Hz. Mevlana, 17 Aralık 1273 yılında gün batımından biraz önce Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.  ‘’Bizim mezarımızı yeryüzünde aramayınız, bizim mezarımız ariflerin gönlündedir’’ diyerek Allah’a, gerçek sevgilisine kavuşmanın gönül hoşluğu içindedir. Yaradan’a kavuştuğu o geceye Şeb-i Arus (Düğün Gecesi ) denmiştir.



Hz. Mevlana; ‘’Ben diyen insan bir damladır, biz diyen insan ummandır.’’



 “Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.

Gece gibi ol ayıpları örtmekte.

Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.

Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.

Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”  diyerek İnsanları tanımada ve sevmede her zaman bir ölçü olmuştur



Onun engin hoşgörüsünde Tevhid’in sırrı, Kur’an’ın ışığı, imanın sırrı ve Muhammed’in ahlakının huzuru vardır. Mevlana daima aydınlığa bakmış,



’Ümitsizlik köyüne girme, ümitler vardır, karanlığa doğru yürüme güneşler vardır’’ diyerek insanın gönlüne hitap eder, çünkü onun amacı gönülleri imar etmektir.



        'AY' doğmuyorsa yüzüne,

        'GÜNEŞ' vurmuyorsa pencerene,

         Kabahati ne GÜNEŞ'te, ne AY'da ara;

         Gözlerindeki PERDE'yi arala…

                                 Hz. Mevlana

 

 

BİR SES USULCA ÇAĞIRIR

 

Bir ses usulca çağırır ‘’gel, gel ‘’diye,

’Gel, ne olursan ol yine gel’’ diye diye.

 

Yankılanır sesler, duymayan kulağımda,

Ateşleri tutuşturur, gönül ocağımda…

 

Bakar da görmez gözlerim, gerçekleri,

Sevgiyi, haykıramam düğümlenir dillerim...

 

’Özüne götüreceğim’’ der bu yol,         

’Yeter ki sen gel, ne olursan ol?’’

 

Gelmesine gelirim de, yeterli mi od’um?

Kül olmak için, yanmak gerek, boğum boğum.

 

Ateşe dokunmakmış aşkın sırrı, alevlerde yanmak,

Manalar denizinden, can deryasına dalmak…

 

’Hamdım, piştim, yandım’’ kolay mı diyebilmek?

Okyanus olup, bir denizin arkasından gidebilmek.

 

Şimdiki yürekler ıslak mı ıslak, tutuşmuyor,

Pınarın suyu, çamurlu, tertemiz dolmuyor.

 

 Açılamamış güllerle, pas mı tutmuş gönül?

Akmak istiyorum kayıp denizlere gürül gürül.

 

‘’Gel, gel’’ diye durmadan çağırıyorsun ama 

Dalmışız mavi gözlü dünyanın akşamına,

 

Oyalar tatlı vaatlerle, yalan dünya kandırır hep bizi,

Hiç tutmaz sözünü gece gündüz döner, yamuk ekseni…

 

Mürşide OKLU AYHAN