Birbirini kovalayan günlerin, ayların ardından gelmesini dört gözle beklediğimiz bayramların birini daha yaşadık ve bitirdik. Bayramlarla ilgili anılarımızı temize çekerken bayramsal muhabbetleri nasıl da aradığımızı, uzaklara dalan bakışlarımızla, yankısı geriden gelen iç çekişlerimizle; aslında yoksunluklarla, imkânsızlıklarla dolu geçmiş günlerimizi neden özlediğimizi düşünüyorum. ‘’Eski bayramlar’’  deyip niye hüzünlenildiğini anlamaya çalışıyorum. Belki de akraba, komşuluk ilişkilerinin samimiyeti ve bu ilişkilerin yılda hiç olmazsa iki kere Ramazan ve Kurban Bayramlarında geleneksel kutlama âdetlerinin çeşitli nedenlerle yavaş yavaş kaybolması hüzünlendiriyordur. Kim bilir? Eskiye ait hiçbir şeyin tadı kalmadığı gibi bayramlarında tadı yok.

Eski bayramların tadını alabilmek, bayramlarda giyilen yeni kıyafetlerin, yeni bir ayakkabıyı bulabilmek, bayram harçlıkları ile alınan çatapatlar, mantar tabancaları, oyuncaklar, hediye edilen mendiller, balonlar, şekerlemeler çocuk dünyasına sıkışmış hayalleri aramak ve bayramı yaşamak için sanki bulabilecekmişiz gibi gurbetlerden yollara düşüyoruz.

 Bayramda yine yollar kalabalık. Araçlar sağımızdan solumuzdan vızır vızır geçiyor. Tatil uzun olunca; vuruyoruz kendimizi uzun yollara, ister memlekete doğru,  ister tatil yörelerine,  kimi de yüreğinin götürdüğü yere gidiyor, geliyor... Koronavirüse rağmen yollar bayram ediyor. Araçların plakalarından çeşitli şehirlerin kartpostalları canlanıyor gözümde.

 Dinlenme mola yerleri araç kaynıyor. İnsanlar toplu halde bir yerden bir yere göç ediyor kaçarcasına. Yol boyunca gördüklerim gözümün ekranından hızla geçip gidiyor. Ne kadar çok araç var trafikte?

Şehirlerarası yollarda her zaman olduğu gibi yine kamyonlar dikkatimi çekiyor. Hele bayramlarda evlerinden uzak, yaz kış, bayram bilmez, gece demez gündüz demez direksiyon sallayan kamyonların sürücüleri... Sırtlarında ağır yükü, bazen yolu tıkayan, bazen ‘’Geç’’ diye selektör yakıp yol veren, geçimini yollardan sağlayan kamyonlar... 

Kamyonları sollayıp giderken arkasındaki yazıları okur, yazılan yazı ile uzun yol sürücüsü arasında ki sırları çözmeye, ipuçları bulmaya çalışır, hikâyelerine duygudaşlık olmak isterim.  Kamyon arkası yazıları, ‘’Dikkati dağıtıyor’’ diye yasaklanmak istense de; ( Dikkati dağıtacak o kadar çok şey varken) o yazılar; uzun yol halk bilimini yansıtır,  kültürel bir renklilik taşır adeta. Düşüncelerini birkaç kelime ile öz ve ahenkli olarak anlatan bir çeşit vecize veya bir slogan olarak sanatsal bir yazı, bir şiir şeklidir bana göre.

Arkasından bakakaldığım yazılarda ‘’Babam Sağ olsun!’’ diyen araçların sürücülerinin vefa ile karışık şanslı olduğunu anlıyorum. Başkasının ’Baba! Ben Vatan borcumu ödemeye gidiyorum, sen de benim borçları öde…’’ yazısına karşılık  ‘’ O şimdi asker’’ diyordu diğeri. Millî duyguları kabartan yazılar da var.  ‘’Bizim maviye olan sevdamız, Selanik’te açılan bir çift gözle başladı.’’, farklı araçlarda devam ediyor yazılar ‘’Bin cihana değişmem şu öksüz Türklüğümü’’, ‘’Esaret bağlarında gül olacağıma, özgürlük dağlarında diken olayım. ‘’ Bayrağımızın fonunda ‘’Herkes sever, biz ölürüz.’’ Yazılanları gördükçe daha duygulanıyor, gururlanıyorum.

 ‘’Ömrümü yıllara değil yollara verdim’ ’diye yaşam öyküsünü özetliyor bir başkası. ‘’Hep uzaktan baktım mutluluğa’’ ön camından uzayıp giden, hiç bitmeyen yolları anlatıyor diğeri. Tepeleme yükünü almış kamyonunu arkasında ‘’Yolu doğru olanın yükü ağır olur’’ diye yaşamının sırrını ortaya koyuyor. Birçok kamyonda farklı yazılar sürüp gidiyor, kimi silinmek üzere kimi capcanlı renkli. ’Silgin kaleminden önce bitiyorsa yanlışın çok demek ki!’’ diyen yazıya karşılık ‘’Hatalıysam ara’’ ya da ‘’Hatalıysam; hatasız kul olmaz! ‘’Beni affet demeye getiriyor.  ‘’Edep asaletten üstündür.’’, ‘’Neyine güveneyim yalan dünya, sen de insanlar gibi dönüyorsun.’’, ‘’Keşkelerle hayal edip neyselerle vazgeçtik, baharı görmeden hazana erdik’’ diyerek gelip geçen ömrüne yananlar...  ’’Yıkılan hayaller geri kurulur mu?’’, ‘’Yaralı kurt misali her yanımız çakal dolu. ‘’, ‘’Ölüme gidelim dedin de mazot mu yok dedik?’’, ‘’Saniyeler sonra ne olacağını bilmeden seneler sonrasının hayalini kurduk’’.  ‘ ’Bakkal diye çıkıp Norveç’e gidesim var’’ hızını alamayan bir sürücünün hayali seni de sürüklüyor peşinden. ‘’Senaryo neydi biz ne oynuyoruz?’ ’  ’’Ben çocukluğumda hiçbir şey düşünmeden erken uyuduğum geceleri özlüyorum. ’’ Uykusuz geceler dile geliyor adeta.  ‘’Gençliğine güvenme ölenler hep ihtiyar mı?’’ Hayat dersi de veriyor okuyanlara  ‘’Herkesin zoruna gitmekten eve gidemez olduk.’’  ‘’İleride güzel günler göreceğiz demişlerdi daha ne kadar gideceğiz’’, ‘’Biz geceyi seviyoruz diye kimse kendini yıldız zannetmesin’’ diyerek içini dökenler ‘’Bu yolun yokuşu var düzü var ömrün de baharı var güzü var’’ ‘’Bir konum atta mutluluğun yolunu bulalım’’  arayışlarını yansıtmış yazılarına.  ‘’Herkese eyvallah diyen bu yürek sana mı dur diyecek’’, ‘’Hayaller hep görücü usulü oldu; geldiler, gördüler, aldılar gittiler.’’, ‘’Cips paketi gibisin % 70’in hava’’, ‘’Kimseyi yarı yolda bırakmadık, onlar müsait yerde indiler.’’  ‘’Dünyanın çeşidini uzaklarda aramayın, yoldan değil gözden korkarım.’’  ’’Değerliydin yalan yok, değer miydin yorum yok!’’ karşılıksız sevgisinin yarı yolda kalışını ifade etmiş gibiydi.   Çekici aracı da yazmış arka yazısını ‘’Gülümse çekiyorum!’’, ‘’Küçümseme kimseyi, nokta da küçüktür ama bitirir cümleyi.’’ diyerek noktayı koymuş:

Kamyonun arkasındaki o küçücük hayat alanını kimi ‘’Hoşça kal yarın’’ deyip kapatmış umut defterini, kimi, ‘’Düş peşindeysen, düş peşime’’ diye seslenmiş insanlara. ‘’Maziye bakma mevzu derin:’’ diyerek derinlere daldıranlar, ‘’Yarın yeni bir gün’’ umudunu aşılayanlar; sitemleri, dertleri, çileleri, isyanları ile geçip gidiyor yollardan. Aşırı hız yapan sürücülere de uyarıları var kamyon yazılarının. ’Azrail blöf yapmaz.’’, ‘’Rahmetli de sollardı:’’, ‘’Sıradaki Sela kendisini hiç ölmeyecek sananlara gelsin.’’ İçini döke döke, yükünü çeke çeke gidiyordu kamyonlar ‘’Ömür biter yol bitmez’’ hayat felsefesini benimseyerek devam ediyorlardı yollarına.

 Derken yollar kilitleniyor,  kavşak noktası olan şehirlerde yoğunluklar artıyor. Kazalar can kayıplarına sebep oluyor. Kurban Bayramında trafik kazalarına kurban gidenler, yaralananlar hep aceleci ve hızlı olmalarının, yorgunluklarının kurbanı… Bayramlarımızı yollara kurban etmeyelim, bayram, yolların kurban bayramı olmasın.  Sevdiklerimizle büyük sevinç ve dayanışma içerisinde anlamına uygun bir bayramlar geçirelim. Nice bayramlara erişmek dileği ile geçmiş bayramınız kutlu olsun.