Müslümanları yanıltan önemli bir husus; batının yüksek milli geliridir. Evet, böyle bir gerçek vardır. Doğal kaynaklar önemli ölçüde İslam coğrafyasında yer almasına rağmen, kapitalist ekonomide nihai amaç olarak kabul edilen “refah” daha çok bu ülkelerdedir. Öncelikle kabul edelim ki; insana dünyada çalışmasının karşılığı vardır. Batılıların daha az ve disiplinsiz çalıştığı ileri sürülemez. Ya da doğru olan tam tersidir. Almanların ne kadar disiplinli, Japonların ne kadar gayretli, Amerikalıların ne kadar bilimsel metodları önceliğe alarak çalıştığını göz ardı etmemek gerekir. Aynı hususların pek çok açıdan halkı Müslüman olan ülkeler için de söz konusu olduğunu maalesef ileri süremiyoruz.
Her nasılsa geçmişte kaybedilen üstünlük tekrar elde edilememektedir. Kaybedilen ve halen kazanılamayan şey ise aslında siyasi üstünlüktür. Bir başka deyişle hali hazırda İslam dünyasında hâkim olan güçlerin çok önemli bir kısmı göbekten bu ülkelere bağlıdır. Bu ülkelerde sıklıkla yapılan müdahalelerin nedeni de budur. Daha açıkçası bu ülkeler aslında bağımsız filan değildirler. Birçok ülkenin başındaki lider ve otoriteler stratejik karar alamayacak ve adı konmamış müstemleke valileridir.
Diğer bir husus da şudur ki; batının bu refah düzeyini sadece çok ve disiplinli çalışmasına da bağlamak doğru olmaz. Hali hazırda global çapta meydana gelen iç çatışma ya da bölgesel çatışmaların, Afrika’da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan açlık ve fakirlik, temel kaynakların bu ülkelere akması, geçmişte köleleştirilmiş halklar, oluşturulan eğitim sistemi ile kadim kültür ve tarihleriyle aralarında koparılan bağlar… gibi durumlar bu ülkelerin potansiyelini ortaya çıkarmasına izin vermemektedir. Bu alandaki herhangi bir hareketlenme ise iç, olmadı dış dinamikler vasıtasıyla bastırılmaktadır. Bir örnek yardımıyla konuyu şöyle açıklayabiliriz.
Bugün Mısır’da bulunan piramitler, dünyanın harikaları arasında kabul edilir. Zira dönemine göre gayet ihtişamlı olan bu yapılar halen göz kamaştırmaktadır. Ancak bunun maliyetinin ne olduğuna da bakmak gerekir. Zira bu yapılar oluşturulurken onbinlerce kölenin can verdiği kabul edilir. Bunun anlamı şudur; sadece sonuca bakmak yanıltıcıdır. Batının refah düzeyinin bugünkü yüksekliğinin gerisinde milyonlarca insanın kanı vardır.