İslam dünyasının herhangi bir problemi olmadığını iddia etmek ahmakça olur. Bir ağrı varsa vücutta da bir sorun var demektir. İslam dünyasındaki neredeyse bütün vücuda israyet etmiş… Ancak bu siyasal değil sosyolojik bir gerçektir. Bir şekilde İslam toplumu bugün ‘ele geçirilmiş’ ve başsız kalmıştır. Sosyolojik bir tesbitin ötesine geçemeyen İslam toplumunun başsızlığı ya da çok başlılığı elbette bir problemdir ama bunun çaresi de kendi içerisindedir. Bugün kutsal batı değerlerini dayatanla İslam dünyasını ele geçiren aynı merkezdir haddi zatına…
Ayrıca batı bugünkü refahını barbarlığına borçludur. Dünyada kendi medeniyetinden başka medeniyet de bırakmamıştır. İnsanları tekdüze hale getirmiş, köleleştirmiştir. Bir kişi düşünün ki; zorbalıkla başkalarının malına el koymuş, karşı gelenleri öldürmüş, kalanları köleleştirmiş... Biz de ona özeniyoruz... Bunun adı 'Batı...' Bu mu bize örnek olacak…
Demokrasi, insan hakları vs her biri içeriye müdahale aracı olmanın ötesinde anlamı olan şeyler değil… Batı insanı dışındakiler için söylüyorum elbette... Batıyı bir türlü anlayamadık... Oyalanmamız için önümüze konan 'demokrasi', 'insan hakları' vb kavramların ya da halk iradesinin çocuğa verilen emzikten bir farkı yok... Nitekim seçimle gelmiş Venezüella ya da Türkiye'deki veya Mısır'daki liderleri diktatörlükle, tek adamlıkla rahatlıkla suçlarken ya da bu ülkelerdeki darbe girişimlerini desteklemekte hiç bir beis görmeyen Batı, çıkarları paralelindeki anti demokratik yönetimlere de kol kanat olmaktadır.
Batıcılık mandacılıkla eş anlamlıdır. Birisi batıcıyım diyorsa mandacıyım demenin diğer adıdır bu… Stratejist Abdullah Çiftçi’nin deyimiyle; "Batı; gayet modern-çağdaş filan değil; Birinci ve İkinci Dünya savaşında yetmiş milyon insanı öldüren, Cezayir'de katliam, Ruanda'da soykırım, Namibya'da kafa tası ticareti yapan, yeryüzünde nerede bir ham madde varsa oraya çökmek için yerel etnik unsurları nasıl kaşıyacağını, nasıl terör örgütü kuracağını bilen, silahlandıran, finanse eden, hedefe koyduğu ülkede iç ayaklanma-kaos çıkartan, suikast yaptıran, darbe yaptıran bir batı var karşımızda... Batının devlet gücü (aklı) budur. Halk zurnanın son deliği..."
Bugün İslam toplumunun medeniyet oluşturmadaki geri kalmışlığı esasen bu hegemonya ile ilgilidir. Eğer hegemonik bir durum varsa, yani köleleştirilmişseniz, birinci sıradaki şey buna karşı mücadele etmektir. Özgürlüğün önündeki en büyük engel halinden memnun olan kölelerdir. Bakın; Türkiye’de bu kölelik düzeninin farkedilmesi ve buna karşı direnç geliştirilmesi nasıl da karşılık buldu şer güçler nezdinde… Yedi düvel üzerimize çullanmaya hazırlanıyor. Kaç kişi bunun farkında…
Bakın Suud’a, BAE’ye… Tetikçilik yapınca, haraç ödeyince, ümmetin kaynaklarını emirlerine tahsis edince sırtları nasıl da sıvazlanıyor. Küfrün tek millet olduğunu illa tecrübe mi etmek lazım. Doğu Akdeniz’de ne kadar stratejik gelişmeler var. Belki çok yakın zamanda büyük olaylar olacak… Eğer kölelik düzenine razı olsak bizim de ağzımıza bir parmak bal çalınır ve sırtımız sıvazlanır. Akdeniz’de 200 parça gemi var… Her biri bize karşı… Yunanı Rumu, Yahudisi, Firavunu her biri karşımızda… Avrupa Birliği ayrı, Almanya ayrı, İngiltere ayrı, Fransa, Amerika ayrı açıklama yapıyor; karşımızda olduklarına dair…
Adeta Cüneyt Arkın filmlerindeki Bizanslılar gibiyiz… Kör-kütük sarhoşuz. Zihin dünyamız öylesine ele geçirilmiş ve iğdiş edilmiş ki, birçoğumuz yalın kılıç düşmana ibadet aşkıyla hizmet ediyor. Düşünsenize İngiltere Kraliçesi ve ailesinin Peygamber soyundan geldiğine inanan bile var müslüman dünyada… Ya da baş emperyalist ABD’nin bütün desteğini almış FETÖ yapılanmasının İslam’a hizmet ettiğini…
Kaybedilen bir medeniyet yarışı filan da yok… İslam dünyası bir fetret dönemi yaşamaktadır o kadar... Bu, tarihte de olmuştur. Ayrıca batı medeni filan değildir. Bütün hastalıklı ruh halinin kaynağı batıdır. Bugün ırkçılık yeniden yükselmektedir. Sadece 11 Eylülden sonra ölen insan sayısı on milyonun üzerindedir.
Batı barbardır, insanlık-medeniyet düşmanıdır. Batının bugün görece zenginliğinin altında Afrika’daki açlar, Ortadoğu’daki rejimler, Hindistan’daki sömürü, Amerika’daki Kızılderili kanı vardır. Batı bize medeniyet olarak hiçbir şekilde örnek olamaz. Medeniyet zaten zenginlik merkezli bir kavram değildir. Bu, ekonomiyi sadece milli gelir artışıyla tanımlamaya benzer. Avrupa Birliği çalışan birisi olarak şükürler olsun ki, bu konuda sağlam ve kendimden emin düşüncelerim var.