Bu (afedersiniz) gâvurun kendi arasında da hiç merhameti yok... Daha doğrusu şu malum kutsallaştırdıkarı kavramlardan birisi olan insan hakları, menfaatin çatıştığı yerde kendi aralarında da yitiriyor anlamını... Çin'deki bulaşıcı hastalıktan bahsediyorum: Elbette elimizde bir delil yok ama, bunun bir laboratuvar canavarı olma ihtimalini gözardı etmemek gerekir. Yani biyolojik silah...

 

Şimdilerde Amerika'nın birinci sıradaki korkusu Çin... Geçmişte Sovyetler idi. Onu bir şekilde altetti. Ama henüz Çin'i durduramadı. Zira Çin her alanda zorluyor bu en büyük emperyalisti... Pek çok alanda rakipler ama, bunların en önemlilerinden birisi ticari hakimiyet kurmakla ilgili... Malum Çin, aralarında Türkiye merkezli şirketlerin de yer aldığı pek çok şirketin üretim üssü… Amerikan global şirketleri de (Apple, HP gibi) burada üretim yapıyor. Bir başka deyişle Çin sadece kendi ürünlerini pazarlamıyor, dünyada satılan pek çok ülkenin marka ürünleri de burada üretiliyor.

 

Coronavirüs denen ve uzmanların şimdiye kadarki en ölümcül olduğunu ifade ettiği mikro organizmanın nasıl ürediği-üretildiği şimdilerde tartışma konusu... Bir buçuk milyara dayanan nüfusunu beslemek sorunda olan Çin, içerisinde börtü-böceğin de olduğu her şeyi tüketiyor olmasının elbette böyle bir sonuca yol açmış olma ihtimali vardır. (Bu arada Çin mutfağının zenginliğini neye borçlu olduğunu da anlamış oluyoruz). Ama bir başka ihtimal yukarıda mevzu bahis ettiğimiz biyolojik silah...

 

Düşünsenize; en gözde markalar bu ülkede üretim yapıyor ve bu vasıta ile dünya üretiminin çok önemli bir kısmı bu ülke menşe’li... Ve bu ürünler üzerinde ancak mikroskopla tesbit edebileceğiniz ve sonucu ölümle biten bu mikroplardan olabilir. Satın almak ister misiniz böyle bir ürünü… Devasa basın gücüyle de dünya kamuoyuna pompaladığı bu kirli propaganda karşısında hiç kimse doğal olarak Çin menşe’li ürünleri tercih etmeyecektir. Eğer Çin yakın zamanda aşı başta olmak üzere bir çözüm üretemezse dünyada taşları yerinden oynatan gelişmelere hazırlıklı olmalıyız.

 

Dengelerin değişmesinden bahsediyorum… Malum; Çin'in ucuz işgücü vasıtasıyla dünya ekonomisine etkili bir biçimde girdiği son 25 yılda birçok ürünün fiyatı olağanüstü düştü. Zira Çin, kalitesi bir miktar düşük de olsa hemen her ürünün bir alternatifini üretti ve çok etkili bir şekilde de pazarlıyor. Sadece birçok firmayı değil, birçok ülkeyi de piyasadan sürdü. Ya da kendisine mahkûm etti. Zira sizin ürettiğiniz benzer ürünü en az üçte bir fiyatına pazarlıyor ve kapınıza kadar da getiriyor. Serbest rekabetin etkin olduğu mevzubahis dönemde sadece Amerika ya da diğer ekonomik oyuncular değil, Çin de kullandı bu ortamı; hem de tepe tepe...

 

Sıra dışı iddialarla, biraz da beklenmedik şekilde iktidara gelen Trump, üretimi içeriye çekmek adına geleneksel diyebileceğimiz (gümrükler gibi) pek çok adım atsa da, içerideki direnci de dışarıdaki direnci de kıramadı. Yani ne Çin'i durdurabildi ne de muhalifleri... Malum; Amerika'da Kasım ayında seçim var... Bir komplo teorisi gibi gözükse de laboratuvarda üretilme ihtimalinin büyük fotoğrafı görenler bakımından puzzle’ın tamamlayıcı bir parçası olduğunu görmesi güç değil…

 

Gerçekte konuyu bir seçimle ilişkilendirmek olmasa da sınırlandırmak da safdillik olur. Nitekim Amerika her şeye rağmen hala devasa bir güç... Bunu bırakmaya da hiç niyeti yok. İran'a yönelik saldırı politikası da, Rusya ile olan global rekabeti de, Türkiye'yi kıskaca alma politikası da, Filistin’le ilgili içerideki etkili çevreleri memnun edecek adımları da aynı amaca matuf... Amerikan kamuoyunda da muhalifleri içeride susturacak bir adım….