Önce
“ilah nedir” sorusunu cevaplayalım. İlahın kelime manası: İtaat ve ibadet edilen demektir. İlah’ın kendine has manası ise:
A. Yasak koyma ve serbestlik tanıma yetkisi olan. B. Nimeti alan ve veren. C. Anlayış veren veya kalpleri kilitleyen… Bir kişi bu üç konuyu iyi anlarsa put edinip edinmediğini kendisi anlar. Bir sözü, geçim yolunu, kıyafeti, nefretini, sevgini, arkadaşını tayin ederken, Allah’ın yasak koyma ve serbestlik tanıma kuralları mı geçerli? Aksi halde her türlü put seni bekliyor. Bir kişi ilah kavramını iyi anlamadıkça,
neden namaz kıldığını dahi anlayamaz. Put eski çağlarda taştan, tunçtan, tahtadan idi; günümüzde ise etten, kandan, futboldan, müzikten, unvandan, imajdan, modadan, markadan, kariyerizmden, ideolojiden, din ya da başka alanda
bir kişiye biat etmekten ve bağımlılıklardan ibarettir. Bunlara
“heva ve heves zinciri” diyeceğiz. Kuran bunları; “heva ve hevesini ilah (put) edineni gördün mü” (Casiye-23) diye özetliyor.
Magazin sayfalarında müzisyenler, mankenler, futbolcular;
“gençliğin ilahı, ilahesi (putu)” diye açıkça ilan ediliyor. Futbol severlerin en temel kitabı
Futbol ve Kültürü’nde, stadyumların mabet, futbolun
modern dünya dini olduğu açıkça yazılıyor. Futbol yazarları da bu dinin ‘vaizleri’ oluyor. Modadan hareketle “kim bir kavme benzerse ondandır” hadisi şerifi, Allah’ın menettiği düşünme biçimlerini geçim belası uğruna meslek edinmek; velhasıl Allah’ın yasak koyma ve serbestlik tanıma listesini bilmeyen veya itaat etmeyenin yolu günümüz putlarına çıkar.
İnanç ve ibadet kişide başlar; biraz sonra ölürsek Allah bize kendimizden sual edecek ve
“menettiklerimi neden işledin; işlenmesine elinle, dilinle neden itiraz etmedin” diyecek. Allah’ın “yap ve yapma”larını toplumun külliyetli kısmı esas alırsa Medine ortamı vaki olur. İslam’da merkezden muhite değil; muhitten merkeze gidilir. Çünkü Medine ortamına böyle gidildi. Sen kendi yapacaklarını yapmazken İslam’ın bir beldeye, coğrafyaya hâkim olmasından bahsetmek, İslam’dan habersiz olmak demektir. Saniye ve kuruşlarını doğru harcamayanı putlar harcar.
Kelime-i şahadet İslam’a giriştir; bütün batıl ilahları reddediyorum diyerek başlar. Testide (kalpte) ne varsa önce boşaltılıyor. Sonra hak ilah onaylanıyor. Allah kendine tek hak ilah, diğerlerine ‘çoklu ilah’ diyor. İlah kavramının kendine has manasındaki yetkileri Allah’a has kıldın ise sen putlardan uzaksın. Allah’ın “yap ve yapma”larını ihlal ettin ise Kelime-i şahadetin girişindeki ‘ret’ gerçekleşmemiştir.
Hem kelime-i şahadet getirip, hem de Allah’ın yasak koyma ve serbestlik tanıma yetkisine uymayan kişi hevasını ilah edinmiş (Furkan-4), dinini ihale etmiş (Saffat-28), dinini parçalamış (Rum-32), şirke bulaşmış (Yusuf-106), ve imanına haksızlık bulaştırmıştır; (Enam-82) Bu beş ayet günümüz putlarına giden adresi açıkça ilan ediyor.
Bir putu ilah edinmek nasıl oluyor? Heva ve heves zincirinde izah ettik. Kişi nice fiiller işliyor. Bu fiiller Allah’ın yasak koyma alanına giriyor mu, girmiyor mu; bunu sormayan put edinmeyi göze almıştır. Allah Kuran’da Resulünü, Resulü de veda hutbesinde Kuranı kılavuz gösteriyor. Niceleri de çıkıp “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyerek kişi aklına göre Allah’a rağmen bir kılavuz icat ediyor. Bu kişi kültüne inanmaktır. Allah faizi haram kılmış; ama
cazip faiz oranları her yeri çınlatıyor. Çalmak, yalan söylemek, iftira etmek, namazı, orucu terk; yasak! Serbestlik alanları da belli. Ticaret ve çalışmak helal; ama meşru ürünler ve alanlarda… Özetle Allah’ı yasak koyma ve serbestlik tanımada yegâne mercii olarak uygulamayan her türlü puta takılır. Akletmek, düşünmek; Kuranın emridir ve farzdır ama bu Kuran’ın kavramları ile mümkün olur. Din; ‘dil’ zarfı içindedir. Bu dil tevhidi kavramlardır. Yoksa Allah niye kitap göndermiş olsun! Vekâlet kavramlarında bütün yollar putlara çıkar. Hangi kavramları kullanıyorsan öyle düşünür; öyle inanırsın.