent, kaktüs çeşitli cinsleri ile yetiştiriliyor. Amigurumi örgü oyuncak modeller, Afyonkarahisar, kale temalı magnetler kişiye özel ürünler yer alıyor Kadınlar Kooperatifinde.
Büyük Çobanlar olarak bilinen Çobanlardan ayrılırken, Kadın Kooperatiflerinin ürettiği ürünlere Büyük Taarruzun 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde hatıra olarak objeler yapılması aklıma geliyor. Ne de olsa torunları oldukları Milli Mücadelede emeği geçen kahramanı kadınların genlerini taşıyorlar.