Anadolu’nun bir yerinde koca yaşlı çınar,
Kökleri ile medeniyetin beşiğini sallar,
Yerin İç Ege, etrafında dolanır dağlar...
Dağlardan inen sular, bir başka çağlar.
Anlat! Kaynayan deniz, deryan mı var dibinde?
Afyonkarahisar’ım benim; her yanın şifa içinde…
Adım attıkça tarih kokan yerleri, eski mahalleleri,
Gedik Ahmet Paşa medresesi, zaten belli kalesi,
Ulu camii, Türbe Camii, Arkeoloji müzesi,
Amorium Antik Kenti, Memeç Kaya Kilisesi.
Daha neler, nereler, görülür? Buldukça çevresinde,
Afyonkarahisar’ım benim; saklı sandık içinde…
Baktıkça Karahisar kalesinden, geçti zaman,
Kale surlarından bir sırdır geriye kalan,
Yaşanmışlıklar var ömürlerden çalan,
Çağlar içinde çağladın, şimdi oldun mu yalan?
Bakıp bakıp maziye, hatırlayıp perde perde,
Afyonkarahisar’ım benim; yanar mısın beyhude?
Antik çağdan günümüze, Frig Vadisi gelse dile,
Ses verse kervansaraylar, toplayıp bütün cesareti ile
Toprağında haşhaşı, patatesi… Buğdayı harmanda ki yeliyle
Bereketlenir tarlalar; köylerinde çiftçilerin eliyle.
Serpme kayalı kara benlerinle süslü arazinle,
Afyonkarahisar’ım benim; pek şirinsin kale eteklerinde…
Dallarında nazlı nazlı, kirazlar, elmalar,
Genç kızların yanaklarında allanır parlar,
Kaymaklanır sütleri, lokumlanır acılar;
Lezzetine lezzet katan; kangal kangal sucuklar.
Hele de yaylaların rengârenk allı güllü çiçekleri ile
Afyonkarahisar’ım benim; mis kokar esen yeli ile.
Mevla’m vermiş kendine has güzellikleri,
Mutlu görmek istiyor belli ki halkın seni,
Görsün herkes, görsün özel mermerini.
Dünyaya duyurmak istersin sen de ismini.
Mermer sütunların, ülkelerin mimarisinde görselinde,
Afyonkarahisar’ım benim; biçimlenir usta ellerinde.
Kara fırınlarında pişirdin; böreğini bükmesini,
Katık ettim ekmeğime, alnımın terini
Şifalı sıcak sularında, öğrettin yüzmesini,
Yüreğimde taşıdım hep kavuşmanın, hevesini…
Sen memleketimsin, içimde kalan büyük uhde,
Afyonkarahisar’ım benim; senden uzakta hep gurbette…
Bağımsızlık yolunda, hep çırpındın durdun,
Dik duruşunla onurusun, gururusun şanlı yurdun,
Halkınla el ele verip Cumhuriyet’i kurdun,
Al bayrağı alıp ta eline, Kocatepe’den koştun.
Neler çektin bir sen bilirsin, bir de Allah, artık kaldı geride,
Afyonkarahisar’ım benim; hürriyetim, özgürlüğüm elimde…
Bin bir güçlükle büyüttün, yetiştirdin kimini,
Feleğin çemberinde savurdun gurbet yelini,
Hayıflanır durursun ‘’Tutmadılar’’ diye elini,
İki istasyonunla sen yollamadın mı ayrılık trenini?
Hasretle gidenlerin ardından yanar mısın sen de?
Belki bir gün dönerler diye yıllarca kanar mısın sen de?
Mürşide AYHAN