Afyonhaber köşe yazarı Ramazan Demir'in köşe yazısı. İçimizdeki İsrail...

    Netanyahu “İslami değerlerimiz” derse ne dersiniz? “Allah, Allah… Bu adam Müslüman mı oldu yoksa?” dersiniz. Macron, Trump, Biden, Graham Fuller, Fukuyama, Putin, Miçotakis, Zelenski vs. “İslami değerlerimiz” derlerse, “bu adamlar ya aklını yitirdi yahut benim bilmediğim bir şey var; Müslüman mı oldular yoksa” dersiniz. Çünkü bunların İslam ve Müslüman kavramlarını sahiplenerek kullanmaları imkânsızdır. Birkaç örnek daha verelim. Netanyahu ve adamları İslami haklar diyemezler; insan/kadın hakları derler. İslami değerler diyemezler, evrensel değerler derler. İslami görüş diyemezler; demokratik görüş/felsefi görüş derler. İslam hukuku diyemezler, evrensel hukuk-uluslar arası hukuk-insan hakları vs. derler; yani sefil kavram kullanırlar. Beşli yapı; ABD, Çin, Rus, İng. Fransa ve İsrail; Müslümanlar demezler; muhafazakârlar, radikal İslamcılar, fundamentalistler derler. Yalın olarak “İslam, Müslüman” kavramlarını kesinlikle kullanmazlar. Siyasal İslam, ılımlı İslam vs. diyerek İslam’ı ve Müslümanları tanımlarlar. Tanımlayan hükmeder; bu kesindir. İsrail ve beşli yapının İslami kavramları sahiplenerek kullanmaları halinde onların akıllarından şüphe ediyoruz da, Türkiye’nin tamamı sefil kavramları kullandığı halde Türkiye’nin aklından neden şüphe etmiyoruz! Bütün dünya, beş’li yapının dilini kullanıyor; sebebi nedir? Çünkü “Dünya beş’ten küçüktür.” Küçükler efendilerinin dilini kullanır. Düşünemeyenlerin düşüşü Filistin gibi olur.

     İsrail, İsrail’den ibaret değildir. Beş’li yapı ile İsrail’in et-tırnak gibi olduğu son İsrail-Filistin savaşında görüldü. İsrail ve beş’li yapının zihniyeti, mayası, yazılımı, DNA’sı, sefil kavramlardır. Türkiye iki asırdır sefil kavramları kullandığı için İsrail ve beş’li yapı, Türkiye’nin içindedir. Kullandığınız kavramlar kime ait ise kesinlikle onun lehine çalışıyorsunuz demektir. Beş’li yapının kavramlarını kullanıp, bundan kendi lehinize bir sonuç alacağınızı zannetmeniz; zanna tâbî olmaktır. “Onlardan çoğu zandan başkasına tabi olmazlar.” ( Yunus, 36-66) “Zan en büyük yalandır.” (H. Şerif) Kavramların bilinmediği yerde zan veya cehalet vardır. Türkiye yedi düvel ile aynı kavramları kullanıyor; aynı kavramları kullananlar aynı kefeye düşerler. Aynı kefede olanlar birbirinin içindedir.

     Kültürel değerler, evrensel değerler demeyen yok; dahi, âlim, yazar, akademisyen vs. dinine, imanına güvenen varsa bu değerleri maddeler halinde saysınlar! Kimse sayamaz; sayan batıl dinini ilan etmiş olur. Değerlere ne ile atıf yapılırsa kişinin dini odur. Bu sebepten Allah; “ben size Müslümanlar adını/tanımını verdim” diyor. (Hac-78) Sefil kavram, yüce kavrama eş-ortak koşmaktır.

     “Sen onları konuşma biçiminden tanıyacaksın!” (Muhammed-30) Bu ayetteki ‘biz’ ve ‘onların’ aralarındaki kırmızıçizgi aidiyet kavramlarıdır. ‘Biz’, Müslümanlara; ‘onlar’ ise İslam’ın dışında kalanlara tekabül ediyor. Müslüman’ın İslam dışı bir kavram kullanması mümkün olsaydı, Allah kelimelerine imana çağırmazdı. Biz’in kavramları yüce (Tevbe-40); onların kavramları sefildir. Türkiye; onların kavramlarını kullandığına göre, ayetteki ‘onlar’ zamiri ile dışlanan kesime giriyor. Ayetin tasnifi bu! Türkiye’nin konuştuğu dil ‘onlara’ tekabül ediyor. Onlar (yedi düvel) içimizde. 

    Düşünce (=kavram) üzerinden İsrail’i boykot edemeyen Türkiye’nin, marka üzerinden İsrail’i boykot etmesi, düşünce yoksulu olduğu içindir. Beş’li yapının bütün markaları zaten İsrail’e hizmet ediyor. Böyle akıl düşman başına! Türkiye hem “emperyalizm, siyonizm, kapitalizm!” suçlaması yapıyor; hem de emperyalizmin sefil kavramlarını kullanıyor. Bu sebepten iki asırdır Türkiye’nin düşünme vasfı yok. “Bir millete ihanet etmek istesem önce kelime ve kavramlarını değiştirirdim.” (Konfüçyüs) “Allah’ın kelimeleri değiştirilemez.” (Yunus-64) Kelimeler değiştirildi; bu helak olmaktır. Kavramını kullandığınız ülke sizin içinizdedir… Çanakkale’nin, büyük taarruzun bir gün bile sefasını süremedik; yüz yıldır felaketler, katliamlar içindeyiz. Elli yıldır İTÜ mezunları ve Erbakanizm, bunalıma bunalım eklediler. Demek ki “cengâverlik ve bilim” başka şey, doğru düşünmek daha başka şeydir. Doğru düşüncenin adresi burasıdır. Bir dahi gösterin, onun dört tekerinin patlamış olduğunu izah edeyim. Âlimim, yazarın, akademisyenin, liderin, lafı mı olur! Ya yüce kavramlar başa, ya İsrail leşe!