Çok eski zamanlarda putperestler sadece puta tapmaz; aynı zamanda onları dişi erkek diye sınıflandırırlarmış… Sonra uzun bir ara horlanmış kadın; cin-şeytanın olarak görülmüş, cadı avına muhatap olmuş… Arkasından bugünkü femen hareketine kadar evrilen kadın hakları gündeme gelmiş ve yeniden tanrıça olma süreci de böylece başlamış… O çok eskiden olan yine de sadece ‘tanrıça’lara ilişkinmiş… Yani sıradan bir kadın kutsanmazmış…
Bu yeniden tanrıça olma sürecindeki ilk amaç erkeklere eşit olma mücadelesi idi. Mücadele öylesine hız kazandı ki; erkeklere özenen kadınlar haklarını fazlasıyla alınca, artık erkekler kadınlara özenir oldu. Daha doğrusu bütün erkekler kadın gibi davranmaya başladı. Şimdilerde makbul bütün erkekler kadın inceliğinde olmak zorunda mesela… Böyle olunca da ister istemez erkekler kadınlardan korkar oldu. Bu korku ile yüzleşmemek için de birçok erkek bekâr yaşamayı tercih eder oldu. Değerini para ile ölçtüğünden kimseciklerden aşağı kalmak istemiyor çünkü kadın... Evine alacağı eşya bakımından da, düğününü yapacağı otel bakımından da… Düğün sonrası balayıda da…
Eğer yanılıp bir şekilde evlenmeye karar vermişse bütün bunları ve daha fazlasını kabul etmekten başka çaresi de yok erkeğin... Önce boyunu kat kat aşacak kadar borçlanır. Kadın çalışıyorsa; senin paran-benim param kavgası başlar ve adamı iğdiş eder. Yok çalışmıyorsa; ‘efendim bizim ailemizin imkanları nedir’ diye hiç hesabetmez ve yazlığından tatiline, dışarılarda yemek yemelerden eğlence mekanlarına her ne varsa hayatında olmasını ister. Öyle ya; kimden eksiği var değil mi…
Eğer evlilikteki deneme süreci bir kaza-bela olmadan başarıyla geçilebilmişse, lütfedip bir çocuk sahibi olma noktasında ikna olmuştur. İkinci çocuğu siz de istemezsiniz zaten… Zira annenizden emdiğiniz çoktan burnunuzdan gelmiştir. Ama boşanamazsınız da… Bir ara çözüm olarak ayrı yaşayabilirsiniz ama, bu sefer de yeniden evlenmek isteseniz dahi yasalar izin vermez size… Kadının şikâyeti esas olduğundan da sizi sürekli evden attırmakla tehdit eder. Kazara kendinize hâkim olamaz ve kaşınızın hareketleri hanımefendiyi rahatsız ederse derhal kendinizi kapı dışarısında bulabilirsiniz. Dokunursanız bir şekilde zaten, bütün memleket meseleleri bir yana bırakılır ve tüm ülke size hücum eder. Kadın dernekleri de, siyasetçiler de, medya da, hükümet yetkilileri de… Eğer 18 yaşını geçmişse, kızınıza bile bir şey söyleyemezsiniz. 18 yaşından küçükse de dokunmanız çocuğunuzun elinizden alınması için haklı bir gerekçedir.
Boşanmayı bazen kadın da ister. Hatta kimi zaman boşanmak için bile evlenir. Nafaka alacak ya… E böyle olunca da siz kadın olmaya özenirsiniz. Bütün bunlar ve daha fazlasının başınıza gelmemesi için kadın gibi davranmaya başlarsınız. Aksi fevkalade kabalıktır çünkü… Şerrinden emin olmak için hiçbir eylemine ses çıkaramayacağınız gibi bir de onun isteyeceği formda kendisine iltifat etmelisiniz. Mesela metroda yarı çıplak karşınıza oturmuşsa bir kadın yüzünüzü öbür tarafa çeviremez, gözünüzü hiç kapatamazsınız. Oradan kalkıp gidemezsiniz de… Kadına hakarettir çünkü… Belki yalancıktan ilk durakta inip bir sonraki metroya binebilirsiniz. Onun sizi aşağılaması, sizin de onun hoşuna gidecek şekilde ona bakmanız gerekir. Elbette hoşuna gidecek şekli tesbit edebilirseniz… Yani kısaca sizden kendisine tapılmasını ister. Buna da tanrıça denir.
Sizi tuzağa da düşürür, size hakaret de eder, tahrik ve taciz etme hakkı da vardır. Ama siz ona içinizden bile kötü şey düşünemezsiniz. Dünyayı yıkar başınıza... En küçük bir karşılık vermeniz halinde bir de etraftakilerden dayak yersiniz. Yani eskiden erkekler döverdi kadınları, şimdilerde kadınlar erkekleri dövüyor. Hem de sokak ortasında… Sonra bu kadın cinayetlerinin nereden geldiği çözülemiyor bir türlü…
Tam bir faşizm yani… Kadın faşizmi… Hani faşizm üstün ırk iddiasıyla diğerlerini aşağılamak köleleştirmek ya… Burada da cinsiyet faşizmi var. Zira onun memnun olacağı nokta sizin ona köleliğiniz kulluğunuzdur. Sistem de buna göre kurulmuştur. Faşist kadınların erkek onuruna yaptığı en büyük tecavüzdür bu…
Not:Elbette bu tesbitler bütün kadınlarla ilgili değildir, vurgu için ekstrem örneklerden hareket edilmiştir.