Ne zaman yağmış kar, omuzumda ki dağlara?

Çiçekler arasında uçuşan kelebekti gönlüm.

Düşlerimin peşinde; dalmışken gökteki parıltılara,

Hazanın kucağına, usulca girivermiş ömrüm…

 

Salıncak yapmıştım, sallanarak saçlarımdan,

Savurdum rüzgârlara karşı, savruldum arkasından,

Hayatmış kovalayan; koştum nefes nefese durmadan,

Umutların dünyasına hızlıca kayıvermiş gözüm…

 

Yılların sevdası, veda busesi kondurur alnıma,

Güneşin nağmeleri, eşlik etti gün batımıma,

Cıvıldaşan yıldızlar, göz kırpar hâlâ bana,

Bakarken takvimlere, soluvermiş, yüzüm…

 

Yavaş yavaş yer çekimine doğru, uzanır yolum,

Fidanım meyve vermiş, derinlere dalmış köküm,

Ömrün son gününe, bağlamış sımsıkı bir düğüm.

Ahde vefâyı dilime, dolayıvermiş sözüm…

 

Ellerim uzanır semaya, tutunur; ipi gevşek dünyaya,

Mücadelem, içimde kanatlanan havai kuşlarla,

Geldi hazan, göçmeye niyeti yok uçuyor tepe takla,

Gönül kafesimde kırılıvermiş çeşm-i bülbülüm…

 

Kabına sığmayan sessizlik içinde geçer yıllar;

Yalan dünyanın nesine; bel bağlamalar, bu aldanmalar?

Mihmandır sırtımda yüküm, sırra ermiş kayıplar,

Bin ah işitsem de Zülfü yâre ye dokunuvermiş özüm…

 

Mürşide OKLU AYHAN