Bir makalede okumuştum, İsrail’de üstün zekalı çocukların tespiti ve eğitimiyle ilgili bir makalede…
“Bilgi güçtür, beyin güçtür İsrail’de…” diyor yazar. Belki de İsrail gibi hem alan olarak, hem nüfus olarak sınırlı ve küçük bir ülkenin tüm dünyayı yönlendirebilmiş olmasının sebebi de bu.
Bütün çocuklar küçük yaşlardan başlayarak belli aralıklarla tanılanıyor (zeka bölümleri tespit ediliyor) bu ülkede. Yüzde 1 dilimine giren üstün zekalı tanımının bir üstü sayılan çocuklar Kudüs’te OFEK isimli dünyaca meşhur dâhiler okulunda (Osmanlı’nın meşhur Enderun Okulları gibi…) profesörlerin de destek verdiği özel bir eğitimden geçiriliyorlar.
Sıkı durun!.. Mossad ajanlarının bir çoğu da bu okuldan yetişen çocuklardan seçiliyor.
Aynı durum Güney Kore ve Rusya için de geçerli.
50 milyon nüfusa sahip olan Güney Kore’de üstün yetenekli çocuklara yönelik özel eğitim veren eğitim kurumlarında tam 113 bin öğrenci eğitim görüyor.
Rusya’da ise Rus liderlerinin büyük kısmı üstün yeteneklilere eğitim veren eğitim kurumlarından yetişmiş ve her biri bilim veya sanatta belli aşamalardan geçmiş.
Hafif, normal ya da çok üstün zekalı – yetenekli istatistiklerini vermeyelim…
Zeka bölümü (puanı) olarak (olağanüstü üstün yetenekli) 160’ın üstünde olanların oranı 10 binde 1 kişi olarak kabul ediliyor bilim çevrelerinde. 180 ve üstü olanların (dahi seviyesi) oranı ise 1 milyonda 1 olarak.
Ülkemizde 5-14 yaş arası çocuklarımızın nüfusu 13 milyon. Bu 13 milyon çocuğumuzdan 1300 olağanüstü üstün zekalı ve dahi çocuğumuza ulaşabildik mi acaba?.. Yoksa, normal şartlarda yüzde 2.5’luk üstün ve özel yetenekli çocuğumuza ulaşmayı ve onları özel eğitime almayı bırakın; olağanüstü ve dahi seviyesindeki 10 binde 1 dilimindeki çocuklarımıza ulaşamayıp onları klasik eğitim cenderesinde kayıp mı ediyoruz?..
İsrail’in, Güney Kore’nin üstün zekalı-üstün yetenekli çocuklara verdiği önem ve eğitimin yarısını bizim eğitim politikamız verse ve uygulasa inanıyorum ki özel yetişmiş ve ülkeye kazandırılmış beyinlerle ilerleyen yıllarda dünyaya meydan okuruz.
Hasılı...
Ülkemizde, yitirme riski yüksek ve tehlikeli olabilecek, hayati değerlerden birisi olarak, üstün ve özel yeteneklilerin eğitiminde, günübirlik, hükümetten hükümete, bakandan bakana, genel müdürden genel müdüre değişen değil, ileriki yüzyılları şekillendirecek, vizyonu ve geleceği olan, "milli ve kalıcı politikalar" tespit edilmeli ve uygulanmalı.
Kalın sağlıcakla...