Yahudiler-2
Kaynak Kodları
Öncelikle İslam toplumunun hard power (askeri güç) bakımından fevkalade zayıf ve bağımlı, üstelik birbirleriyle rekabet, hatta çatışma içerisinde olduğu fotoğrafını görmemiz gerekiyor. Başlarındaki işbirlikçiler yüzünden elbet... Hoşumuza gitmese de durum Türkiye bakımından benzer; faşist, yobaz, vesayetçi-jakoben-dayatmacı ve oligarşik...[1] Onlar bir avuç ama etkileşim içerisinde olanlar ya da bu düşünceden etkilenmiş olanlar hiç de az değil... İslam toplumunun kaynak kodları esaret altına bir başka deyişle... Burada kaynak kodlarından kasdımız, söz sahibi olanların beslendikleri düşünce dünyası yani ‘soft power’dır; eğitim sistemi gibi mesela...
İslam toplumundan devam edelim... İşte Gazze savaşı ve o dolarlar üzerinde oturanlar, ‘oturun oturduğunuz yerde, yoksa koltuklarınızdan olursunuz’ mealindeki açık ‘tehdid’e seslerini çıkaramamışken, bir avuç imkânsız ama kaynak kodları elinde inanmış, siyonist gâvura kök söktürüyor biiznillah...
Hani var ya; “kendilerine ‘sadece bir avuç için’ dediğimiz sudan kana kana içenler” (2/249) ya da Hz. Musa’ya ‘sen rabbinle git onlarla savaş, bizim kolumuzu kaldıracak mecalimiz yok’ (5/24) diyenler; tam da öyle İslam toplumunun başındakilerin ve bir çoğumuzun durumu... Dünyadan ‘bir avuç nasiplenenler’ ümmetin yüz aydınlığı-göz aydınlığı iken, ‘kana kana’ hatta ‘tepe tepe’ ‘aksırıncaya-tıksırıncaya’ kadar yiyip içenler ayette tasvir edildiği gibi yığılıp kalmış görüntüsünde...
Güncel ve acil olarak üç şeye dikkat kesilmek gerektiği kanaatindeyim. Bunlardan birisi bilim (olmazsa olmazdır), ki Yahudiler bu alanı hala önemli ölçüde kontrol etmektedirler. Bir diğeri ticaret, ki öteden beri bu alan Yahudilerden sorulur. Üçüncüsü ise siyasettir. Kitlelerin kontrolü siyasetle mümkün olabilmektedir ve Yahudiler bu alanda da gayet başarılılar. Koca Amerika onların emrindedir adeta... Bu ülkede hiç kimse onların icazeti ve izni olmadan ‘başkan’ olamaz mesela... Bunlara medyayı, diplomasiyi de eklemek gerek... Bunlar da fevkalade etkili yumuşak güç (soft power) çünkü... Ne var ki; arkasında hard power olmayan yumuşak güç (diplomasi) gevezelikten öte anlam taşımaz (Kamuran İnan).
Bilim-ilim İslam’ın fevkalade ehemmiyet verdiği ve İslam toplumunun yitik malı olan farz-ı kifaye alandır. Ama İslam toplumu özellikle fetret döneminin yaşandığı son yüz yılda medeniyet kodları elinden alındı ve okumayan-düşünmeyen bir toplum haline getirildi maalesef... Ticaret, bir peygamber ahlakı ve yaşantısıdır ama, İslam ekonomisi hala sağlam bir zemine oturtulabilmiş ve etkili bir karşılık bulabilmiş değil... Varolan da eklemlenmiş bir görüntü içerisinde... Siyasette politik kinler baskın olduğundan, sorumlular adeta yedi düvelle savaşırken[2], kinine-hırsına yenilmiş olanlar sırtındaki yumurta küfesiyle iş yapma gayretinde olanları adeta sırtından bıçaklıyor; üstelik bilerek...
Çatışmaların, terör yuvalanmalarının, sapkın akımların, kutsallaştırılan ideoloji ve idollerin bu bölgede niçin odaklandığını zannediyorsunuz... Ve bir o kadar ‘umursuz’ insan yığınının... Umursuz, yani umur-u hariciyesi olmayan... Bir başka deyişle kendisinden başkası umurunda olmayan... Deşifre olmuş istihbaratçı Mahir Kaynak’ın tesbitiyle; “bu bölgede bütün terör örgütlerinin niha amacı ‘Büyük İsrail’i kurma planı ile ilgilidir.” Siz içerideki incir çekirdeğini doldurmayan suni meselelerle uğraşırken tehdidin sınırınıza dayandığını, bir başka deyişle sıranın size geldiğini farkedemezsiniz bile... Şimdi bu gaflet mi ihanet mi...
Ama elbet ümitsizliğe yer yok... İşte gördünüz; Gazze’deki inanmış ve her şeyinden vazgeçmiş bir avuç mücahit ümmetin önünü nasıl da açtı. Öyle ya; emme basma tulumbada ilk suyu koymak önemlidir. Önümüzdeki yıllar çok şeye gebe... Ayette (2/214) işaret buyurulduğu üzere; ‘Allah’ın yardımı ne zaman’ diyen ümmetin yetimleri için o vakit geldi biiznillah...
Her inişin bir çıkışı, her gecenin bir sabahı vardır. Her zorluktan sonra da bir kolaylık vardır. Her yükselen düşüşü yaşamıştır. Bunlar ilahi bir kanun, sünnetullahtır. Yüz yıllık zifiri karanlığın sonu yaklaşmıştır. Ümmetin şerefini kurtaran ve başka hiçbir güce dayanmayan[3] Filistin'in o yiğit-onurlu insanlarının sabırlı mücadelesi ‘sünnetullah’ın da tecelligâhı olacak… (devamı var).
[1] Benzer anlamlara gelmekte olup, kendisini kurucu irade görenlerin elindeki gücü merkeze koyarak, sahip olduğu hayat felsefesini topluma dayatan azınlık ve azgın grupları ifade eder.
[2] Daha yakın zamanda Deniz Kuvvetleri komutanı Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren ama basına yansıtılmayan (orada Yunanistan, İsrail, Kıbrıs Rum kesimi ve maalesef Mısır blok halinde karşımızdalar; Amerika ve Fransa’yı da arkalarına alarak) savaş noktasına gelen kaç tehdidi bertaraf ettikleri açıklamasında bulundu; devlet adına...
[3] paylaşılan videolarda ‘hasbünallahu we ni’mel-vekyl...’ duasını sık sık duymamının nedeni de bu işte...