Kilim diyarı Bayat’tayız. Hani duyguları ilmek ilmek, motiflerle döktüğümüz kilimlerin diyarı Bayat…
“Kilim dokuyan eller, kim bilir kime ne der?
Özlem mi? Sevda mı? Dertler mi? Okunur birer birer.
Anlat şimdi hikâyeni, dokurken ilmek ilmek,
Yansıt motiflerine, desenine, yansıt emek emek”


Bana şiir yazdıran kilimlerin diyarı Bayat İlçesi, Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. Bayat Çayı kenarında kurulmuş; İstanbul- Bağdat kervan yolu üzerinde bulunduğundan; Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli konaklama yeri olmuş. Oğuz Kağan Destan’ında adı geçen boylardan biri olan Bayat’ın adının tarihi anlamı; Devletlü ve nimeti bol olan yer. İlçe şimdiki anlamıyla ‘’Güncelliğini yitirmiş zamanı geçmiş, eskimiş ‘’ dense de Bayat’ı canlandıracak eski manasını kazandıracak bir proje ile kadınlara iş düşüyor. Kilim dokuyan eller, şimdi Kadın Kültür Kadın Evinde becerilerini gösterecek, yeteneklerini ortaya çıkaracak. ‘’Kadın eli değecek Afyonkarahisar değişecek ‘’ sloganı ile yola çıkan Sayın Valimiz ve değerli eşleri Sümeyra Hanımefendinin çabaları Bayat İlçesinde de kendini gösteriyor.

Bayat, yine yolumuzun üstünde… Ankara’ya giderken uğruyoruz. İlk gözüme çarpan, bahçe giriş kapısının duvarına demir direkle asılmış levha. Üzerinde pembe açmış çiçek ve Kadın Kültür Evi olduğunu belirten yazıları. Kadın Kültür Evlerinin anlamlı bulduğum arması… ‘’ Kadın çiçektir ve umutlar nerede büyürse, mucize orada çiçek açar…’’ Mucizelerin çiçek açması bekleniyor burada da. Geniş, renkli parke döşenmiş güzel bir bahçeye giriyoruz. Önce burayı müze zannettim. Bahçenin girişine konulan taş ya da mermer hayvan figürleri dikkat çekici bir biçimde gelenleri selamlıyor. Yanındaki resmi bina ile demir parmaklıklarla ayrılmış.

Kadın Kültür Evine, yandan çıkışlı birkaç basamak merdivenle çıktık. Zile basarak kapıyı çaldık. Görevli bir kadın açtı kapıyı. Yerler boydan boya halı kaplı olduğundan ayakkabılarımızı çıkartmamız istendi, ya da galoş giyecektik. Yandaki ayakkabılığın raflarında kadın ve erkek terlikleri bulunuyor. Görevli kadın bizi Müdire Hanımın odasına götürdü. Zaten bekliyordu bizi. Kısa bir tanışma faslından sonra, kahvelerimizi içerken Kadın Kültür Evi hakkında bilgi aldık. Kadınların ilgisini sordum. Kadınlarımız, kendileri için özel yapılan hizmetleri takdirle karşılamışlar, ilk önceleri tedirgin yaklaşırken, yeni yeni alıştıklarını belirtti müdire Hanım. Zaten Kadın Kültür Evi de çok yeni faaliyet gösteriyor. Bütün Bayatlı kadınları Kadın Kültür Evlerine çağırıyor genç Müdireleri Hülya Gümüş Güldoğan Hanım, bunun için çalışmalar yapıyor, daha geniş kitlelere ulaşacaklarını belirtiyor.

Kadın Kültür Evini dolaşıyoruz. Burası gerçekten bir yuva gibi… Her Kadın Kültür Evinde olduğu gibi burada da sohbet alanı, spor alanı, atölyeye dönüştürülmüş odalar var. Odanın birinin kapısını açıyoruz. İçeride Kur’an-ı Kerim okumaya çalışan üç teyze… Yerel kıyafetleri ile gözlerinde yakın gözlükleri pür dikkat öğrenmeye çalışıyor. ‘’Öğrenmenin yaşı yoktur’’ dedikleri işte bu… Belki torunları yaşında gepegenç öğretmenleri eşliğinde haftanın belli günlerinde sürdürüyorlar eğitimlerini. ‘’Kadın Kültür Evi sayesinde, geçte olsa, eksiklerimizi gideriyor, kitabımızı yanlışsız doğru okuyabiliyoruz. ‘’ diyorlar teyzeler. Abdestli ağızlarıyla dua ediyorlar burayı düşünüp akıl edenlere, yaptıranlara, ‘’Allah bin kere razı olsun.’’
Hareketlerinden aceleleri olduğunu anlıyorum. Okuma sırası gelen okuyup gidecek işi var besbelli. Fazla meşgul etmiyoruz teyzeleri başarı dileklerimizle ayrılıyoruz yanlarından.


Hemen girişte çocuklar için düşünülmüş şirin oyun alanı var. Konferans salonu, aydınlık mutlağı ve mutfaktan çıkılabilen geniş camlarla kapatılmış büyük bir balkon. Balkonda sohbet ortamı yaratacak masalar ve sandalyelerle sıcak çay eşliğinde güzel bir sohbete davet ediyor sizi. Ferah bir ortamda çay içerek sohbetimize devam ediyoruz. Öğlenden sonra takı tasarım kursları varmış. Daha çok genç kızlar geliyorlarmış bu kurslara. Derslere devam eden bir kadın kursiyerden bahsediyor müdiremiz. Onlara sadece eğitim kursları verilmiyor, dertleri dinleniyor, problemlerinin çözülmesine yardımcı olunuyor.

Çocuğunun burnu sürekli kanadığı için şimdiye kadar kendince çareler arayan fakat çare bulamayan bir annenin, çocuğunu kaç kere doktora götürdüğünü fakat buradaki doktor onu tam teşekküllü bir hastaneye yönlendirdiğini anlattı. Gidemeyecek durumda olan bu kadın için; eğitime gelen bir doktordan yardım istediklerini söyledi. O doktor sayesinde çocuğun ayağına kadar gelen sağlık ekibi çocuğu tedavi ederek sıkıntısından kurtarmış. Annesi bin bir dua ediyor şimdi Kadın Kültür Evine. Hayır duası almaktan daha güzel ne olabilir?

Kadın Kooperatifini soruyorum. Afyonkarahisar Valisi Sayın Gökmen Çiçek Beyefendi ve Saygıdeğer eşleri Sümeyra Çiçek Hanımefendi’nin himayelerinde kurulan Kadın Kültür Evi bünyesinde oluşturulan kooperatifte; kadınların, istiridye mantarı ürettiğini, iç piyasaya pazarlandığını öğreniyoruz. Kadın Kooperatifine; başta hijyenik gibi çeşitli nedenlerle gitme şansımız olmuyor. Bir önceki kaymakamları, destek için Bayat pazarında mantar satacak kadar içten, Bayatlı kadınların yanında olacak kadar samimi. Örnek olmak istiyor, üretilen ürünlerin pazarlarda satılmasının yadırganacak bir tarafı olmadığını gösteriyor kadınlara. Sadece kaymakamları mı? Bu işe gönül vermiş bütün ekip var gücü ile çalışmalarını sürdürüyor. Besin değeri diğer mantarlara göre daha yüksek olan istiridye mantarı; birçok kanser türünün ve Alzheimer hastalarının tedavisinde (daha çok yurt dışında) kullanılmaktadır. Yurdumuzda da son yıllarda ilgi görmeye başlamıştır.

Kadınlarımızın el emeği göz nuru işlerini; değerli doğal taşlardan; tesbih, kolye, bileklik gibi aksesuarları da ilçe pazarında yer aldığını öğrendim. Ayrıca bütün Kadın Kooperatiflerinin ürettiği ürünlerin sergileneceği, halka sunulacağı satış mağazalarından birinin de Bayat’ta açılacağını söylüyorlar. Buralarda, birlik beraberliğin dayanışmanın mucizelerini satacaklar. Hani ne derler; ‘’ Bir elin nesi var, iki elin sesi var.’’ Güçlü seslerimizi, şimdilik Türkiye’de ilk ve tek örnek olan Kadın Kültür Evleri ve Kadın Kooperatifleri aracılığı ile tüm dünyaya duyurabilelim. Dedik ya ‘’ Umutlar Nerede Büyürse Mucize Orada Çiçek Açar…’’